Japonya’nın Hiroşima kentinde düzenlenen G7 Zirvesinde alınan kararlar ve sonrasında yapılan açıklamalarda, Çin hedef alındı. ABD’nin başını çektiği emperyalist devletler Çin'in Ukrayna'daki savaşı bitirmesi için Rusya'ya baskı yapmasını, Putin yönetimini kınamasını ve iki komşu ülke arasındaki ticari ilişkileri yeniden gözden geçirmesi gerektiği mesajını verdi. G7 ile ABD, Çin ekonomisine bağımlılığı ve tedarik zincirlerindeki riskleri azaltmak için yeni önlem paketleri açıkladı. G7, Çin'in Doğu ve Güney Çin Denizlerinde egemenlik iddiaları ve Tayvan’a karşı olası bir askeri harekata girişmemesi konusunda da uyardı.
G7 zirvesinde alınan kararlara sert tepki gösteren Çin yönetimi, Japon büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı. Japonya'nın tavrının Çin'in egemenliğine, güvenliğine ve kalkınma çıkarlarına zarar verdiğinin altı çizilerek Japon bakan uyarıldı. Emperyalist devletlerin başkanlarının G7 Zirvesi’nde aldığı kararlardan rahatsız olan Pekin hükümeti, G7’yi “Çin'e karalayıcı saldırılarda bulunmak” ve “içişlerine müdahale etmekle” suçladı.
Pekin’den yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Bir avuç batılı devletin uluslararası ilişkileri kontrol ettiği günler geride kaldı. Çin'in ciddi endişelerini görmezden gelen G7, Çin ile ilgili meseleleri manipüle etmekte, Çin'e saldırmakta ve Çin'in iç işlerine kaba şekilde müdahale etmektedir. Ayrıca G7, barışçıl bir dünyanın şarkısını söylediğini iddia ederken, diğer ülkelerin kalkınmasını bastırıp bölgesel istikrarı zora sokuyor.”
Tayvan’ın Halk Cumhuriyeti'nin bir parçası olduğunu yineleyen Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Tayvan sorununun çözümü yalnızca Çin halkının meselesidir” ifadelerini kullandı.
Hegemonya savaşında Çin’i kuşatma/taciz etme politikasına G7’nin diğer üyelerini de suç ortağı yapmaya çalışan ABD’nin işi kolay görünmüyor. Zira o ülkelerin çoğu Çin’le çatışmayı göze alabilecek durumda değil. Bununla birlikte ABD’nin etkin olduğu G7 Zirvesi’nde Çin’e karşı küstah kararların alınmış olması, çatışma riskini arttıran yeni bir adım olmuştur.