Alman günlük gazetesi ‘Süddeutsche Zeitung’ ve Radyo ve Televizyon Kurumu ‘NDR’’in yayınlamış oldukları bir araştırmaya göre; toplam 22 üniversite ve araştırma enstitülerine, direk Amerikan Savunma Bakanlığı’ndan, 2000 yılından beri her yıl artarak, yaklaşık 10 Milyon Dolar’ın üzerinde bir bütçeye tekabül eden para transferi gerçekleşmiştir.
Her türlü bilimsel ve etik değerin ayaklar altına alınarak bu para transferi karşılığında 22 üniversite bünyesinde ‘savunma sanayiinin’ güçlendirilmesi, her türden askeri teçhizatın donanımı, yeni ‘patlayıcı maddelerin’ ve ‘insansız savaş uçaklarının’ geliştirilmesi vb. araştırmalar için yıllardan beri Amerikan Savunma Bakanlığı ‘Pentagon’ tarafından bu bilimsel kurumlar adeta satın alınmıştır.
Yapılan araştırmalarda da ortaya çıktığı gibi, Dresden Teknik Üniversitesi sadece MP3-verilerinin incelenmesi için yaklaşık 1 Milyon Dolar tutarında bir bütçeyle Pentagon tarafından ödüllendirilmiştir. Yine Saarbrücken Üniversitesi bu bağlamda ses kayıtları ve bunların matematiksel verileriyle ilgili olarak bilimsel araştırmalar yapmıştır. Bremen Üniversitesi ise bu kayıtların uydu aracılığıyla kontrolü ve kayıt işlemlerinin güçlendirilmesi alanında çalışmalar yürütmüştür. Bu liste daha bir dizi alanı kapsayarak uzayıp gitmektedir.
Alman gazetesi ‘Süddeutsche Zeitung’ ve Radyo ve Televizyon Kurumu ‘NDR’’in yapmış olduğu bu çarpıcı araştırmanın ortaya çıkardığı bir başka gerçek ise, her türden bilim etiğini bir kenara iterek bu durumu legalize etmeye çalışan ‘bilim adamlarının’ varlığıdır. Örneğin, Münih Ludwig-Maximilians-Üniversitesi’nden bu projelerden yetkili Thomas Klapötke yaptığı açıklamayla ‘bu yapılan bilimsel çalışmaların NATO bünyesinde bulunan ortaklara hizmet anlamına geldiğini, haliyle de herhangi bir etik değerin çiğnenmediğini’ söyleyebilecek kadar bilim namusundan uzaklaşmıştır.
Alman Bilim adamları Birliği adına açıklamada bulunan birliğin başkanı Reiner Braun, ortaya bu çıkan skandalın kesinlikle bilimsel araştırmalar adına kabul edilemez olduğunu belirtti ve insanlığın hizmetinde olması gereken bu çalışmaların gerçek amacından saptırılarak NATO gibi cinayet aygıtı ve Pentagon gibi günlük savaş suçu işleyen bir kurumun hizmetinde olmasını utanç verici bir durum olarak değerlendirdi.
Ayrıca, 20. yüzyılda gerçekleşen iki büyük paylaşım savaşının ardından bu aynı üniversiteler almış oldukları ortak karar gereği bilimsel araştırmaları sadece sivil amaçlı ve insanlığın gelişimine hizmet edebilecek şekilde düzenlemişlerdir. Oysa, bu araştırmanın sonuçları ve bu sonuçlara karşı alınan tutum bütün bu kararları hükümsüz bırakmıştır.
Bu kokuşmuş gerici emperyalist düzen herşeyi olduğu gibi bilim etiğini de ayaklar altına alarak kirletmekte ve kendi emperyalist-gerici çıkarları için kullanmakta bir sakınca görmemektedir. Bu üniversiteler bünyesinde alt yapısı oluşturulan yeni savaş teknikleriyle yüzbinlerce insanın kanı akıtılmakta, savaş lobilerine milyonlarca emekçinin alın teri olan milyon Dolarlar akıtılmaktadır.
Bir kez daha, bilim yuvası olması gereken üniversiteler ancak ve ancak bugünkü kapitalist-emperyalist sistemin yıkılması ve sosyalist bir dünyanın ve düzenin kurulmasıyla mümkündür. Üniversiteler bu niteliği ancak sosyalist bir düzende kazanabilirler
enternasyonal-info