Güney Kafkasya’da dansın partnerleri dramatik hamlelerle değişiyor. Ermenistan’ın işgal altındaki topraklardan çekilmesi ve Karabağ’ın Bakü’nün kontrolüne geçmesini sağlayan iki askerî harekâta paralel olarak İran-Azerbaycan arasında tehditlerin havada uçuştuğu gerilimli vadide ılıman rüzgârlar esiyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hazar ve Orta Asya’ya ulaşma hayallerini süsleyen Zengezur koridorunu kendi Kafkasya denklemine tehdit olarak gören Tahran benzer bir yaklaşımla Erivan’ın Batılı aktörleri bölgeye taşıma arayışını da tehlikeli buluyor. Bakü-Tahran arasındaki yumuşamanın altında bu korku yatıyor. Fakat Aras’ın kuzeyi ile güneyi arasındaki gerilimi düşürme çabasının tam ortasında yeni bir mayın patlıyor. Malum İsrail 1 Nisan’da Şam’daki İran konsolosluğuna saldırıya misilleme beklerken 28 elçiliğini boşalttı. İran misilleme konusunda ikiye bölünürken radikal kanattan birileri kolay ve ses getirecek hedef olarak Yahudi devletinin Bakü’deki diplomatik temsilciliğini işaretledi. Böylece hem İsrail hem de Tel Aviv’le ittifak kuran Bakü yönetimi cezalandırılmış olacaktı. Güney Kafkasya’yı yeniden bir titreme tutsa da Azerbaycan’la ilişkileri onarılamaz bir kopuşa götürecek saldırı akıl kârı bir işe benzemiyor. Sonuçta tutturulması gereken çıkarlar dengesi var. Ama gözetilmesi elzem faktörler, Azerbaycan-İsrail arasındaki askeri ilişkilerin temel bir sorun olmaktan çıktığı anlamına gelmiyor. Tahran ayrıca Azerbaycan’a İran Azerbaycanı'na yönelik ayrılıkçı girişimlere alet olduğu gerekçesiyle parmak sallıyor. Buna karşın Bakü de İran’ı, Azerbaycan’a mezhebi damardan yürümekle suçluyor.
***
Ukrayna ve Gazze savaşlarının gölgesinde Güney Kafkasya’da jeostratejik denklemi yeniden kurma kavgası çok yönlü olarak sürüyor. NATO-AB bloku, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Rusya’dan kaçış arayışını kullanıp bu ülkeyi Rus nüfuz alanından çıkarma planlarına yeniden el attı. Son olarak 5 Nisan 2024’te Paşinyan’ı Brüksel’de ağırlayan Avrupa Komisyonu, Ermenistan’a 4 yıllığına 270 milyon euro yardım paketini açıkladı. Buluşmaya ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da katıldı.
İran yıllardır gözettiği Erivan’ın Kafkasya’ya harici aktörleri taşımasına yönelik kızgınlığını artık gizlemiyor. Burada enteresan olan Ankara ile Tahran’ın çakışması. Brüksel’deki üçlü toplantıyı eleştiren Türk Dışişleri, Azerbaycan’ı dışlayan bir diyalogun barışa hizmet etmeyip Güney Kafkasya'yı jeopolitik çekişme alanına dönüştüreceği uyarısında bulundu. Normalde İranlılar, Ankara’nın Zengezur koridorunu merkeze alan Kafkasya siyasetini NATO’nun İran’ı çevreleme stratejisinin uzantısı olarak görüyor.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ocakta Paşinyan’a Kafkasya’nın bölge dışı güçlerin rekabet alanına dönüştürülmemesi gerektiğini söylemişti. Paşinyan’ın istikameti değişmeyince bir ay sonra Ermenistan Başbakan Yardımcısı Mger Grigoryan Tahran’a gittiğinde uyarının dozu arttı. Graparak gazetesine göre Reisi, Ermenistan Rusya’nın askeri varlığının yerine Batılı güçleri getirmek istiyorsa İran’ın bunu kabul etmeyeceğini söyledi. İran lideri, “Erivan güvenliğinden endişe ediyorsa İran, Syunik’e askeri üs kurabilir” diye ekledi. Burada Azerbaycan’ın güç kullanarak Zengezur’u açma niyetine gönderme yapılıyor. Azerbaycan topraklar üzerinde hak iddiasının bir ifadesi olarak Syunik’e “Batı Zengezur” diyor. Devlet Başkanı İlham Aliyev geçen eylülde “Nahçıvan Azerbaycan'ın kadim toprağıdır, ne yazık ki 1920’de Batı Zengezur Sovyet yetkilileri tarafından Azerbaycan'dan ayrılmış ve böylece Nahçıvan arasındaki bağlantı kesilmiştir” demişti.
İran Savunma Bakanı Emir Aştiyani de 6 Mart’ta Tahran’da ağırladığı Ermeni mevkidaşı Suren Papikyan’a “Güvenliği bölge dışında aramak tam tersi bir etki yaratacaktır" dedi.
Ermenistan zor zamanlarda kendisine kara gün dostluğu yapan İran’a “Stratejik denklemin değişmesinden yana olmadıkları, sadece ilişkileri çeşitlendirmeye çalıştıkları” yanıtını veriyor ama Batı ile entegrasyon projelerinin hem İran hem de Rusya ile ilişkilerine yansımaları kaçınılmaz gözüküyor. Bu süreç İran’la serbest dolaşım ve ticaret anlaşmalarını bitirmesini gerektirebilir. Bu durumda İran’a Kafkasya kapısı kapanabilir.
Gerçi Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) savaş sırasında yardıma gelmedi diye Batı ile kurulan dirsek temasları Ermenistan’a fayda etmedi. Azerbaycan 19-20 Eylül 2023’de Karabağ’a girerken ABD, Ermenistan’da tatbikattaydı. Rus güçlerine açık güvensizlik gösterisi olarak Erivan’ın davetiyle AB sınırlara gözlemci gönderdi. Paşinyan şubatta KGAÖ üyeliğinin askıya alındığını duyurup martta Erivan havaalanındaki Rus güçlerine kapıyı gösterdi. Bu şekilde Rus kırmızı çizgilerini bir kez daha test etti. Ruslar ise Ukrayna’da meşgulken alttan alıyor.
***
Ermenistan’ın Batı eksenine kaydırılmasının İran ve Rusya’dan kopma koşulunu içermediği söylenemez. İlişkileri çeşitlendirmenin ötesine geçen bu durum karşısında İran da masaya yeni kartlar atıyor. Malum İran 2020 sonrası ardı ardına askeri tatbikatlarla gözdağı verip sınırların değişmesine izin vermeyeceğini ilan etti. Epeyce afra tafra yaptı. Türkiye ve Azerbaycan da ortak tatbikatlarla yanıt verdi. Fakat 26 Eylül 2023’te Erdoğan’ın Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki koridorun İran üzerinden sağlanabileceğini söylemesi geri adımın işareti olarak kayıtlara geçti. Tahran’da “Mesaj yerini buldu” diye yorumlandı.
Bir şey daha oldu. Ekim 2023’te Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki koridorun Aras’tan açılması kararlaştırıldı. Mutabakat İran üzerinden geçecek otoyola paralel olarak demiryolunu da içeriyor. Halihazırda kullanılan yol genişleyecek ve güzergâh kısalacak. Bu arada iki ülke dışişleri bakanları 5 Mart'ta Cidde’deki İslam Konferansı Örgütü toplantısı sırasında bir araya gelip Azerbaycan Büyükelçisi’nin Tahran’a dönmesini kararlaştırdı. Papikyan’ı apar topar Tahran'a götüren de buydu.
Aras koridoru, Zengezur’un önündeki engelleri kaldırmaya yönelik bir dürtme hamlesi ya da nihai barış anlaşması kapsamındaki sınır pazarlıklarında al-ver dengesini bozacak bir kart olabilir. Her halükârda Aras’tan sonra Zengezur da açılırsa Azerbaycan iki seçenekli güzergâhın tadını çıkarır ya da ağırlığı zamanla kuzey koridoruna verebilir. Aras koridoru İran’ın tehditkâr tutumunu da yumuşatabilir. Fakat Syunik’te olası sınır değişimi, İran’ı Ermenistan sınırından edeceği için bir kırmızı çizgi olarak kalıyor. İran açısından Ermenistan kapısı sadece Kafkasya’ya giriş değil Karadeniz’e ulaşım açısından da önemli. Bu yüzden SSCB döneminde etkin kullanılan demiryolu hattının diriltilmesini de istiyor. Hem finansal kaynak hem siyasal irade lazım. Beri tarafta Aras her şeyden önce İran’ın Türkiye-Orta Asya arasında güzergâh konumunu güçlendiriyor. Ayrıca İranlıların hayalindeki 22 yıllık Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'na (INSTC) yeni bir kol ekleniyor. Ukrayna savaşının yol açtığı tecrit ve yaptırımlar Rusya’nın daha önce ucundan tuttuğu kuzey-güney koridorunu kıymete bindirdi. Bu koridor Hindistan, İran, Azerbaycan ve Rusya arasında kara, demiryolu ve deniz ulaşımının yer aldığı entegre bir ulaşım projesi. Kazakistan ve Türkmenistan da koridora bağlanıyor. Hesapta rotanın diğer ucunda Avrupa olacaktı! Ukrayna savaşı Batı kapısını da meçhule bıraktı. İranlılar Aras’ı bu koridora eklemek istiyor. Şu anda Astara (Azerbaycan) ile Reşt (İran) arasındaki bağlantı için çalışmalar sürüyor. Azerbaycan ise Aras koridorunu, orta koridora yani Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Rotası'na (TITR) eklemek niyetinde. Türkiye de AB perspektifine uygun olarak Hazar geçişli orta koridorun peşinde. Geçen şubatta Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bu proje için Azerbaycan'a 42 milyon dolar ek destek çıktı. Bu arada Türkiye’nin Irak’la pişirmeye çalıştığı koridor da İran koridoruyla rekabet ediyor.
***
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’ın geçen ay Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'ı kapsayan turu Rusya’yı Güney Kafkasya’dan çevirme emelini dışa vuruyordu. Paşinyan da NATO ile özelleştirilmiş ortaklık programına dahil olmayı dört gözle bekliyor. Herkes doğal olarak bu hamlenin kuzeye dönük mesajına odaklanıyor. Fakat koridor savaşlarında da görüldüğü üzere İranlılar da bunun sadece Rusya ile sınırlı olmadığını düşünüyor. Türkiye-Ermenistan normalleşmesi de NATO-AB kanadında “Erivan’ın İran’a bağımlılığını düşürecek bir açılım” olarak görülüyor. Haliyle Tahran, Zengezur gibi Ermenistan’a Türkiye kapısını “İran’ın jeostratejik denklemden düşürülmesi” olarak okuyor. Yıllardır ipe un seren ve 2020’den beri Zengezur çengelinde asılı kalan normalleşme süreci, “Engel kalmadı” denilse de Bakü-Erivan barışını bekliyor. Belli ki Erdoğan anlaşmadan önce kapıları açıp Aliyev’in elini zayıflatmak istemiyor. Kafkasya’daki bu durum İran’ın ideolojik tercihler ile stratejik çıkarları arasında sıkışan dış politikasının kıvrımlarına da ışık tutuyor.
Gazete Duvar / 08.04.24