Yıldızlararası yolculuk - Mehveş Evin

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 22 Kasım 2014
  • 08:44

Yaşadığımız gezegen, galaksi ve uzaya, insan evladının bilimde kat ettiği ve edebileceği yola az da olsa merakınız varsa... Christopher Nolan’ın yönettiği “Interstellar-Yıldızlararası” filmini seyretmelisiniz.
Genel anlamda bilim, özellikle de teorik fizik konularından soğutulduk, uzaklaştırıldık. Uzay-zaman, görelilik, kara delik, solucan deliği denince korkuya kapılmamız bundan... “Yıldızlararası” insan beynini zorlayan bu alanlara giriş yapmak için harika bir fırsat.
Interstellar, Star Trek veya Star Wars gibi fantastik bir bilim kurgu filmi değil. Senaryonun yazarı ve danışmanı, bir teorik fizikçi olan Kip Thorne...
Ünlü astrofizikçi ve kozmolog Neil deGrasse Tyson’a göre Interstellar, “Einstein’ın görelilik kuramı ve uzay-zaman bükülmesi konularına böylesine doğrulukla yer veren ilk film”. Ancak filmin tek güçlü yanı bilimsel doğruluğu değil. İnsanlık halleri, sevgi ve hayatta kalma güdüsü muhteşem işlenmiş.

 

Zaman ve uzay

Film, tahminimce 2100’lerde geçiyor. İnsanlığın hırsları ve tüketim çılgınlığı nedeniyle bir çevre felaketi yaşanmış. Dünya bitmek üzere ve insan evladı kendine başka gezegen bulmak zorunda. NASA’nın gizli araştırmalarından kimsenin haberi yok.  
Kahramanımız, solucan deliğinden geçerek 12 gezegene bir nevi “ölüm misyonuna” yollanan bilim insanlarının peşine düşüyor.
DeGrasse Tyson, büyük mesafeler kat edecek bir uzay gemisinin yakıtla çalışmayacağını söylüyor ama sorun değil diye ekliyor: “Neticede bu bir film, bir uzay gemisindeler ve bu zamanda yaşamıyorlar.”
Filmin en kafa karıştırıcı konularından biri, kara deliğe yakın gezegende geçirilen 1 saatin Dünya’daki yedi yıla tekabül etmesi... İşin doğrusu, kara deliğe yaklaşıldığında zaman yavaşlıyor ancak fark o kadar da büyük değil...

 

Başka boyutlar var mı?

İnsan, üç boyutu kavrayabiliyor. Ancak bilim insanları uzayda dört, beş hatta daha fazla boyutun var olduğunu biliyor. Peki, filmdeki gibi kara deliğe atlayabilsek, başka bir boyuta geçebilir miyiz?
Evet, bu teoride mümkün. İnsan daha yüksek bir boyuta geçebilirse kendi doğumundan ölümüne uzanan zaman diliminin içinde farklı bir noktada durabilir.
Bence filmin bize verdiği en kritik mesaj şu: Solucan deliği sayesinde başka bir galaksiye yolculuk yapabilen insanın “yaşanabilir” bir gezegen bulması çok zor!
Filmde gidilen bir gezegende su var ama bir kara deliğe çok yakın olduğundan dağ gibi dalgalar yükseliyor.
Diğeri, haşin bir buzullar dünyası ve yaşamı besleyebilecek organik maddelere sahip değil.
Yani şu an yaşadığımız, Dünya denilen gezegen, türümüzün devamlılığı için bildiğimiz en elverişli ortam. Kıymetini bilip bilmemek elimizde...

 

Bu iş çocuk oyuncağı değil

* Türkiye’de temel çocuk haklarından mahrum yaşayan yaklaşık 1 milyon çocuk işçi olduğu sanılıyor.
* 18 yaş altı ve gezici olarak çalışan çocuklar, ILO sözleşmesine göre en kötü biçimdeki çocuk işçiliği olarak tanımlanıyor. Türkiye, çocuk işçiliği 2015 yılına kadar sonlandıracağını taahhüt etti.
* Hayata Destek Derneği’nin “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” kampanyasının sonucunda Meclis’te çocuk sorunlarını ele alacak bir komisyon nihayet oluşturuldu.
* Ancak yeterli izleme ve denetleme mekanizmaları kurulmadığından çocuk işçiliği engellemek imkânsız görünüyor.
* 2006 yılından bu yana toplam çocuk işçiler içerisinde tarım sektöründe çalışan çocukların sayısı yüzde 45 arttı. Acilen çocuk işçiliğine dair iş kanununun netleştirilmesi ve yaptırımların uygulanması gerekiyor!

Milliyet / 22.11.14