Küresel ekonomik konjonktürdeki belirsizlikler ve ABD ile Çin arasındaki ticari gerginlik Alman ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Almanya'da GSYİH yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,1 küçüldü. Üçüncü çeyrekte de küçülmenin devam etmesi bekleniyor. Başbakan Angela Merkel, şu an için ekonomik pakete ihtiyaç olmadığını açıkladı. Die Welt gazetesi olası resesyona dikkat çekiyor ve hükümeti rahat davranmakla eleştiriyor.
"Gerçi tekrardan bir mali kriz yaşanacağına dair henüz bir işaret yok ama muhtemelen resesyon yolda. Ancak bu Ekonomi Bakanı Peter Altmaier'i 'sağlam bir iç konjonktür' hayali kurmaktan ve ikinci çeyrekteki düşüşe rağmen “Almanya’nın tarihindeki ikinci büyük ekonomik performansın sergilendiği’ şeklinde övünmekten alıkoymuyor. Başbakan Merkel de tatili bitmesine rağmen mevcut gerilemeyi hiçbir şey yapmadan seyredeceği mesajını verdi. Ve Sosyal Demokrat Parti'ye baktığınızda onlar da vergileri artırma fantazilerini ana tema yapma çabasında. Durum onu gösteriyor ki, siyasilerin oturdukları yerden kalkıp bir şeyler yapmaları, ancak iş işten geçtiğinde mümkün olacak."
Volksstimme gazetesi Hong Kong'da yapılan protestolar nedeniyle giderek artan gerginliği ele alıyor. Yorumda Çin'in müdahalesinden önce uluslararası toplumların sonuçlarına dair net mesaj vermesi gerektiği belirtiliyor.
"Çin, Hong Kong'daki protestoculara baskıyı artırıyor. Bunun son aşaması sınıra asker gönderilmesi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping izlediği düzen ve huzur politikasıyla biliniyor ve gerektiğinde bunu sağlamak için şiddete başvuruyor. Fakat Hong Kong farklı. Eğer Hong Kong havaalanı, 30 yıl önce demokrasi hareketinin kanlı bir şekilde bastırıldığı ikinci bir Tiananmen'e dönerse, bu uluslararası bir zincirleme tepkiye neden olur. Gerçi Çin diğerlerinin fikrini umursamıyor. Ancak ülkedeki ekonomik durgunluk ve ABD ile ticari savaş döneminde Şi, bunun sonuçlarını dikkate almak zorunda kalacak. Avrupa da Hong Kong'a müdahale etmesi durumunda Çin'in karşısında olacaktır. Çin içinde de yeni sorunlar ortaya çıkabilir, durumdan memnun olmayan vatandaşlar Hong Kong'daki olaylardan etkilenebilir. Bu da Şi Cinping'in yararına olmaz. Uluslararası toplum bunu Çin'e çok net bir şekilde belirtmelidir."
Almanya'da hükümet, üzerinde uzlaştığı yeni yasal düzenlemeyle bakıma muhtaç kişilerin yakınlarının üstlenmek zorunda olduğu bakım masraflarını azaltıyor, yaşlıların bakımını güvenceye alıyor. Rheinpfalz gazetesi ise Almanya'nın bakım alanındaki sorunlarına dikkat çekiyor ve yeni düzenlemenin yetersiz olduğunu vurguluyor.
"Yasa tasarısı, bakıma muhtaç kişilerin sayısının giderek arttığı, ayakta tedavi gören ve yatan hastaların bakımı için uzman personelin eksik olduğu ve bunlara paralel olarak masrafların arttığı gibi büyük sorunlarda hiçbir şeyi değiştirmiyor. Ancak bakıma muhtaç kişilerin ve yakınlarının üzerinden biraz yük alıyor. Bu da az sayılmaz. Çünkü gençlerin ebeveynlerine bakacak ve kendi yaşlılıklarını güvenceye alacak parası yok. Sorun çözülmüyor, yalnızca bir sonraki kuşağa erteleniyor."
Hessische Niedersächsische Allgemeine gazetesi de aynı konuda şu yorumu yapıyor:
"(Yasa tasarısı) sorunun temelini çözmüyor. Çünkü bakıma muhtaç pek çok kişi, birikimleri ve emeklilik parası, artan masrafları karşılamaya yetmediği için zaten sosyal yardım alıyor. Bir takım reformlar sayesinde bakıma muhtaç kişilerin sayısı azaldı. Ancak bebek patlaması yaşanan kuşak yaşlandığında ve bakım hizmeti verenlere daha iyi ücretler ödendiğinde masraflar da yine artacak. Yalnızca bu noktalar bile, bakım masraflarında ödeme yükünün azaltılması gibi bir rötuşla sorunun üstesinden gelinemeyeceğini gösteriyor."
DW Türkçe / 15.08.19