TPAO ve bir ‘promosyon’ öyküsü - Çiğdem Toker

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 16 Aralık 2015
  • 08:19

Yeni Sayıştay raporlarına TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) ile devam ediyoruz. Petrol arama, üretme ve rafine etmek amacıyla kurulan TPAO, 61 yaşında bir kurum.
Sayıştay’ın 2014 yılı denetim raporu iç açıcı değil. Rapordaki veriler, bu köklü kurumun döviz kuru dalgalanmalarına eklenen kötü yönetim nedeniyle hızla baş aşağı gittiğini belgeliyor.
Rapordan bazı tespitleri özetleyerek paylaşacağım:
-Veriler hızla bozuluyor: Net satış hasılatı geçen yıla göre yüzde 8 düştü. Satış maliyeti yüzde 34; faaliyet gideri yüzde 40 arttı. Faaliyet kârı ise geçen yıla göre yüzde 90 azaldı.
-Rekabet şansı düşük: Son 5 yıllık operasyon verileri, dünyada petrol ve doğalgaz arama ve üretim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin verileri ile karşılaştırıldığında kurumun çok gerilerde kaldığı görülüyor. Güçlü mali yapıya sahip olmadığı takdirde, uluslararası piyasada rekabet edebilme şansı düşük.
-Mali yapı riskli: Şirket kârlı görünüyor. Ama bu kârlılık, üretim artışından değil, dış piyasalardaki petrol fiyatının ve döviz kurunun yüksek seyretmesinden ileri geliyor. Bu durum da kurumun kârlılığı ve mali yapısı üzerinde her zaman risk oluşturuyor.
-Sermaye arttırımına veto: 2014 Ağustosu’nda sermayesini 5 milyar TL’ye yükseltmek üzere Hazine ile Enerji Bakanlığı’na başvuruyor. Ancak teklif uygun bulunmuyor.
Nakit açığı: Mevcut yatırımları karşılamak için, 2015-2015 döneminde önemli bir finansman açığı oluşuyor. Yüzde 10 TOTAL hissesinin alımının yanı sıra, süren projelerdeki yükümlülükleri yerine getirmesi için toplam kredi borç miktarının 2 milyar dolara, 2016 sonunda da 3-3.5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. (Kurumun sadece Şah Deniz ve SCP projeleri kapsamındaki hissesi oranına tekabül eden yükümlülüklerinin 2016-2018 yılları arasında toplamda
3.2 milyar USD olacağı planlanıyor.)

Ve promosyon...
Sermaye arttırım talebi Hazine’den dönen, mali yapısındaki riskleri artan TPAO raporunda bir de ibretlik “promosyon” öykümüz var.
Malum, kamu kurumlarındaki maaş ödemeleri bankalar için önemli kaynak. Kamu bankaları kamu kurumlarının maaşlarını bünyelerine alabilmek için, o kurumlara “promosyon” adı verilen maddi olanaklar sunuyor.
Vakıfbank’la imzalanan protokol ile TPAO’ya 3 milyon 211 bin TL tutarında promosyon verilmiş. Bu tutarın yüzde 70’i personele eşit dağıtılmak üzere, personel hesaplarına aktarılmış. Yüzde 30’u da (yani 963 bin 300 TL’si) yine protokole göre genel müdürlük kullanımına tahsis edilmiş.
Ancak...
Yapılan inceleme ve denetimlerde ortaya çıkmış ki, genel müdürlük, sözlü talimat vererek “Bu tutarı kurum hesaplarında izlemeyin” demiş. Ve bu tutardan yapılan harcama faturaları banka adına düzenlenmiş. Ödemeler de kurum hesaplarıyla ilişkilendirilmeden banka tarafından yapılmış.
Teftiş Kurulu başkanı bu kullanımın promosyonla ilgili Başbakanlık Genelgesi’ne uygun olmadığını saptamış ve soruşturulması için kurulun yetkilendirilmesini istemiş.
Sonra ne mi olmuş?
Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Vekili “Banka promosyonları bundan sonra tamamen personele dağıtılacağından artık bir sorun yaşanmayacağı dikkate alınarak bir işlem tesis etmeye gerek yoktur. Harcamalar genel müdürlük oluru ile yapılmıştır” diye bir “derkenar notu” yazmış.
Yani “harcanan harcandı, işlem yapmayın. Bundan sonra dikkat ederiz” mealinde bir cevap. Sayıştay “Emniyeti suiistimal suçu işliyorsunuz” demese öyle kalacak.
Israrlı uyarılar sonucu Vakıfbank nihayet Ağustos 2015’te bir belge düzenleyip fotokopileri gönderiyor.
Zahmet olmuş aslında. Bu kadar “köklü” bir kurumda 963 bin TL’nin lafı mı olur?

Cumhuriyet / 16.12.15

İLİŞKİLİ HABERLER