İstanbul güçlüydü... Ama İstanbul şanssızdı. 2020 Olimpiyatları’nı neden alamadığımızın cevabını ararken, en çok nerede yanlış yaptığımıza bakmak gerek
Suçu ne “bizi çekemeyen yabancı mihraklar”a ne de “içimizdeki hainlere” yükleyelim. Aynayı kendimize çevirelim ve soralım:
Olimpiyatlara gerçekten hazır mıydık?
İnşaat sektörünün acarlığı, yatırım için telaffuz edilen rakamlar ve kuvvetle arzulamaktan başka... İstanbul’un dünyanın en ayrıcalıklı, en ihtişamlı metropollerinden biri olması haricinde, böylesine büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak halimiz var mıydı?
Gezi’nin etkisi oldu
Dürüst olmazsak, değil beş, 15 kez daha başvurup eleniriz! Öyleyse şu sorulara yanıt arayarak başlayalım:
1- Dopingli sporcularımızın oranı elemelerde rol oynadı mı?
2012’de 25 olan dopingli sporcu sayısı, bu yılın ilk 6 ayında 120’ye yükseldi. Dünyada dopingli sporcular yüzde 1.5 oranındayken, bizde yüzde 15’e yaklaşıyor. Türkiye’de dünya ortalamasından on kat fazla dopingli sporcu var.
2- Haziranda başlayan Gezi Parkı protestolarında polisin aşırı şiddet kullanması, nasıl bir Türkiye portresi yansıttı?
Hükümetin aksi yöndeki açıklamaları ve çabalarına rağmen, İstanbul merkezli barışçıl protestolarla “baş etme” biçimi, “güvenli, hoşgörülü, huzur dolu, demokrat bir ülke” imajını yerle yeksan etti. Şehrin göbeği hâlâ çevik kuvvet kuşatması altında.
Barışa susamışız!
3- Hükümet 2020 Olimpiyatları’nı neden çok istedi?
Kendimizi kandırmayalım. Olimpiyat ruhu ve spor aşkından ziyade, hükümetin 2023 hayallerine denk düştüğü için... Seçimlerde göz kamaştırıcı bir kampanya malzemesi olacağı için... İnşaat, ekonominin lokomotifi, hatta kurtarıcısı olduğu için... İstanbul için merkezden planlanan ve vatandaşa sorulmadan yapılacak yol, kentsel dönüşüm, köprü vs için ideal bir kılıf hazırladığı için...
4- Suriye’den bölgeye yayılan iç savaşın ve Türk dış politikasının bu kararda etkisi oldu mu?
Kırılgan, geleceği soru işaretleriyle dolu bir barış süreci... Komşularla bol sorun... Ne kadar süreceği, nasıl şekilleneceği belli olmayan, hükümetin sertlikle taraf olduğu Suriye savaşı... Reyhanlı’da patlayan bombanın kaynağı belli değil, sınırdan uçuşan havan topları... Rusya ve İsrail’le limoni ilişkiler... Efendim ne dediniz, barışa mı susamışız?
İstanbul kaybetmedi...
“İstanbul değil, olimpiyat kaybetti” şeklindeki çocukça avutmalara sarılacağımıza, az dürüst olmaya çalışalım.
Gelecekte bir gün, İstanbul olimpiyatlara ev sahipliği yapacak. Demokrasiyi, barışı sindirdiğimizde... Kentsel yönetim sorunlarımızı medenice çözüp John Lennon’un şarkı sözlerini sansürlemediğimizde... Kadın sporcuların mayolarını sorun etmediğimizde ve halterle atletizmin ötesinde, spora samimi yatırım yaptığımızda... Savaşmaya ve şiddette bu kadar heveskâr olmadığımızda...
Elbet İstanbul kazanır!
ODTÜ direniyor
Cuma gününden beri, ODTÜ kampusu ile 100. Yıl ve Çiğdem mahallelerinden geçirilecek yola karşı direniş sürüyor.
Hafta sonu “direnODTÜ”ye, İzmir, Taksim ve Kadıköy’den destek geldi. Oturma eylemleri yapıldı. Çevik kuvvet yine gazla, gözaltılarla karşılık verdi.
Medyanın olanları doğru ve hakkaniyetli aktarması zaten hayal... Merkez medya, yine üç maymunu oynayarak alay konusu oldu. Herkes, her şeyi zaten sosyal medyadan takip ediyor. Neyi, kimden saklıyorsunuz?
Milliyet / 09.09.13