Merkezi bütçeye ve Merkez Bankası’na paralel işlevler üstlendiği eleştirilerine muhatap olan Türkiye Varlık Fonu’nun, küresel varlık fonları ağı olan Uluslararası Varlık Fonları Forumu (IFSWF) üyeliğine kabul edildiği, 23 Mayıs’ta açıklandı. IFSWF, dünyada 30'dan fazla ülkeden üyesi ile birlikte 3 trilyon ABD doların üzerinde varlığın yönetimini temsil ediyor.
Yaklaşık 40 milyar ABD doları tutarında varlığı yöneten TVF, 32. üye ve varlığı itibariyle dikkate değer değil henüz. Ama oluşum halinde ve başka ülkelerle kurduğu yavru fonlarla bunu büyütmeye çalışıyor. Rusya ile kurulan ilk yavru fonu, Katar ile kurulması protokole bağlanan ikincisi izliyor. Türkiye’nin çay endüstrisinin baş aktörü Çaykur’un Katarlılara satıldığı ile ilgili haberler de bununla bağlantılı aslında. Türkiye-Katar Fonu, TVF’nin portföyündeki Çaykur’un hisselerini alarak yol alacak ve devamı gelecek.
Katar, AKP rejiminin yakın dönemde en çok önemsediği devletlerden biri. Bunun ekonomik açıklamasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Şubat’ta Katar’a yaptığı ziyaret sonrası açıklıyordu. Katar'ın Türkiye'deki yatırımlarının 1,2 milyar dolar olduğunu, bunun artırılması için çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle diyordu: "Daha da artması için çalışıyoruz. Digiturk'ü alarak önemli bir adım attılar. BMC'nin yüzde 50 ortağı malum Katar olmuştur. Trabzon'da yapmış olduğumuz Yüksek Düzeyli Stratejik Komite toplantısı sırasında Katar Emiri'ni helikopterle gezdirmiştim. O sırada kar mevsimiydi. Dağları gösterdiğimde, 'Buralarda kış turizmi çalışmaları var mı?' dediklerinde, 'Birlikte burada bazı yatırımlar yapabiliriz' dedim. Katarlıların iki de bankası var Türkiye'de. (Finansbank ve ABank). Bunun dışında 2017'de iki ülke arasında 2 milyar dolarlık savunma sanayii projelerini gerçekleştireceğiz."
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, Katar’ın Türkiye’de 2017 ortalarına kadar yaptığı yatırımlar 1,5 milyar dolar dolayında. Katar, kendi ülkesinde 36 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım bulundurmasına karşılık, Katar dışına 53 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı gerçekleştirmiş. Bu da Türkiye’ye yapılmış yatırımların devede kulak ya da 53’te 1 olduğunu söylüyor bize.
Katar, Türkiye yatırımlarını özellikle 2013 sonrası artırmış. Stok 1,5 milyar dolar yatırımın 1,2 milyar doları son 4 yılda. Banvit Tavukçuluk, askeri araç üreten Akşam Gazetesi sahibi Ethem Sancak’ın hissedarı olduğu BMC’nin yarı hissesi, Finansbank, ABank, Digitürk, Katar’ın doğrudan yatırımlarının başlıcaları. Ayrıca yapılmış gayrimenkul yatırımları da var. Ama yine de Türkiye’ye yapılmış doğrudan yabancı sermaye yatırım stokunun 141 milyar doları bulduğu anımsandığında, Katar’ın yatırımlarının Türkiye toplamındaki payının da devede kulak olduğunu söylemek gerekiyor.
AKP rejiminin yakın gelecek hedefi, Katar’ın doğrudan yatırımlardan biraz daha pay almaya çalışmak. Ama aynı zamanda Katar’da 2022 dünya futbol şampiyonası kupası organizasyonu için sürdürülen metro, otel, havaalanı, stadyum gibi yatırımlardan biraz daha pay almak. “İnşaatçı Türkiye” bu yarışta nerede?
Soruyu ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek şöyle yanıtlıyordu: "Katar'da faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları bugüne kadar 125 projeden toplam 13,7 milyar dolarlık proje üstlenmişler. Katar, Türkiye'ye sadece sözle değil eylemle de pozitif ayrımcılık yapıyor. Türk firmalarının orada iş yapmasına güçlü destek veriyor. Katar, Türk müteahhitlerinin en çok proje üstlendiği 7. ülkedir. Aramızdaki güçlü bağlar ve ilişkiler güçlü iş birliklerine dönüşmüş durumda. Katar'da gerçekleştirilen projelerde karayolu projeleri başı çekmektedir. Karayolu projeleri dışında metro, havalimanı, liman projelerinde Türk müteahhit firmaları yer almaktadır. Firmalarımızın özellikle Doha metrosu ve havalimanı projelerindeki başarısı dikkat çekmektedir. 2022 Dünya Kupası organizasyonunda Katarlı dostlarımıza her türlü katkıyı sağlamak istediğimizi ayrıca söylemek istiyorum."
2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmak için 170 milyar dolarlık yatırım bütçesi ayıran Katar’ın ticaretinden daha fazla pay almak isteyen Türk şirketleri, geçtiğimiz Nisan ayında Doha’da düzenlenen Expo Turkey By Qatar Fuarı’na çıkarma yaptı.
Fuarın organizatörü Medyacity Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kurt, Türk şirketlerinin bugüne kadar Katar’da tamamladığı 12,5-13 milyar dolarlık taahhüt işleri olduğunu, 7,5 milyar dolarlık taahhüt işinin de devam ettiğini belirtiyordu. Kurt, “2022’ye kadar Türk şirketlerinin Katar’da alacağı taahhüt işinin 15-20 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Expo Turkey By Qatar Fuarı, bu hedefe ulaşmak için önemli rol oynayacak” diyordu.
Katar, sadece Türkiye’nin değil, bütün küresel ve bölgesel güçlerin ilgi odağı. Cazibesi, mevcut zenginliğinden ve sahip olduğu büyük enerji kaynaklarından kaynaklanıyor elbette. Yüzde 83’ünü Katarlı olmayanların oluşturduğu 2,5 milyon nüfuslu Katar, kişi başı geliri yıllık 75 bin dolar dolayında bir ülke olarak en varlıklı nüfusa sahip bir ülke ve haliyle iştah kabartıyor. Ancak, yine de büyük dünya fotoğrafı içinde son tahlilde 156 milyar dolarlık bir ekonomi. Türkiye’nin ulusal gelirinin ortalama 800 milyar dolar olduğunu hatırlarsak, Türkiye’nin beşte biri bir ülke.
Yine de herkes Katar’a mal satmak, Katar’ın yaptığı ithalattan, harcamalardan pay almak istiyor. Katar’ın birikmiş sermayesini kendisine çekmek istiyor. Üstünde oturduğu enerji varlığı, Katar’a yakın olmayı daha cazip kılıyor. 25 milyar varillik bir ham petrol rezerv varlığının yanında 25 trilyon metreküplük doğal gaz kaynağı ile dünyanın üçüncü doğal gaz varlığı sahibi Katar, geleceğin dünyasının da gözdeleri arasında.
Küresel köyümüzün zengin azınlığı Katar’ın bu iştah kabartan varlığını, potansiyellerini koruması, savunması gibi bir derdi de var elbette. Kendi savunması zayıf olan Katar’a, jandarmalık teklif edenler az değil ve Türkiye burada da öne çıkıyor.
Al-Monitor yazarlarından Fehim Taştekin, Türkiye’nin Katar ile tasarladığı askeri anlaşmalarla ilgili analizinde devlete ait TRT Avaz televizyonunun yaptığı yoruma dikkat çekerek Katar-Türkiye anlaşmalarının içerdiği ekonomik niyetleri de görmemize yardımcı oluyor. Şöyle deniliyor TRT yorumunda: “Bu anlaşma Türk savunma sanayinin yeni pazarlar bulması açısından oldukça önemli. Peki, Türkiye’nin Orta Doğu’nun göbeğinde üs sahibi olması ne anlama geliyor? Türkiye ve Katar Orta Doğu’daki krizlerde birbirine yakın bir duruş sergiliyor. Suriye’de muhaliflere destek konusunda iki ülkenin tutumu da aynı, Irak ve Yemen’deki krizlerde de duruşları benzer. Bu ittifak Katar açısından da ayrı bir önem taşıyor. Çünkü ‘Sünni Doha yönetimi’ ABD’nin Şii İran’la buzları eritmesinden rahatsız. Askeri caydırıcılık açısından ülkesindeki Amerikan birliklerini yeterli görmüyor. Katar bu açığı Türkiye ile iş birliğine giderek kapatmaya çalışıyor."
Al-Monitor / 31.05.17