İşçi sınıfı tuğlaları çekip duvarları yıkacak!

Bugün çeteleşmiş ve mafyalaşmış düzen karşısında pek çok kişi tarafından artık “devletin çivisinin çıktığı” söylenmektedir. Çivisi bir yana devletin tuğlalarından biri bu mafya ve çete örgütlenmesidir. Çeteleşmiş, mafyalaşmış bu düzenin tuğlalarını çekip duvarlarını yıkacak yegâne güç işçi sınıfıdır.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 06 Haziran 2024
  • 08:00

Her gün televizyon ekranlarında ardı ardına yapılan mafya-çete operasyonlarını izliyoruz. İnsan ister istemez “Bu kadar çete, mafya, yasa dışı örgütlenme bugüne kadar nasıl var olmuş?” diye düşünüyor. Ancak sadece Ayhan Bora Kaplan çetesine dönük operasyon ve sonrasındaki gelişmelere ya da kamuoyunun gündeminden düşmeyen Sinan Ateş cinayetine bakmak bile aslında nasıl bir düzende yaşadığımızı ortaya koymak için yeterli gelebilir.

Uyuşturucu ticaretinden, mala ve mekanlara çökmeye, rüşvet, yasadışı bahis, kara para aklamaya uzanan bir dizi kirli işin örgütleyicisi Ayhan Bora Kaplan ve çetesine büyük bir şovla operasyon yapıldı. Yakın zamanda ise bu kez bizzat Ayhan Bora Kaplan’a operasyonu gerçekleştiren üst düzey polisler Ayhan Bora Kaplan üzerinden bazı siyasilere kumpas kurmak iddiasıyla gözaltına alındı. Her durumdan kendine mağduriyet çıkarmaya çalışan saray rejimi, buradan kendine dair darbe senaryosu yazmaya çalıştı. Ama senaryo tutmayınca hızla geri çekildi.

Medyanın bu işlerde mahir kalemleri, televizyon yorumcuları günlerdir kim kime komplo kurmuş, kim kimin adamı imiş, araştırıp duruyor. Her iki tarafın da ilişkide olduğu insanlar, işlediği suçlar yeniden yeniden ifşa oluyor. Ama olayın kendisi bir türlü aydınlatılamıyor!

Kamuoyunun gündeminden düşmeyen bir başka olay ise Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi. Cinayetin organizasyonunun MHP tarafından yapıldığı alenen ortaya çıkmış durumda. Bunu bazen açık bazen de üstü kapalı şekilde her bir yorumcu söylüyor. İddianame her ne kadar özel olarak içi boş hazırlanmış olsa da cinayetin bütün ayrıntısı medya üzerinden döne döne servis ediliyor. Ana muhalefet lideri MHP içindeki iki ismi alenen işaret ediyor. Onlar yanıt veriyor. MHP ve AKP temsilcilerinden doğru dürüst bir değerlendirme gelmiyor. Televizyona çıkan yorumcular olağan bir şey söyler gibi davanın nasıl sonuçlanacağının AKP ve MHP arasındaki ittifakın ne kadar süreceğine bağlı olduğunu söylüyorlar. Yani açıktan işlenmiş bir cinayetin cezasının olup olmayacağını siyasi ilişkilerin belirleyeceğini itiraf etmiş oluyorlar. Sonra da bu ülkede hakkını arayan işçiler gözaltına alınıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyenler bu pek yüce hukuk sistemimiz tarafından tutuklanıyor. Devrimciler, bu baskı ve sömürü düzeni son bulsun diye mücadele edenler terörist ilan ediliyor.

Ardı arkası kesilmeyen çete operasyonları ve her bir operasyon arkasından bazı kirli ilişkilerin açığa dökülmesi kimseyi yanıltmamalı. Devlet tüm kurumlarıyla yargısıyla, polisiyle, siyasileri ile tepeden tırnağa çeteleşmiş ve çürümüş durumda. Süre giden iktidar ve rant kavgasında kullanım tarihi dolanlar bir kenara itiliyor ama yerine muhakkak yenileri geliyor.

Zira kapitalist sömürü düzeninde devlet, işçi ve emekçiler üzerinde baskı aracıdır. Görevini layıkıyla yerine getirmesi için her zaman çetelere ve gizli örgütlenmelere sahip olmuştur. Bu örgütlenmeler toplumsal muhalefetin yükseldiği dönemlerde işçilere, emekçilere, devrimcilere karşı kullanılmış ya da bugün olduğu gibi kâr ve rant için el altından büyütülmüş ve beslenmiştir. Bu yüzden bu ülkede faili meçhul cinayetler, 1977 1 Mayıs’ı, Maraş, Çorum katliamlarının, Susurluk gibi olayların ardı arkası kesilmemiştir.

Bugün çeteleşmiş ve mafyalaşmış düzen karşısında pek çok kişi tarafından artık “devletin çivisinin çıktığı” söylenmektedir. Çivisi bir yana devletin tuğlalarından biri bu mafya ve çete örgütlenmesidir. Susurluk kazasının ardından göstermelik yargılamalar sırasında “her şeyi devlet için yaptığını” söyleyen ve gerçekleştirdiği bin operasyonla övünen Mehmet Ağar “bir tuğla çekersem duvar yıkılır” diyordu. Doğru söylüyordu, tuğlayı bu düzenin mahkemeleri, sözde hukuk sistemi çekemez. Çeteleşmiş, mafyalaşmış bu düzenin tuğlalarını çekip duvarlarını yıkacak yegâne güç işçi sınıfıdır.

Emeğin Kurtuluşu’nun 34. sayısından alınmıştır…