Dünya Kupası ve siyaset - Ceyda Karan

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 08 Haziran 2018
  • 10:12

Türkiye seçim hararetine kaptırmışken, küresel hararet yeşil sahalara taşınıyor. Neoliberal küreselleşmenin sınıfsal karakterini çoktandır sorgulatır olduğu dünya futbol sanayisinin en mühim turnuvası başlamak üzere... 
2018 Dünya Kupası’nın ev sahibi, Batı’da ‘her taşın altından’ çıkmakla suçlanıp yaptırımlara hedef olan Rusya Federasyonu. İlk maç 14 Haziran’da Moskova’daki Luzhniki Stadyumu’nda. Ruslar Suudileri ağırlayacak. 
Ve ünlü deyişte olduğu üzere ‘futbol asla sadece futbol değil’.

***

İlk kriz turnuvanın gözdesi Arjantin’in İsrail ile hazırlık maçını Gazze’de sivillerin öldürülmesi ve ABD elçiliğinin Kudüs’e taşıması gerekçesiyle iptaliyle patladı. İsrail Spor Bakanı, Arjantin Futbol Federasyonu’nu ‘teröristlerin’ Messi gibi futbolcuları tehditlerine boyun eğmekle suçladı. Olayı 1972 Münih Olimpiyat Oyunları’nda Kara Eylül’ün rehine eyleminde 11 İsrailli sporcu ve antrenörün öldürülmesiyle kıyasladı. Krizde, İsrail’in Hayfa yerine Kudüs’ü istemesinin rol oynadığı da söyleniyor. Messi 2014 çatışmasında UNICEF iyi niyet elçisi olarak Filistin’e desteğiyle tanınmışken, Hamas “Teşekkürler Arjantin” mesajları attı. 
Sonra, ünlü Amerikan spor firması Nike var. Trump yönetiminin nükleer anlaşmadan çekilip yaptırımları devreye sokması üzerine bu sene İranlı futbolculara ayakkabı sağlamayı reddetti. Firma gerekçesinde yaptırımları anıp şaka gibi bir ifade kullandı: “Bunun hiçbir siyasi durumla alakası yoktur.”

***

Tabii odağı turnuva ile ‘yumuşak gücünü’ sergileyecek Rusya var. Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, kupanın Rusya’da yapılmasını ‘aptal bir fikir’ diye nitelerken, “Sporun spor, kültürün kültür olduğunu safça düşünenler, Rusya’da her şey politiktir” deyivermiş. Tabii ya, başka ülkelerde ‘her şey siyaset üstü’! Böyle olmadığını salt SSCB mirası spor başarılarıyla ünlü Rusların son spor olaylarında ‘doping’ iddialarıyla hedef alınmasından değil, öteden beri biliyoruz. 1980’de SSCB, Afganistan’ın ilerici hükümetinin cihatçılara karşı yardımına koştuğu için Moskova Yaz Olimpiyatları’nda boykot çağrılarına maruz kaldı. Batı, 2014 Soçi Olimpiyatları’nı boykot için Ukrayna’da kendi tezgâhladığı darbeyi vesile etmeye çalıştı. Eh bu kez ABD takımı 2018 Dünya Kupası’ndan Trinidad ve Tobago’ya utanç verici bir yenilginin ardından ‘seyirci’ kalmaktayken, Moskova, Suriye yahut Ukrayna üzerinden ‘gol yememek’ için alarmda.

***

Kupa vesilesiyle bir dostum da 1974 Şili-SSCB vakasını anımsattı. 
1974 Almanya Dünya Kupası’na gidecek takımı belirleyen karşılaşma, Şili’de Pinochet darbesinden birkaç hafta sonrasına denk düşer. Maçın oynanacağı Santiago Ulusal Stadyumu, ünlü müzisyen Victor Jara dahil 7 binden fazla solcunun toplanıp işkenceden geçirildiği yerdir. SSCB ‘kana bulanmış’ bu stadyuma çıkmayı reddeder. FIFA devreye girip denetçi yollar. Hayatta kalanlar, sonradan stadyumun tünellerinde kilitli odalara nasıl tıkıldıklarını anlatmıştır. Ama denetçiler ne hikmetse bir şey bulamaz. 
Başlama düdüğü çaldığında Şili takımı kendi çalıp oynar. Tabela Şili:1, SSCB: 0’dır. Almanya’ya giden Şili umduğunu bulamaz. 
Şilililer için utancı telafi eden, annesi de işkenceden geçirilmiş takımın yıldızı Carlos Caszely’nin Almanya’ya gitmeden Pinochet ve generallerinin karşısına çıkartıldıklarında ellerini sıkmamış olmasıdır. Bu cuntaya ilk kamusal itirazdır. Caszely’yi 10 sene sonra jübilesinde 80 bin insan uğurlar. 
Buna karşılık benim bazı solcu ağabeylerimizden anımsadığım da aynı Sovyetler’in desteklediği 1978’in faşist Videla Arjantin’inin Hollanda’yı 3-1 yendiği maçta, Arjantinlileri tutabilmiş olmaları.

***

Futbol biraz irrasyonel bir oyun. Uluslararası turnuvalarda yurtseverliklerin kapışması ve enternasyonalizm iç içe geçer. “İyi futbol için duacıyım ben. Dünyayı dolaşıp avuçlarımı açar, stadyumlarda dua ederim: ‘Allah aşkına, iyi bir hamle göreyim.’ Ve iyi futbol olduğunda bu mucize için şükreder, hangi takım ya da ülkeden geldiğiyle zerre ilgilenmem” diyen Galeano felsefesini benimseyen eksik değildir. 
Bugün kimi ‘küresel güney’in kazanmasını arzuluyor, kimi Almanya-Rusya ‘Avrasyacılığının’. Neticede, ‘futbol asla sadece futbol değil’.

Cumhuriyet / 08.06.18