İstanbul belediye seçimleri sonuçları, mazbata skandalı, siyasal İslamın partisi AKP’nin ülkeyi nasıl bir çıkmaz sokağa getirdiğini gösteriyor. Ülkenin geleceği üzerine büyük bir soru işareti koyan bu tıkanıklıktan çıkmak isteyenlerin önündeki en büyük engeli, bu yönetimin bizzat kendisi oluşturuyor.
Ekonomi resesyonda, seçimler ‘murdar olmuş’...
Ekonomi resesyonda. Enflasyon yüksek ve gerçekte ne kadar yüksek belli değil. Bütçe açığı, kamu bankalarının yandaşlara bol keseden dağıttığı krediler tehlike sinyalleri veriyor. İşsizlik artıyor. Rejim ne yapacağını bilmiyor. Sıkı para politikaları uygulasa resesyonu derinleştirecek, halkın yoksulluğunu artıracak, yandaş rantiye kapitalizmini batıracak. Resesyona karşı genişlemeci politikalar uygulasa, bir borç ve döviz krizine yol açacak. Halkın payına düşen yine yoksulluk olacak.
Otoriter/totaliter rejimler seçimleri daha oylar verilmeden kazanırlar. Seçim hileleri her zaman iktidarların tekelindedir; beceremezlerse sandıklar açılırken sıkıntıya girerler, kazanmak için almak zorunda kalacakları riskler hızla büyümeye başlar. Son belediye seçimlerinde tam da böyle oldu.
Seçimlerden önce, medyada ve sosyal medyada, seçmen listelerinde yapılmakta olan hilelere ilişkin çok örnek vardı. Bu nedenle, AKP seçim sonuçlarından o kadar emindi ki, en önemli seçim bölgesi İstanbul’da zafer afişlerini önceden hazırlamış, seçim sonuçları resmen açıklanmadan duvarlara asmıştı. Kürt seçmenin taktik tutumunun, muhalefetin sandıkları denetleme konusundaki kararlılığının ve gelecek açısından en önemlisi, AKP liderliğininson dönemde sözünü ettiği “metal yorgunluğunun” etkisiyle olacak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Uymayınca da AKP’nin İstanbul adayı Yıldırım seçimleri “murdar” ilan etti. Belli ki AKP ve siyasal İslam seçimlerle gelme ve gitme ilkesini kabullenemiyor, “seçim ama, biz kazanana kadar tekrarlarız” diye düşünüyor.
Eski AKP milletvekili bir profesör de “şayet İstanbul 2 bin nüfuslu bir yer olsaydı aradaki fark 3 oy olacaktı. Bu basit denklem bile İBB seçimlerinde neyi tartıştığımızın boyutunu göstermeye yeter” diyerek, dayanılmaz bir ikiyüzlülük ve mantık burkulmasını sergiliyordu: İmamoğlu için 13 bin oy farkı kazanmaya yeterli değilse, AKP’nin adayının kazanması için yeniden sayım sonunda en az 8-10 bin oyun İmamoğlu’ndan alınıp Yıldırım’a yazılması mı gerekiyor?
Aklın istikrarsızlığı, paranoyak şizofreni derinleşiyor. Medya, polis, yargı, YSK, AKP iktidarının elinde ama, bu iktidarın sözcüleri, dış güçlerin, uluslararası komploların, oyları sandıkta çaldığına inanmamızı istiyor. Nihayet paranoyak şizofreni, “bunu FETÖ-PKK-DHKPC”, kokteyl terör örgütü yaptı demeye kadar getiriyor.
Ülkede ve dünyada...
AKP’nin “toplumsal mühendislik”, kutuplaştırarak yönetme politikaları, ülkede bir yarısı öbürünü, düşmanı olarak gören bir toplum yarattı. AKP iktidarının son belediye seçimlerinde İstanbul’da yarattığı skandal bu bölünmüşlüğü daha da artırdı; Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşanan hak ihlalleri, Kürt vatandaşların “yabancılaşma” duygularını daha da derinleştirdi.
AKP iktidarı ülkeyi bir kaosa doğru sürüklüyor! AKP politikaları, ülkenin dünyadaki, “bağımlı ülke” konumunun yarattığı sorunları kavrayamadığından, jeopolitik riskleri iyice karmaşıklaştıracak, ağırlaştıracak gelişmelere yol açıyor. AKP’nin Suriye politikasının soktuğu çıkmaz sokakta, S-400- F35-NATO derken, Türkiye iki büyük güç arasında, çok riskli bir “üzerinde rekabet edilen ülke” konumuna düşüyor.
Salı günü The Moscow Times, “NATO’daki adamımız” başlıklı yorumunda “Moskova, yakında, NATO’nun birliğini, tek bir kurşun atmadan, tank... göndermeden, anahtar bir ülkeyi çıkararak yıkabilir... Moskova Erdoğan’ı, Washington’a olan güvensizliğini yem olarak kullanarak, oltasına taktı. Şimdi geriye avını kıyıya çekmesi kaldı... NATO’yu içinden parçalamak, bu arada 2.5 milyar doları kasaya atmak paha biçilmez bir avcılıktır” diyordu.
Gerçekten de bir beka sorunu var. Bu sorunu siyasal İslamın fantezileri, AKP rejiminin fiyaskoları yarattı. Muhalefet “yeter” demeye İstanbul’dan başladı. Burada kazandığı mevziyi mutlaka koruması gerekiyor!
Cumhuriyet / 18.04.19