Hayret, demek Türkiye’de gürültüden şikayet edilebiliyor, hatta polisler gelebiliyor ve hatta bir de ceza kesilebiliyormuş. Şaşırdım, çünkü benim deneyimlerim bu yönde değil.
Yazın sonuydu, İzmir’deydim, annemin evinde, eylül ortası gelmiş ama hava sıcak, kapı pencere açık oturuyoruz. Akşam oldu, yemekten sonra hep beraber oturduk, üst kattan kuzen indi, yan taraftan akrabalar geldi vesaire, muhabbet edeceğiz, bir yandan da o gün başlayacak bir dizi var, merak ediyoruz ona bakacağız. Tam tatlı tatlı konuşmaya başladık, bir davuldu zurnaydı başladı. Öyle bir gürültü ki sanki bizim evde çalıyor. Haydaa. Birbirimizi duyamıyoruz, televizyonun sesi yükseldikçe yükseliyor, sinirimiz de bozuluyor. Evin içinde birdenbire kaos havası. Annem gayet sakin oturduğu yerden, hah başladılar gene dedi. Ben bizim sokakta -ki ailemiz bu sokakta tam 90 yıldır oturmaktadır- daha önce böyle bir olay görmediğimden şaşırdım, ne başladı, dedim.
155 itibar etmedi
Meğer sokağımızda sağlı sollu açılan kafelerde bir zamandır kına gecesi, nişan partisi gibi aktiviteler devam etmekteymiş, gece yarılarına kadar da sürüyormuş ve uyumak mümkün olmuyormuş. E, 155’i arayalım söyleyelim dedim, herkes suratıma tuhaf tuhaf baktı. O dedi ben aramam, bu dedi ben aramam, kalktım aradım. 155 nereden arıyorsunuz diye sordu, adres verdim, karakolu arayın dedi. Buna da şaşırdım, çünkü ben 155 müdahale ediyor zannediyordum. Peki dedim, karakolu aradım. Karakoldaki görevliyle aramızda geçen konuşma az çok şöyle:
“Merhaba, ben gürültüden şikayet edecektim.”
“Nerede?”
“Şu sokakta, şu isimli kafede bir kına gecesi yapılıyor. Sesleri duyuyorsunuzdur.”
“Evet duyuyorum. Olabilir, yapabilirler.”
“Emin misiniz? Ben bu kafenin organizasyon ruhsatı olduğunu hiç zannetmiyorum. Küçücük kendi halinde bir kafe.”
“... Yani izni vardır.”
“Var mıdır?”
“Yani yapabilirler. Saat daha on. On ikiye kadar yapabilirler.”
“İyi de yarın okul günü. Bu gürültüde çoluk çocuk nasıl uyuyor?”
“... Hakları var, yapabilirler yani.”
“Peki benim vatandaş olarak bu gürültüye şikayet etme hakkım yok mu?”
“Var.”
“Nereye?”
“Bize.”
“E, ediyorum işte.”
Kişi başına 1.2 polis
Bu konuşmanın sonucunda hiçbir şey olmadı. Gürültü devam etti, kına gecesi bir müddet sonra kendiliğinden dağıldı. Polis aramış olsa bile bir ceza falan kesildiğini zannetmiyorum. Ben bütün mahalleyi hop oturtup hop kaldıran bu gürültüye müdahale edilmesi için on dakika laf anlatmak zorunda kalıyorum, 155 zaten beni muhatap bile almıyor, neredeyse elime anayasayı alıp konuşacağım, aşağı inip kafenin ruhsatını, ruhsatın muhteviyatını inceleyeceğim, ama bir sonuç alamayacağım da, beş öğrenci evde gürültü yaptığı için altı polis (kişi başına 1.2 polis düşüyor) evi basacak, 88’er lira para cezası kesecek, öyle mi? Bunun hiç kızlı erkekli ev yorumuyla alakası yok ha? Bırakın Allah aşkına, kimi kandırıyorsunuz?
Milliyet / 12.11.13