Ayn İsa’ya Afrin senaryosu dayatılıyor – Fehim Taştekin

Türkiye’nin Ayn İsa’ya girme hamleleri Kürtler üzerinde kasabanın Suriye hükümetine bırakılması yönünde baskıyı artırıyor. SDG işgal girişimini önlemek için Rusya ve Suriye ordusu ile ortak gözlem noktaları kurmayı kabul ederken Kamışlı’da olduğu gibi Ayn İsa’da bazı alanları Suriye yönetimine bırakma ihtimali tartışılıyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 16 Aralık 2020
  • 13:45

Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusuna yönelik hareketlilik, ABD’de başkan seçilen Joe Biden koltuğuna oturuncaya kadar yeni bir Türk askeri müdahalesi için sınırların zorlandığı izlenimi veriyor. 

Bu seferki gerilimin odak noktası Ayn İsa kasabası. İşgal tehdidi üzerine Rusların yaklaşımı biraz Afrin senaryosunu çağrıştırıyor. 2018’de Afrin’de Türkiye’nin eli kulağında olan müdahalesi karşısında Ruslar, Zeytin Dalı Harekâtı’nı önlemek için Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) silahlarıyla birlikte bölgeyi Suriye devletine bırakmasını istemişti. YPG teslimiyet koşullarını kabul etmeyince Ruslar da müdahalenin önünü açmıştı. Yerel kaynaklara göre Ruslar şimdi de Türk ordusu ve bağlı milislerin Ayn İsa’ya girmekte kararlı olduğunu belirtip kasabanın Suriye yönetimine devrini istiyor.

Afrin’deki pazarlıktan farklı olarak Ayn İsa’da Kamışlı modeli üzerinde de duruluyor. Kamışlı’da havalimanı ve kamu binalarının olduğu bölge, 2012’de Kürtler kontrolü ele alırken Suriye hükümetinin elinde kalmıştı.

Güneyde Rakka, doğuda Kamışlı, kuzeybatıda Kobani ve batıda Menbic'i birbirine bağlayan yolların kesişme noktasında yer alan Ayn İsa bir süredir Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu’nun (SMO) artan saldırıları karşısında yeni bir pazarlığa tanık oluyor. TSK ve SMO’nun saldırıları kesilmeyince geçen hafta Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Rusya ve Suriye ordusu üç ortak gözlem noktası kurulması konusunda anlaştı. Amaç Rusya ile Türkiye arasında 22 Ekim 2019’da Soçi’de varılan ateşkesi denetlemek. Ayn İsa, Türkiye sınırına yaklaşık 37 kilometre uzaklıkta yani Soçi Mutabakatı’nın 30-32 kilometre derinliğindeki kapsama alanının dışında bulunuyor. Fakat başından beri burası baskı altında.

Al-Monitor’un Suriyeli Kürt kaynaklardan edindiği bilgilere göre Ayn İsa’daki Rus askeri üssünde düzenlenen toplantılarda Türkiye’nin kasabayı işgal etme tehlikesi üzerinde duruldu. Rus askeri yetkililer tehlikenin ciddi boyuta ulaştığını belirtip SDG’den kasabadan çekilip hem askeri hem de sivil idareyi Suriye devletine bırakmasını istedi. Ancak SDG yetkilileri Ayn İsa’nın stratejik öneminden hareketle kasabayı sonuna kadar savunacakları yanıtını verdi. Bunun üzerine Ruslar Kamışlı’daki gibi kamu binalarının olduğu yerlerin hükümete bırakılması ve Suriye bayrağının asılmasını önerdi. 

Bir kaynak “Kamışlı modelinde uzlaşma sağlanmış gözüküyor ama resmen teyit edilmiyor” dedi. Teyit edilen kısım ise Ayn İsa’nın kuzey, doğu ve batısında M-4 boyunca üç askeri gözlem noktasının oluşturulması. Pazarlıklar sürerken Ruslar, kasabanın 70 kilometre güneyindeki Rakka’dan bölgeye yeni askeri güç sevkiyatı yaptı. 

Bölgede bulunan gazeteci Nazım Daştan ise Al-Monitor’a şunları söyledi: “Kamışlı’dakine benzer bir çözümün kabul edildiği bilgisi doğru değil. Şimdilik sadece üç gözlem noktası kurulması konusunda uzlaşma var. Şu ana kadar M-4 üzerinde Suriye ordusunun yerleştiği iki nokta kuruldu: Biri sığınmacı kampının sol tarafında diğeri Ebu Sira köyünde.” 

Kürtler 22 Ekim 2019 Soçi Mutabakatı gereği Türk askerleriyle birlikte bölgede ortak devriye turlarını sürdüren Rusların garantör güç olarak ateşkes ihlalleri karşısında kayıtsız kalmasından şikâyetçiydi. Bölge sakinleri Ayn İsa’da Amerikalılardan boşalan üsse yerleşip burada bir “koordinasyon merkezi” kuran Ruslara karşı 18 ve 25 Kasım tarihlerinde protesto gösterileri düzenledi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre geçen ay bombardıman yüzünden 11 bin nüfuslu Ayn İsa’dan 4 bin 500 kişi, civar köylerden de yaklaşık 2 bin 500 kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

2016’da Amerikan güçlerinin Ayn İsa’da üslenmesinin ardından Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin merkezi buraya taşınmıştı. Bu süreçte polis vazifesi gören Asayiş dâhil çok sayıda idari ve güvenlik kurumu burayı merkez edinmişti. Haliyle Türk ordusunun Ayn İsa’ya girmesi özerk yönetimin başkentini dağıtması anlamına geliyor. 

Al-Monitor’a konuşan ikinci bir Kürt kaynak, SDG ve özerk yönetimin ABD’de iktidar değişimiyle birlikte Türkiye’nin işinin zorlaşacağına inandığını ama geçiş döneminde Ayn İsa’ya yönelik tehdidi de ciddiye aldıklarını belirtti: “Türkiye, Ayn İsa’yı ele geçirmek istiyor. Fakat sorun sadece burayla sınırlı değil. Türkiye, Ayn İsa’yı aldıktan sonra Rakka’ya yönelebilir, ardından Deyrizor’daki petrolle ilgili durumu etkileyecek bir pozisyon elde etmek istiyor. Tabii Ayn İsa’yı ele geçirdiklerinde Kobani ile Cezire arasındaki bağlantıyı da koparmış olacaklar.” Ayn İsa’nın el değiştirmesi halinde Fırat’ın batısında kuşatma altında tutulan Menbic’in de doğudan baskı altında tutulması mümkün olacak. 

Söz konusu kaynak Rusya’nın nihai tutumuyla ilgili de şu öngörüde bulundu: “Ruslar Afrin’deki gibi Türk tehdidini Suriye rejimi lehine kullanmaya çalışıyor. Fakat Ayn İsa’da durum biraz farklı. Rusların ne kadar esneyeceğini kestirmek zordur. Yine de ‘Mademki siz tekliflerimizi reddediyorsunuz o halde biz çekiliyoruz, ne haliniz varsa görün’ diyecek durumda değiller. Suriye yönetimi Türkiye’ye daha fazla alan açılmasını istemiyor. Bir de Rusya açısından Türkiye Ayn İsa’ya saldırarak onlarla yapılmış mutabakatı çiğnemiş oluyor. Rusya mutabakatın garantörü.”

Ayn İsa’daki üçlü ortaklık, Ekim 2019’daki gibi frenleyici faktörler devreye girmediği sürece Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik müdahale girişimlerinin önünü tamamen kesmeyebilir. Nitekim mutabakattan sonra da saldırılar devam etti.

Barış Pınarı Harekâtı’nda ilk fren 17 Ekim 2019’daki Türk-Amerikan mutabakatı, ikinci fren 22 Ekim 2019’daki Türk-Rus mutabakatıydı. Soçi’de imzalanan mutabakata göre Türk ordusu ve SMO, Tel Abyad (Grê Sipî) ve Rasulayn’dan (Serêkaniyê) M-4’e kadar 32 kilometre derinliğindeki alanda kalacak; YPG Türkiye-Suriye sınırından 30 kilometre aşağı inecek, onların yerine Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları yerleşecek; Tel Abyad’ın batısı ve Rasulayn’nın doğusunda 10 kilometre derinliğinde Türk-Rus ortak devriyeleri yapılacak, ayrıca Fırat’ın batısında Menbic ve Tel Rıfat’tan YPG çıkartılacaktı. 

Ankara, YPG’nin özellikle Tel Rıfat ve Menbic’den çekilmediğinden yakınıp buraların kendisine teslim edilmesi için bastırıyor. 

Yerel kaynaklara göre 8 Aralık’ta Azez’de Türk yetkililerle SMO komutanları Menbic, Ayn İsa ve Tel Temir’e yönelik saldırı hazırlığını görüştü. 

Toplantının ardından El Bab, El Rai ve Cerablus’tan Menbic’e doğru büyük bir askeri sevkiyat dikkat çekti. Bir tarafta Türk birlikleri ve SMO güçleri, diğer tarafta Menbic Askeri Konseyi’ne bağlı güçlerin olduğu temas hattı zaten gergin günler geçiriyor. Aynı gerginlik Rasulayn’ın hizasına denk gelen Tel Temir etrafında da var.

Ayn İsa’da şekillenen üçlü ortaklık ilerlerse, Türkiye'nin M-4 boyunca kontrol alanını genişletip 32 kilometre derinliğinde bir anti-Kürt koridoru kurma planını önleyen bir gelişme olarak kayda geçebilir. Fakat aynı zamanda Rusya’nın Suriye ordusunu aşamalı olarak Fırat’ın doğusuna taşıma planlarına hizmet eden bir sonuç ortaya çıkarıyor.

Türkiye kendi planlarını yürütemese de baskılar SDG’yi elindeki yerlerden birinde daha kontrolü Suriye devletiyle paylaşmak zorunda bırakıyor. Ankara günün sonunda Kürt kontrol alanlarının Suriye devletine geçmesini kendi hanesine başarı olarak da yazabilir. Ancak Türkiye sahadaki askeri varlığını kullanarak SDG’nin Suriye ordusuna eklemlenmesi ya da Kürtlere anayasal statü verilmesi gibi seçenekleri de bertaraf etmek istiyor.

Al-Monitor / 16.12.20