İsrail, Hamas lideri İsmail Haniye’den sonra, yerine geçen Yahya Sinvar’ı da öldürdü. Böylece İsrail Hamas liderliğini yok etme suikastlarına bir yenisini eklemiş oldu.
Her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden, dünya kamuoyunu oyalamak için “Sinvar barışa ulaşılmasının engeliydi, bu engel artık yok” dese de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’ye operasyonların süreceğini belirtti.
Sinvar suikastı, aynı zamanda ABD-İsrail ikilisinin ikiyüzlülüğünü, kirli savaşını, gri ve kara propagandalarını da ortaya koydu.
“Sinvar İsraillileri canlı kalkan yaptı” yalanı
İsrail en başından beri Yahya Sinvar’ın İsrailli rehineleri kendisine canlı kalkan yaptığını propaganda ediyordu. Netanyahu hükümeti, böylece hem “rehinelerin kurtarılması için ateşkes” isteyen İsrail kamuoyunu oyalıyor hem de dünyaya Hamas’ı “sivilleri canlı kalkan yapan” bir kötülük organizasyonu gibi göstermeye çalışıyordu.
Oysa İsrail ordusu ile çatışarak ölen Yahya Sinvar’ın öldürüldüğü evden tek bir İsrailli rehine çıkmadı!
UNWRA çalışanı yanındaydı yalanı
İsrail BM organizasyonlarını Hamas ve Hizbullah’ı kollamakla suçluyor. Bu nedenle Gazze’de görev yapan BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nı (UNRWA) sürekli hedef aldı. Öte yandan İsrail, yakın zamanda BM Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) üslerini de hedef aldı. Ve İsrail, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i de “istenmeyen adam” ilan etti.
İsrail, Yahya Sinvar suikastı sırasında da UNRWA’yı hedef almayı sürdürdü. Sinvar’ın yanında bir UNWRA çalışanının öldürüldüğünü iddia etti. Böylece dünyaya Hamas-BM personeli işbirliği bulunduğunu göstermiş olacaktı.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail’in iddiasının dezenformasyon olduğunu belirterek “Sinvar’ın yanında öldüğü iddia edilen UNRWA personelinin hayatta olduğunu teyit ederim, kendisi şu anda Mısır’da yaşamakta” dedi.
“Sinvar barışı reddetti” yalanı
ABD-İsrail cephesinin Sinvar’la ilgili bir diğer yalanı da “barışı engellediği” iddiasıydı. Oysa barışı engelleyen gerçekte Sinvar değil, Netanyahu’ydu.
Anımsayalım: İsrail’in Gazze’deki soykırımı seçim öncesi ABD hükümetini sıkıntıya sokunca, ABD Başkanı Biden bir “ateşkes planı” açıklamıştı. Mısır ve Katar’ın da arabulucu olduğu bu ateşkes planının yürürlüğe girmesini Netanyahu sürekli önledi; müzakereleri tıkamak için sürekli yeni şartlar ileri sürdü, her seferinde planı uygulanamaz hale getirecek taleplerde bulundu.
Öyle ki artık Biden’ın planının yerini bambaşka bir taslak almıştı; Hamas’ın kabul edebileceği bir plan olmaktan çıkmıştı. Sonuç olarak ABD Başkanı Biden’ın ateşkes planını Sinvar değil, gerçekte Netanyahu reddetmişti!
Asıl fail ABD
ABD Başkanı Biden, Sinvar’ın öldürüldüğünden memnuniyet duyduğu açıklamasında bir gerçeği de dile getirdi: İsrail ordusu, ABD istihbaratıyla Hamas lideri Yahya Sinvar’ı öldürebilmişti.
Konu, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’a soruldu. Sullivan, “Sinvar dahil Hamas liderlerinin çoğunun ABD’nin istihbarat desteğiyle takip ve tespit edildiklerini” belirtti (Amerika’nın Sesi, 18.10.2024).
Konu basın toplantısında ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Pat Ryder’a da soruldu. Ryder “Hamas liderlerinin yerlerinin tespitinde genel olarak ABD’nin bilgi ve istihbarat katkısı olduğunu ama Amerikan askerlerinin Sinvar’ın öldürülmesinde doğrudan dahli bulunmadığını” belirtti.
İşte, gerçek budur ve İsrail’in istediği yerde istediği kişiyi ortadan kaldıracak güçte olduğu bir mitten ibarettir: ABD istihbaratı yoksa İsrail suikastları yoktur. ABD silahları yoksa İsrail saldırganlığı yoktur. ABD füze savunması yoksa İsrail’in demir kubbesi delik deşiktir. ABD veto kartı yoksa İsrail’in dokunulmazlığı yoktur.
Cumhuriyet / 19.10.2024