ABD savaş makinesini besliyor

Adet olduğu üzere, tarih bir kez daha tekerrür etmektedir. ABD terörü, kâr elde edip sayısız acılar yaratmaya devam etmektedir.

  • Çeviri
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Kasım 2015
  • 08:12

Son gelişmeler gösteriyor ki ABD hükümeti Suriye Başkanı Beşar Esad’ı devirmeyi amaçlıyor. Bu yüzden şu anki adı IŞİD olan radikal militanları destekledi, şimdi de onlara karşı savaşıyor. Bu yeni bir fenomen değil; ABD daima ölümcül canavarlar yaratıp onları silahlandırıyor, sonra da onlara savaş açıyor. Çünkü bu hem ABD’deki hem de dünyadaki silah yatırımcıları için dört dörtlük bir alan. Daha önceki iki örneğe bakalım.

* 1950’lerin sonuna doğru ABD Irak’ta Abdülkerim Kasım'ı destekledi. Ancak Abdülkerim Kasım, Ortadoğu'daki ABD hegemonyasını tehdit etmeye başladığı için 1961’de ABD ile anlaşmazlığa düştü. Bu yüzden Kasım, ABD’nin silahlandırdığı Kürt isyancılar ile 1963'te devrilerek infaz edildi. Hükümeti ve medyası komünizmi hala büyük, kötü düşman olarak lanse ederken ABD; Saddam Hüseyin’in de üyesi olduğu antikomünist Baas partisini destekleyip silahlandırmaya karar verdi. Kırk yıl sonra ABD, Saddam Hüseyin’i yerinden etmek için ölümcül ve yasadışı savaşını başlattı.

* Sovyetler’in bölgedeki etkisini artırmasını istemeyen ABD, Sovyetler’in 1979’da Afganistan’a girmesine karşı radikal İslamcılara eğitim ve silah desteği yaptı. Birkaç yıl sonra da mücahitler (fanatik İslamcı ‘kutsal savaşçılar’) Rusya’yı yenilgiye uğrattılar. ABD’nin kirli işini yapmışlardı ama ülkeyi de ABD güdümlü bir kukla hükümete bırakmayı istemiyorlardı. Mücahitler, ABD’nin tarihindeki en uzun kavgasını verdiği ve vermeye devam ettiği Taliban’a evrildi.

Bu radikal gruplara destek verilirken kamuoyunda oluşturulan genel kanı, onların özgürlük savaşçıları olmaları, özgür ve demokratik bir toplumda yaşamak isteyen masum insanlar olmaları ve bu haklardan zalim bir hükümet tarafından alıkonulmaları yönünde oldu. Oysa ki durum böyle olsaydı ABD’nin İsraillileri değil de Filistinlileri silahlandırması gerekirdi, ama şimdilik bunu başka bir makalenin konusu olarak bir kenara bırakalım ve yakın zamanda açıklanan Pentagon'un gizli bir raporundan bir bölüme bakalım: “… Doğu Suriye’de (Haseki ve Deyr'ez Zor) bir Selefi Eyaleti kurma olasılığı vardır. Desteklenen muhalefetin isteği tam da bu yöndedir. Şii (Irak ve İran) yayılımının stratejik hedeflerinin taşıyıcısı olan Suriye rejimini izole etmek için de bu gereklidir.”

Böyle bir hamlenin riskleri de bilinmiyor değildi: “IŞİD Irak ve Suriye’deki diğer terörist organizasyonlarla birleştiğini açıklayabilir ki bu Irak’ın bütünlüğünü ve bölgenin güvenliğini büyük tehlikeye atacaktır.”

Ama Irak’ın birliği ve bölgenin korunması hiç ABD’nin istediği bir şey oldu mu? Barış kavramı, silah üreticilerinden bu kadar çok destek alan politikacılar için tam bir lanettir. Suriye hükümetini devirmeye çalışan radikalleri destekleyerek ve aynı zamanda da onlara karşı savaşarak silahlar her türlü gruba da satılabilmektedir.

Bir taraf tutmaya gerek yok; silahları atalım gitsin, paralar da bizim cebimize girsin!

ABD’nin taraf tutmadığı ve kimin kanından beslendiğine bakmadan tüm kesimleri kullanmaya çalıştığı fikrinden kimse korkmasın diye ABD hükümetinin II. Dünya Savaşı sürecinde Nazilerle savaşırken onayladığı Charles Higham'ın Trading with the Enemy: The Nazi- American Money Plot 1933- 1949 (Düşmanla Ticaret: Nazi-Amerika Tezgahı 1933-1949) adlı eserinde belgelenen bazı iş anlaşmalarına bakalım.

* ITT (International Telephone & Telegraph): Denizaltı, gemi telefonları ve savaş uçağı iletişim hatları dahil savaş boyunca Almanya’nın iletişim ekipmanlarının geliştirilmesi için destek sağladı.

* Ford Motor Company: Almanya’nın ordu nakliyesinin bel kemiği olan 5 tonluk kamyon desteğinde bulundu.

* Standard Oil of California: 1940’ta şirketin başkanı Torkild Rieber “Eğer Almanlar benim gemilerimden birini müttefiklere petrol taşırken yakalarlarsa, ona bir torpido atmak konusunda benim iznime sahipler” dedi.

Bu tür ticari anlaşmalar 1917 ‘Trading with the Enemy Act’ (Düşmanla Ticaret Yasası) düzenlemesiyle birlikte ABD hükümetinin onayını almıştır. Yasada şöyle geçmektedir: “Düşmanla ticaret konusunda genel bir izin mümkündür ama bu işlem Hazine Bakanlığının yapabileceği her türlü müdahaleyle birlikte onun yetkisi altında yürütülebilir.”

Bu yüzden, ABD askerleri Alman vahşetine karşı savaşırken ABD şirketleri onların öldürülmesine yardım ediyordu.

Bugün Ortadoğu'da Amerikan bombaları, bölgeyi yakıp yıkan, kendisinin silahlandırdığı insanları öldürmektedir. Bunlar görevlerinin, Suriye’de kukla bir hükümet kurabilmek amacıyla Esad’ı devirmek olduğunu unuttular. ABD’nin, hükümetleri devirmek için radikal grupları eğitmesinin hiçbir zaman iyi bir fikir olmadığını öğrenip öğrenmeyeceğini artık birilerinin düşünmesi gerekiyor. İki tarafı da silahlandırıp devasa kârlar elde eden ABD için tabii ki her şey yolundadır. Müslümanlara karşı nefreti körükleyen ve bu şirketlerin sahibi olduğu medya sayesinde bu bombalamalar ABD’de pek bir tepkiyle de karşılaşmamaktadır.

Adet olduğu üzere, tarih bir kez daha tekerrür etmektedir. ABD terörü, kâr elde edip sayısız acılar yaratmaya devam etmektedir.

Robert Fantina
5 Kasım 2015

www.counterpunch.org

Çeviri: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi