“Müşteri değil, öğrenciyiz!”

Ekonomik krizin faturasını ödememek, parasız, nitelikli, ulaşılabilir eğitim hakkımıza sahip çıkmak ve müşteri değil öğrenci olduğumuzu haykırmak için örgütlü mücadeleyi yükseltelim!

  • Mücadele postası
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 13 Ağustos 2022
  • 19:45
ikon

Ekonomik krizin etkisini toplumun daha fazla hissedildiği bir dönemden geçiyoruz. Temel ihtiyaç malzemelerine gelen zamların ardından şimdi de yeni bir eğitim yılı yaklaşırken vakıf üniversitelerindeki eğitim ücretlerine yapılan zamlar gündemde.

Son günlerde, tercih dönemlerinde öğrencilere okuduğu dönemler boyunca sadece yüzde 5 oranında zam yapacağını reklam eden Doğuş Üniversitesi, 2022-2023 eğitim yılı ücretlerine yüzde 200-250 oranında zam yaptı. Yüzde 10 zam iddiasında bulunan Beykent Üniversitesi de yeni eğitim yılı için ücretlerine yüzde 200 oranında zam yaptı. Koç, Sabancı, Acıbadem, Bilkent, Bahçeşehir ve Bilgi gibi üniversitelerde ise eğitim ücretlerine yüzde 100 oranında zam yapıldı.

1980 yılıyla birlikte eğitim alanındaki ticarileşmeyi arttıran politikalara hız verildi. Aradan geçen 42 yıl içerisinde ise eğitim, paralı ve ulaşılamaz bir hale geldi. 1984 yılında Bilkent ile başlayan vakıf üniversitelerine yenileri eklenerek bir meta gibi satılan ve reklamları sıkça yapılan üniversitelerin sayısı çoğaldı. 2022 yılı itibariyle Türkiye'de bulunan 209 üniversiteden 78’si vakıf üniversitesidir.

Sermaye devleti her ile üniversite politikasıyla vakıf üniversitelerini de yaygınlaştırdı. Paralı eğitim uygulamalarıyla da eğitimdeki eşitsizlikte gün geçtikçe büyümektedir. Ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde eğitim ücretlerine yapılan zamlarla krizin yükü emekçilere ve emekçi çocuklarına yıkılmaktadır.

Doğuş Üniversitesi öğrencileri ise, krizin faturasını ödememek ve müşteri değil öğrenci olduğunu haykırmak için hem sosyal medya hem de kampüslerde eylem gerçekleştirdi.

Yaşananlar, en temel insani haklardan biri olan eğitim hakkının yıllardır paralı bir hale getirilerek bizlere satıldığını göstermektedir. Ayrıca, anayasal bir hakkı olan eğitimin yıllardır sermaye devleti ve kapitalist şirketler tarafından gasp edildiğini de gözler önüne sermektedir. Yapılan bu zamlar da sermaye devletinin ekonomik krizin faturasını emekçilere ve gençlere ödetmeye yönelik hamlelerin bir devamıdır.

Ekonomik krizin faturasını ödememek, parasız, nitelikli, ulaşılabilir eğitim hakkımıza sahip çıkmak ve müşteri değil öğrenci olduğumuzu haykırmak için örgütlü mücadeleyi yükseltelim!

İstanbul'dan bir DGB'li