Rusya’nın başkaldırılarla dolu serflik tarihinin sonunu, “Aşağıdan kendilerini özgürleştirmelerini beklemektense, onları yukarıdan özgürleştirmek daha iyidir” diyerek, 19 Şubat 1861 tarihli fermanıyla ilan eden Çar, köylülerin ekip biçtikleri arazilerin toprak ağalarının elinde toplanmasını sağlamak için arabulucuları devreye sokar.
1852 doğumlu Vera Figner, vergiden muaf tutulan bu arabuluculardan birinin kızıdır. 11 yaşında başladığı yatılı okul eğitimini tamamladıktan sonra ailesinin yanına döner.
Mensup olduğu soylu sınıfın ayrıcalıklarına karşın büyük çoğunluğu oluşturan köylülüğün yoksulluk yaşadığı gerçekliği, Vera’yı bu adaletsizliğe karşı bir şeyler yapma düşüncesine iter. Toplumsal konulara duyarlı dayısının etkisi, bu düşünceleri yoğunlaştıracaktır. Sonunda Vera kararını verir. Bu adaletsizliğe karşı o sadece yoksulları ve köylüleri tedavi edecek bir doktor olacaktır. Fakat tıp eğitimi, kadınlar için yüksek eğitimin olmadığı Rusya’da mümkün değildir. O dönem kadınların da kabul edildikleri Zürih üniversiteleri Vera’nın hayalini gerçekleştirebileceği bir yerdir. Fakat yurtdışına çıkması babasının iznine bağlıdır. Vera o dönem varlıklı ailelerden gelen kadınların eğitim için sıkça yaptıkları formalite evliliğe başvurur. 19 yaşında evi terkeden Vera, geleneksel yargılara başkaldıran ve kadınların yüksek eğitim hakkı için mücadele eden dönemin kadın öncülerinden biridir.
Siyasi hakların olduğu Zürih’te ülkelerinde devrimci kalkışmalara katılmış devrimciler yoğunluktadır. Kadın ve erkeklerden oluşan pek çok eğitim topluluğu bulunmaktadır. Vera, kadınlardan oluşan bir eğitim grubunda yeralan Sofia Bardina ile üniversitede tanışır ve “mantıklı konuşma dersi”ne katılım teklifini kabul eder.
Bu grubun amacı, erkeklerle yapılan toplantılarda genellikle sessiz kalmaları nedeniyle, kadınların düşüncelerini mantıklı olarak geliştirmesini ve topluluk önünde konuşmaktan korkmamasını sağlamaktır. Toplantıya erkeklerin katılmaması gruptaki kimi kadınlar tarafından tartışma konusu olur. Erkeklerle rekabet korkusu duymadan onlarla birlikte bir eğitim grubu kurmanın daha uygun olacağı düşüncesi tartışılır. Kadınların yaşadığı sorunlar için yan yana gelinen bu feminist gruplar, dönemin olaylarından ve tartışmalarından etkilenmekte, saflarında farklı görüş ve eğilimler belirmektedir. O dönem varlıklı ailelerden kadınlar arasında yaygın olan intihar gibi meseleleri köylü ayaklanmaları, diğer toplumsal sorunlar takip eder. Gruba erkeklerin alınmamasına karşı muhalefet giderek güçlenir.
Toplantılar, Zürih’teki genç Rus kadınların bir araya gelmelerini, aynı görüştekilerin daha sıkı bir birlik içerisine girmelerini sağlar. Eğitim grubundan biri, ağırlıklı olarak tıp fakültesinde okuyan 16-19 yaşlarındaki 13 kadından oluşan radikal eğitim grubu Fritsche’dir. Bu grup Vera’nın siyasal gelişiminde önemli bir rol oynar, sosyalist devrimci olma yolunda ilerler.
Dünyanın varlıklılar ve yoksullar olarak ikiye ayrıldığını gören Vera, vergiden muaf tutulan, kendileri için çalışanlar sayesinde yaşamın tadını çıkaran ve büyük çoğunluğun sefaletinden sorumlu olan soylu sınıfın mensubudur. Bu adaletsizlik karşısında köylülere yardım etme “hayırsever” düşüncesi, gerçekliğin duvarlarına çarparak un-ufak olur. Bir toplumsal devrimin ancak kurtuluşu sağlayabileceği fikri olgunlaşmaya başlar.
Toplumsal devrim fikrini benimseme ve kendi gerçekliğiyle yüzleşmede yaşadığı zorlanma pek çok manevi kriz yaşamasına neden olur. Büyük çoğunluğun sefaletinden bir avuç sömürücünün sorumlu olduğunu anlatan Flerovski’nin “Rusya’da işçi sınıfının durumu”, Engels’in “İngiltere’de emekçi sınıfların durumu” adlı kitaplarındaki gerçekler, Uluslararası İşçi Birliği’nin kurulması ve Zürih’teki Enternasyonal üyeleriyle tanışma, Marx Partisi’nin devrimci pratikle sınadığı değerlendirmeler, Vera’nın kişisel krizlerinin aşılmasını sağlayarak, devrimci şekillenmesini hızlandırır. O artık, açlık, yoksulluk, hırsızlık, insanın insana uyguladığı şiddet vb.’nin gerçek nedeni olan özel mülkiyete karşı savaşılması gerektiğini savunmaktadır.
Dönemin Narodnik hareketinin öncülerinden olan Vera, toplumsal devrimin, halk ayaklanması ve bunun tetikleyeceği ordu içinde çözülmeyle olacağı inancındadır. Bu ayaklanmayla özel mülkiyet ve miras kaldırılacak, toprak ve fabrikalar kamu mülkiyetine geçecektir. Herkes fiziksel emek gerektiren işlerde çalışacak, kısa süreli çalışmayla boş zamanlar olacak, insanlar entelektüel uğraşlar edinebilecektir. İnsanların gereksinimleri bir bütün olarak toplumun denetiminde olacak, çocuklar aileleri tarafından değil toplum tarafından yetiştirilecektir. Kimsenin mirasa gereksinimi kalmayacak, hasta-yaşlı ve sakatlara toplum bakacaktır...
Vera Figner işte böyle bir devrimi sağlayacak halk ayaklanmasının önünde engel olan Çarlık otokrasisinin başı Çar’a karşı suikastlar düzenler. Aktif lideri olarak Halkın İradesi örgütünün mücadele yöntemlerini her yerde savunur.
Narodnik hareketin kararlı savaşçılarından olan Vera, 1883 yılında Çarlık tarafından tutuklanır ve ölüm cezasına çarptırılır. Cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrilir. Vera’nın özlemini duyduğu toplumsal devrim, kendisi gibi nice devrimcinin fedakarlık, cüret ve kararlılığını örnek alan Bolşevikler tarafından mümkün kılınır. Vera Figner devrimin bir tanığı olarak 1943’te Sovyetler Birliği’nde ölür.