Sigorta şirketi Allianz Global Corporate ve Specialty (AGCS), şirketleri covid pandemisini takip eden yaşam maliyeti krizi nedeniyle dünyanın birçok ülkesinde artan sivil huzursuzluk konusunda uyarıyor. Grevler, huzursuzluk ve şiddetli protesto hareketleri de şirketler için risk oluşturuyor. Sadece binalar veya varlıklar maliyetli mülk hasarına uğramakla kalmıyor, aynı zamanda ticari faaliyetler de ciddi şekilde sekteye uğrayabiliyor. Sosyal ağlar ise sivil huzursuzluğu tetiklemede giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. AGCS Orta ve Doğu Avrupa’da siyasi şiddet senaryolarına karşı özel sigortadan sorumlu olan Martin Tietz, “Sivil huzursuzluk şu anda birçok şirket için terörizmden daha büyük bir risk” diyor.
“Büyüyen grev, direniş ve isyanlar”
Sayısız faktörlerin sonucu olarak dünya çapında grevler, genel grevler, isyanlar, çeşitli türden protesto ve direnişler, toplumsal huzursuzluklar günde güne gelişiyor. Emperyalist sistemin genel işleyişi içinde onlarca yıldan beridir gezegenimizin toplumsal fay hatlarında büyük bir enerji birikmektedir. Bunun daha şimdiden patlamalara dönüştüğünün örnekleri çoğalıp yaygınlaşmaktadır. Önümüzdeki yıllar ise “Proleter kitle hareketleri ve halk isyanları"nın yeni ve daha güçlü örneklerine tanıklık edecektir. Sigorta şirketi Allianz Global Corporate ve Specialty (AGCS) tarafından hazırlanan yeni bir rapor bunu ayrıca gösteriyor. Rapora göre, artan toplumsal eşitsizliğe ve kötüleşen yaşam koşullarına duyulan öfkenin nedenleri arasında, aynı zamanda hükümetlere ve kurumlara olan güvenin azalması ve siyasette artan kutuplaşma rol oynuyor. Dolayısıyla dünya çapında sivil huzursuzluğun arttığına dikkat çekiliyor.
AGCS Siyasi Şiddet ve Düşmanca Çevre Çözümleri Başkanı Srdjan Todoroviç, “Grevlerin, protestoların ve iç karışıklıkların sayısı son yıllarda artmakla kalmadı, aynı zamanda daha ciddi hale geldi” diyor ve “belirsizlik çağında yaşıyoruz” diye de ekliyor. Devamında ise şunları söylüyor:
“ABD, Şili ve Kolombiya’da milyarlarca dolarlık zarara yol açan siyasi saikli şiddet olayları gördük. Bunlar evrensel olmakla birlikte -ekonomik, politik veya çevresel- etkiler bölgesel olarak değişiklik gösterecektir. Kuruluşlardaki operasyon ve güvenlik yönetimi, sahaları ve çalışanları olası sivil olaylara hazırlamak için en iyi uygulamaları ve politikaları değerlendirmek için bir katalizör olarak mevcut iklime bakmalıdır."
Mevcut iklim ise “Sivil huzursuzluk”tur.
“400’den fazla hükümet karşıtı büyük protesto”
Verisk Maplecroft Sivil Huzursuzluk Endeksi’ne göre, yalnızca 2022’nin ikinci ve üçüncü çeyreği arasında, ankete katılan ülkelerin yüzde 50’sinden fazlasında iç karışıklık riskleri arttı. AGCS’ye göre 198 ülkeden 101’inde risk artışı kaydedildi. 2017’den bu yana dünya çapında 400’den fazla büyük hükümet karşıtı protesto patlak verdi. Bu nedenle, Allianz Risk Barometresine göre, 2023’te “politik riskler ve şiddet”in ilk on risk arasında yer alması şaşırtıcı değil. Günümüzde sivil huzursuzlukların sosyal medya aracılığıyla daha hızlı ve daha fazla yayıldığını belirten araştırma, bu tür olayların ayrıca daha uzun sürdüğünü ifade ediyor. 2017’den bu yana en önemli 400 hükümet karşıtı protestonun yaklaşık dörtte birinin üç aydan uzun sürdüğüne dikkat çekiyor.
AGCS Siyasi Şiddet ve Düşmanca Çevre Çözümleri Başkanı Todoroviç, bu tablo üzerine şöyle uyarı yapıyor:
“Amerika, Şili ve Kolombiya’da milyarlarca dolarlık olaylar gördük. Tehdit değişik ve sebeplerinin çoğu evrensel olsa da (ister ekonomik ister politik veya çevresel olsun) farklı bölgelerde farklı derecelerde şiddet ortaya çıkar. Sosyal medyanın hızlı etkisi, isyanların aynı anda birkaç yerde meydana gelebileceği anlamına geliyor.”
Eşzamanlılık, örneğin bir protesto sırasında çok sayıda kayba uğrayabilen perakende zincirlerini tehlikeye atıyor. Ancak artık hiçbir şirket kendini güvende hissetmiyor. İşletmeler, mülk hasarı, iş kesintisi veya satış kaybı yoluyla grevlerin, isyanların veya sosyal huzursuzluğun etkilerinden giderek daha fazla etkileniyor. Yanı sıra son zamanlarda meydana gelen altı sivil huzursuzluk olayının, işletmeler ve kuruluşlarda 12 milyar dolarlık kayba neden olduğu belirtiliyor.
‘‘Siyasi şiddetin artmasına neden olan faktörler”
Allianz Global Corporate ve Specialty (AGCS) tarafından hazırlanan yeni rapor, dünya çapında siyasi şiddetin artmasına neden olan faktörleri tanımlıyor. Grevlerin, protestoların, iç karışıklıkların ve sivil huzursuzluğun ana nedenlerini sıralıyor.
Bunlardan birincisi, hayat pahalılığının yol açtığı krizdir. Enflasyon birçok ülkede zirve yapmış bulunuyor ve etkisini göstermeye devam ediyor. 2022’deki küresel protestoların yarısından fazlası ekonomik sıkıntılardan kaynaklandı ve halkın finansal geleceğe olan güveni sarsıldı. Daha fazla protesto olması muhtemeldir ve çoğunlukla barışçıl olsalar da şiddete dönüşebilirler.
İkincisi, hükümetlere ve kurumlara duyulan güvensizliktir. Çeşitli nedenlerle eleştirel olarak bakılan hükümetler ve icraatları insanları sokaklara dökebilir. Yiyecek, yakıt, ücretler veya emekli maaşlarıyla ilgili şikayetler, konuyla ilgili gösterilerden daha geniş hükümet karşıtı hareketlere yayılabilir. 2022’de ve 2023’ün başlarında, İran’da kadın ve azınlık hakları, Kazakistan’da yakıt fiyatları, Sri Lanka’da ekonomik başarısızlıklar, ABD’de kürtaj hakları ve Çin’de covid kısıtlamaları üzerine protestolar alevlendi. Avrupa’da ücretler, emeklilik yaşının yükselmesi ve çalışma koşulları konusunda çok sayıda grev devam ediyor. Peru, Brezilya ve Arjantin’de de siyasi istikrarsızlık yaygın olduğu gibi bazen şiddetli protestolara yol açtı.
Üçüncüsü, artan siyasi kutuplaşmadır. Siyasi bölünmeler, dünya çapında sosyal uyumu baltalayan ve çatışmaları körükleyen gerilimleri körüklüyor. Son yıllarda birçok ülkede sağa veya sola güçlü bir kayma oldu. İlgili hareketler arasında ekonomik eşitsizliğe karşı küresel Occupy Hareketi, ırksal eşitsizliği vurgulayan Black Lives Matter protestoları, cinsel taciz ve tacize karşı MeToo hareketi yer alıyor.
Dördüncüsü, iklim ve çevresel endişelerdir. Hükümetler, Rusya’nın gaz bağımlılığına bir çözüm olarak kömür madenlerinin yeniden açılması gibi iklim değişikliği konusundaki ilerlemelerden geri adım attığında, protestolar hızla patlak verir. Fosil yakıtlardan aşırı kâr elde eden şirketler acil bir hedef olabilir. AGCS’de Siyasi Şiddet ve Düşman Çevre Çözümleri Başkanı Srdjan Todoroviç, bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Bu tür faaliyetlerin önümüzdeki yıl artmasa bile devam etmesini bekliyoruz.”
“Son yıllarda şiddetli protesto hareketlerinin yol açtığı ekonomik ve sigortalı zarar oldukça fazla” olduğu için sigorta şirketleri olası iç karışıklıklara hazırlamak için en iyi uygulamaları ve politikaları değerlendirmek üzere kapitalistleri harekete geçmeye çağırıyor. Dünyadaki tüm hükümet karşıtı protestoların yarısından fazlasının ekonomik sorunlar tarafından tetiklendiğini belirten rapor, yöneticileri uyanık olmaya çağırıyor ve artan toplumsal gerilimlerin maliyetlerin artmasına neden olduğuna dikkat çekilerek şunlar ifade ediliyor:
“Binalara veya varlıklara verilen maliyetli maddi hasarlara ek olarak, iş süreçleri de ciddi şekilde kesintiye uğrayabilir ve bu da önemli ölçüde gelir kaybına yol açar.”
Kaynak: Allianz.com, Versicherungswirtschaft-Heute.de