Ermenek Katliamı’na ilişkin davada sanıklara yönelik suçlamayı “bilinçli taksir” kapsamında değerlendiren savcılığın 15 ila 22.5 yıl hapis cezası verebileceğini belirten madenci ailelerinin avukatları bunun yetersiz olduğuna dikkat çekerek, “olası kasıt” kapsamında ceza verilmesi gerektiğini söyledi.
2014 Ekim ayında gerçekleşen ve 18 işçinin yaşamını yitirdiği katliam ilişkin Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, tutuklu sanıklar; Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar, Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi teknik nezaretçisi Ali Kurt ile tutuksuz sanıklar; Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey, işletme müdürü Mehmet Zeybek ve Has Şekerler Madencilik maden mühendisleri Yavuz Özsoy, Cemile Karaca, Nuray Yetiş iş güvenliği uzmanı Engin Yetim, şirketin daha önceki yöneticileri ve maden mühendislerinin de aralarında bulunduğu 14 sanık yargılanıyor. Savcılık mütalaasında 14 sanığın “taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma”, diğer sanıklar barut biriminde görevli işçi Naci Özsoy'un “özel belgede sahtecilik”, puantör Mustafa Ayan'ın da “yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi” suçundan ceza almasını talep etti.
Madenci avukatlarından “olası kasıt” ile suçlama talebi
Madenci ailelerinin avukatları savcılığın mütalaasını değerlendirirken, söz konusu suçlamaların yetersiz olacağına dikkat çekti. Buna göre, her ne kadar verilecek ceza artıyor gibi gözükse de, “bilinçli taksir” kapsamında değerlendirilmesi, katliamla sonuçlanan kasıtlı uygulamaların görmezden gelmiş oluyor. Avukatlardan Hakan Kahraman Yargıtay 12’nci Dairesi tarafından emsal niteliğindeki kararları örnek göstererek sanıkların “olası kasıt” ile cezalandırılması gerektiğine dikkat çekti. İş güvenliği mevzuatının kasıtlı olarak uygulanmadığına vurgu yapan Kahraman şöyle dedi:
“Ermenek maden kazasında da, bilinçli taksir değil aksine bir olası kasıt var, yani kasıtlı işlemler var, MİGEM (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) yanıltılıyor. Maden sahaları riskli bir iş kolu. Bu riskli iş kolunda iş güvenliği tedbirini ve mevzuata uygun olarak yapılması gerekenleri en üst düzeyde yapıp, kaza oluşmaması için çalışmalıyız. Burada işçilerin can güvenliği, yapılması gerekenler olmamış, bazı olayların üstü kapatılmış, görmezden gelinmiş, kısıtlı işlemler yapılmış. Kasıtlı yapılan işlemler var, bu dosyada taksire dayanan hiçbir şey yok, dolayısıyla biz bu bilirkişilerin bu çerçevede anlattıkları hususlar ve sanıkların sorumluluklarını koydukları yerde bir olası kasıt olduğunu düşünüyoruz.”