Ankara İşçi Meclisi’nden İşçi Kürsüsü

Haftalardır çalışması yürütülen İşçi Kürsüsü etkinliği bugün saat 14.00’da Tüm Bel Sen konferans salonunda gerçekleşti.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 06 Şubat 2022
  • 22:20

Haftalardır çalışması yürütülen İşçi Kürsüsü etkinliği bugün saat 14.00’da Tüm Bel Sen konferans salonunda gerçekleşti.

İki bölümde gerçekleşen etkinliğin ilk bölümü kurumlar adına yapılan konuşmalardan oluştu. İlk konuşma Metal İşçileri Birliği adına gerçekleşti.

TİS sürecinin değerlendirildiği konuşmada şunlar ifade edildi:

“150 bine yakın işçiyi ilgilendiren bu sürece dahil olan sermaye grupları bu ülkenin en büyük sermayelerine sahip patronlardan oluşuyor. Bu kurumlar karlarına kar katan sermayeler. En son TİS sürecinde azımsanmayacak bir işçi grubunun ücretleri asgari ücrete eşitlendi. Bir diğer sorun ise süreçte sendikal bürokrasinin rolüdür. Bu son TİS sürecinde daha önceki süreçlerde birbirinden ayrıymış gibi görünen iki bürokrat sendikal kesim birleşik bir tablo çizdi ve aynı fotoğrafta yer aldılar. Bürokratlar sermaye sınıfı ile kol kola TİS sürecini bağladılar. TİS sonunda tepkiler de ortaya çıktı. Başta Çimsataş olmak üzere kimi fabrikalarda bürokratların yuhalanması şeklinde işçiler tepkilerini ortaya koydular. Fakat genel olarak işçilerin eylemli olarak tepkilerini ortaya koydu bir sürece doğru giriyoruz. İşçiler sermayenin diktatörlüğüne karşı birleşmeli, MİB saflarında mücadeleyi büyütmeli. Öncü işçilerin birliğinin sağlanması gerekiyor.”

MİB temsilcisinin ardından söz alan Ankara Tabip Odası’ndan Onur Erden konuşmasına 8 Şubattaki Greve çağrı yaparak başladı. Erden kürsü konuşmasına şu ifadelerle devam etti:

“Ata Soyer’in değerlendirmesinde olduğu gibi pandeminin aslında sınıfsal bir durumu var. Aslında bu bir sindemidir. Bu süreçte toplum yaşamı pandemiye göre şekillendirilmedi. Çalışma yaşamı pandemiye göre dizayn edilmedi. Tersine pandemi iktidar tarafından kullanıldı. Eylemlerin yasaklanması, çalışma yaşamında koşulların daha da ağırlaştırılması gibi… Ayrıca Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmedi. İşçi sınıfı çok zorlu bir süreç geçiriyor. Bu zorluklardan kurtulmak ancak işçi sınıfının iktidar bilinci, sosyalist bir bilinç ile olabilir. Ben ihraç bir hekimim. Bir süredir işyeri hekimliği yapıyorum ve bu süreçte pandeminin işçi sınıfı üzerindeki etkilerini daha yakından görme imkanı buldum. İşçi sınıfı için güvenli bir çalışma ortamı olmalıdır. İş kazaları çok fazla oluyor. Bu iş kazalarının önlenebilirliği oranı % 98’dir. Sözde bu sorunlara karşı yasa çıkardılar. Ama AKP öncesinde yılda ortalama 500 civarı meslek hastalığı kaydedilirken AKP sürecinde hemen hemen sıfıra indi. Ayrıca asistan hekimlerin de birçok sorunu var. Çalışma koşulları çok ağır. Ve bu yüzden asistan hekimler canlarından oluyorlar. Özetle işçi sınıfının sosyalist iktidarı olmadığı sürece kurtulunabilir ve sağlıklı çalışma koşulları elde edilebilir.”

SES Ankara Şube adına Yüksel Delice ise yaptığı konuşmada “Sağlık sistemi diye bir kavramdan bahsediyoruz ama sistem kelimesi burada uymuyor. Çünkü sistem dediğimiz şey işleyen bir şeydir. Fakat bizde sağlık sistemi işlemiyor. Bu durum toplumun sağlığa ulaşımına da sağlık çalışanlarının çalışma koşullarına da yansıyor. Sağlık tamamen piyasaya açıldı. Bir iş adamı bir hastaneyi satın alıyor ve böylelikle sermayesini daha da büyütüyor. Haliyle toplumun sağlık ihtiyacını düşünen olmuyor. Ayrıca sağlık alanının gizli kahramanlarını da görmek lazım. Sağlık denince genelde akla ilk gelen doktorları olabiliyor. Oysa temizlik işçileri de sağlık alanının temel unsurudurlar. Bu arkadaşlar pandemi sürecinde hiçbir düzeltme alamadılar. Sorunlara karşı işçiler sesini yükseltmeli ve güçlerinin farkına varmalıdır” dedi.

SES’in ardından İSİG Meclisi adına Kansu Yıldırım konuşma yaptı. Yıldırım konuşmasında şunları ifade etti:

“İş cinayetleri her zaman yaşanıyordu ama belli dönemlerde daha da yoğunlaşıyor. Normalde inşaat ve tarımda yoğun olurdu fakat son yıllarda bu yoğunlaşma çoğaldı. Ulaşım ve maden sektörlerinde de görülmeye başladı. Pandemi ile beraber işçilerin yaşam koşulları yoğunlaştı. Fakat son süreçte özellikle hizmet sektöründe başlayan tepkisellik ile kazanımlar da görünmeye başladı ve bu kazanımlar birbirini tetiklemeye başladı. Ama asıl olan dünyadaki eylemleri görmek ve onlarla bağ kurmak. Tüm dünyada grev ve direnişler çoğalıyor. AKP döneminde 5 binden fazla intihar yaşandı. İşçi eylemlerinin çoğaldığı süreçlerde intiharlar da azaldı. Bu durum işçi sınıfının örgütlenmesinin ve mücadelesinin önemini farklı bir açıdan daha gösteriyor.”

Ardından EYT Derneği adına Ankara Şube Başkanı Ersin Kotan kürsüye çıktı. Kotan konuşmasında “Biz çıkan yasalarla birlikte mağdur olmaya başladık. Aylık bağlanma oranları da yaşadığımız önemli bir sorun. Yani EYT’liler mağduriyet üzerine mağduriyet yaşadılar.” dedi.

Özel Sektör Öğretmenler Sendikası’ndan Mehlika Sultan Kılıç ise yaptığı konuşmada “Özel sektör öğretmenleri adeta sermayenin pençesinde. İşsizlik bizi bu girdabın içine çekiyor. Kamuda çalışan öğretmenlerden daha kötü koşullarda çalışıyoruz. Ders saatleri açısından da çok zor durumdayız. Başka branşlarda çalıştırılmaya zorlanıyoruz. Birden fazla şubesi olan okullarda çalışanlar şube şube gezdiriliyor. Bir taraftan öğretmenler kendi aralarında sözleşme tiplerine göre ayrıştırılıyor ve öğretmenler ile veliler karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor.” dedi.  

İlk konuşmaların ardından ara verildi. Aranın bitmesi ile ikinci bölümde işçiler ve direnişçiler konuşmalar gerçekleştirdi.

İlk sözü alan Mahmut Konuk “Biz sermayenin karşısında direniyoruz ve iktidar bizim direnişimize saldırıyor. Ama bu saldırıyı yaptığında iktidarın asıl amacı seyirciye mesaj vermek. Yarın bir gün seçim meselesi gündeme gelecek ama bizim sorunumuzu seçim çözemez. Sorunlarımız işçi sınıfının sokaklara çıkması ile çözülebilir. Tarihte bu hep böyle olmuştur. Sendika hakkı bile işçilerin direnişleri ile kazanılmıştır.” dedi.

Sincan OSB’den konuşma yapan depo işçisi ise “İşçilerin birliği bugün her şeyden daha önemli. Önemli bir sorunumuz da sendikal bürokrasiye karşı mücadele. Önümüzdeki mücadele sürecinde sendikal bürokrasiye takılmak zorunda değiliz. Bu tür çalışmaları daha da genişleterek çoğaltmak gerekir” dedi.

Çanpaş, Şişli Belediyesi direnişçisi, sağlık işçileri, market işçisi, gıda işçisi, Çankaya Belediyesi Belde A.Ş. işçisi, Site Görevlileri, Kafe-Bar çalışanları adına da konuşmaların yapıldığı etkinlikte Devrimci Parti, İEKK, Akademisyen Nursel Tabel Arslan da söz alarak konuşmalar gerçekleştirdi.

Kızıl Bayrak / Ankara