İş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden Adalet Arayan İşçi Aileleri, 69. Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni gerçekleştirdi.
Saat 13.00'te Galatasaray Meydanı'nda başlayan eylem için, iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları ve karanfiller yere serildi.
Açış konuşmasını yapan Hakkı Güleç, 10 yıldır süren adalet arayışında yönetenlerin seslerini duymazdan geldiğinin altını çizdi. “Fıtrat değil kâr hırsı ve denetimsizlik. İş kazası değil iş cinayeti” diyen Güleç birbiri ardına yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekti.
“2017’de en az 2 bin 6 işçi yaşamını yitirdi”
Bu ayki nöbetin basın açıklamasını ise Davutpaşa patlamasında eşini kaybeden Arzu Cesur okudu. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin açıkladığı verilere göre 2017 yılında en az 2 bin 6 işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiği belirtilerek başlayan açıklamada, gerçek rakamın öğrenilenden daha fazla olduğu ifade edildi.
3 Şubat 2011’de Ostim ve İvedik’te meydana gelen iki ayrı patlama ve yangında yaşamını yitiren 20 işçi ile, 31 Ocak 2008’de Davutpaşa’daki kaçak maytap atölyesindeki patlamada yaşamını yitiren 21 kişinin anıldığı açıklamanın devamında Davutpaşa patlamasıyla ilgili dava süreçleri ele alındı.
Açıklamada süreçle ilgili şu bilgiler aktarıldı: “Bu vahim olayın meydana geldiği tarihten 6,5 yıl sonra, 14 Temmuz 2014'te Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi kararını verdi.
Aileler olarak vekillerimiz aracılığıyla kararı temyiz ettik. Yargıtay Başsavcılığı 2015 yılında sunduğu tebliğnamesinde İstanbul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü Atakan Tanış ve Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın'ın cezalandırılmaları gerektiği, İSKİ ve BEDAŞ yöneticileri hakkında dava açılarak yargılanmaları gerektiği yönünde görüş bildirdi.”
“Yargıtay, Davutpaşa’nın faillerini akladı”
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2017 yılı bitmeden nihayet karara vardığı belirtilen açıklamada, yalnızca bina sahiplerinin cezalarını onadığı, belediye yetkililerinin cezalarında indirime gittiği, biri hakkında zaman aşımı kararı verdiği, İSKİ ve BEDAŞ yetkilileri hakkında ise mahkemenin dava açması gerektiğine hükmettiği ifade edildi. Yargıtay kararını kabul etmedikleri, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gidecekleri ifade edilen açıklamanın devamında 2012 yılında Esenyurt’taki Marmara Park AVM inşaatındaki çadır yangınında yaşamını yitiren 11 işçinin davasıyla ilgili bilgiler aktarıldı. Yargıtay’ın bozma kararından sonra 26 Ocak 2017’de yapılan ilk duruşmada mahkemenin Kayı İnşaat ve Mira Teks’in yanı sıra Ece Türkiye ve Marmara Park AVM hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına hükmettiği, bir sonraki duruşmanın 21 Haziran 2018’de görüleceği belirtildi.
Açıklama şu ifadelere sona erdi: “Ve biz en çok canı yananlar, geride kalanlar için ve başka canlar yanmasın diye, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri ANMA ve YAS Günü ilan edilmesi için başlattığımız imza kampanyamızı sürdürüyoruz.”
“Vali suçluların yargılanması için izin vermiyor”
Açıklamanın okunmasının ardından Davutpaşa patlamasında eşini kaybeden İdris Çabuk konuştu. 10 yıldır hukuk mücadelesi verdiklerini belirten Çabuk, dava sürecini anlattı. İki buçuk yıl sonra dava açılabildiğini aktaran Çabuk, suçluların yargılanabilmesi için validen izin alınmasının gerektiği yargı sistemine tepki gösterdi. Sermayenin işine gelmeyen bilirkişi raporlarının yerine yenilerinin istendiğine dikkat çeken Çabuk, “Savcılar ve hakimler bundan memnunlar. İnsanların ölmesi sanki hoşlarına gidiyor” dedi. Çabuk, iş cinayetlerine duyarlı olma çağrısı yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Dizi setindeki iş cinayetinde kızını kaybeden Hacer Erdem, “Bu memlekette yaşayan, çalışan sıradan insanlar için buradayız. Yoksa biliyoruz bizim kaybettiklerimiz geri gelmeyecek” diyerek konuşmasına başladı. Hayatlarının yakınlarını kaybettikleri anda durduğunu ifade eden Erdem, “Belki suçlular cezalandırılırsa o zaman gerçek hayata döneriz” dedi.
“Süleyman Soylu iş cinayetinden sorumludur”
Özel Doğa Hastanesi’nde oğlunu kaybeden Erdinç Eroğlu ise 5 yıl geçmesine karşın davada sonuç alınamadığını söyleyerek “Hukukun olmadığını görüyoruz” dedi. Eroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kamu yöneticilerinin yargılanmasına izin vermediğini belirterek iş cinayetinde onun da sorumluluğu olduğuna dikkat çekti. Yargıya tepki gösteren Eroğlu “Hakkın, hukukun, adaletin olmadığı yerde tabi ki iş cinayetleri devam eder” diyerek devlet yetkililerinin sorumluları koruduğuna çekti.
“Düzen böyle sürdükçe iş cinayetleri de sürecek”
İşçi ailelerinin avukatı Berrin Demir de iş cinayetleri davalarını değerlendirerek yargının sermayeyi ve devlet görevlilerini koruduğunu vurguladı. Devlet görevlilerinin yargılanabilmesi için izin alınması gerektiği yargı mekanizmasının, iş cinayetlerinde sorumluluğu olanların korunmasına yaradığının altını çizdi. Demir, denetimsizliğin ve bilinçli olarak eksik yapılan deneyimlerin toplu iş cinayetlerine yol açtığını örnekleyerek konuşmasının sonlandırdı.
“Adalet olsaydı katiller parmaklıklar ardında olurdu”
Tekrar söz alan Hakkı Güleç tüm siyasi partilere seslenerek türlü vaatlerde bulunarak meclise giren partilerin sözlerini tutmadığına dikkat çekti. “Bu millet sizi oraya getirdi, sizi oradan alaşağı edebilir de” diyen Güleç kamu görevlilerinin dokunulmazlığına dikkat çekti. Devleti uyardıklarını, iş cinayetlerinin durdurulması gerektiğini söyleyen Güleç, “Bu ülkede adalet yok. Eğer adalet olmuş olsaydı kardeşimin katilleri parmaklıklar ardında olurdu” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Taşeron işçisi Cemal Bilgin de iş cinayetlerine dikkat çekti, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde haklarını aradıkları için maruz kaldıkları işten atma saldırısını anlattı. Basının bu sorunlardan hiçbirine yer vermediğine dikkat çeken Bilgin, insanların duyarsızlığına tepki gösterdi.
Bilgin'in konuşmasının ardından eylem sonlandırıldı.
Polis eylemi tecrit etmeye çalıştı
İş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden aileler, eylemin yapıldığı alanı bariyerle çevirerek tecrit eden ve eylemi izlemek isteyenleri “Beklemek yasak” diyerek uzaklaştıran polise tepki gösterdiler.
Kızıl Bayrak / İstanbul