Yakınlarını iş cinayetlerinde kaybeden Adalet Arayan İşçi Aileleri, 64. Vicdan ve Adalet Nöbeti için bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda buluştu.
Bu ayki nöbetin gündemi ise 11 Mart 2012’de Esenyurt’taki Marmara Park AVM inşaatında çıkan yangında katledilen 11 işçinin yargı süreci oldu.
İş cinayetlerinde katledilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde basın açıklamasını Davutpaşa patlamasında yaşamını yitiren Kadir Cesur’un eşi Arzu Cesur okudu.
İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2016’da en az 1924 işçinin, 2017 Ağustos ayında en az 217 işçinin, yılın ilk 8 ayında ise en az 1338 işçinin iş cinayetinde katledildiğini hatırlatan Cesur; “İş cinayetlerine dur diyebilmek için Vicdan ve Adalet Nöbeti”ne başladık, devam ediyoruz” dedi.
Esenyurt’taki yargı kararı temyiz edildi
Ardından ise Marmara Park AVM şantiyesindeki çadırlarda çıkan yangında 11 işçinin yanarak hayatını kaybetmesiyle ilgili yargı süreci hakkında bilgi verdi.
Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği “yasaya ve hukuka aykırı kararı” işçi ailelerinin temyiz ettiğini hatırlatan Cesur, devamla şunları söyledi:
“Yargıtay 12. Ceza Dairesi ‘Esenyurt Marmara Park AVM davasındaki kararı sorumluların tespit edilememesi, dosya kapsamında olmayan ancak sorumluluğu bulunan KAYI İNŞAAT yetkilileri ve diğer kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmaması ve kusur durumu değerlendirmesinde bilinçli taksir koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesi nedeniyle’ 30.06.2017’de bozdu.”
Bugün verilen bu kararın anlamını konuşacaklarını ifade eden Cesur; “Ve biz en çok canı yananlar, geride kalanlar için ve başka canlar yanmasın diye, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri ANMA ve YAS Günü ilan edilmesi için başlattığımız imza kampanyamızı sürdürüyoruz” diyerek açıklamayı sonlandırdı.
Yangın çıkacağı önden biliniyordu
Ardından ise sözü gönüllü hukukçulardan Gökhan Küçük alarak Esenyurt’ta gerçekleşen katliamın göz göre göre yaşandığına dikkat çekti. Şantiyedeki iş güvenliği uzmanlarının yaptıkları incelemelerde elektrik kablolarının suların içinden geçtiğini tespit ettiği, bunun gibi birçok ihmal nedeniyle toplantılarda sürekli “koğuşlarda yangın çıkabilir” uyarısı yaptıklarını anlattı.
Yangının çıkacağı önden belli olmasına rağmen “ek maliyet” gerekçesiyle gerekli önlemlerin alınmadığını ifade eden Küçük, mahkemede de bunun itiraf dildiğini belirtti. 11 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin “bilinçli taksir” ile işlendiğini belirten Küçük, yıllar sonra verilecek cezanın bir değerinin olmayacağını, ancak kendilerinin bu davanın takipçisi olacaklarını belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Kızıl Bayrak / İstanbul