“İşyeri, kadına şiddetin önemli alanlarından birisi”

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 25 Kasım dolayısıyla kadın işçilerin maruz kaldığı baskı, şiddet ve sömürüye dikkat çekerek iş cinayetlerine ilişkin bültenini yayınladı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 25 Kasım 2018
  • 12:00

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 25 Kasım dolayısıyla yayınladığı bülteninde, kadın emeği üzerindeki çifte sömürü ve çifte şiddete dikkat çekti. Kriz bahanesiyle hayata geçirilen saldırıların kadın emekçileri daha fazla hedef aldığı vurgulanan bültende kadınların kurban gittiği iş cinayetleri de ele alındı.

Kadına yönelik ekonomik şiddet”

“Türkiye’de her gün en az 4 kadın şiddete uğruyor” ifadeleriyle Türkiye’de kadına şiddetteki artışa değinilerek başlayan bültende, iş yerindeki şiddet üzerinde duruldu. “İşyerleri hem sınıfsal hem de cinsler arası eşitsizliğin birleşimi olarak, kadına yönelik çok daha vahim bir şiddet tablosunun ortaya çıkmasına neden oluyor” vurgusu yapan İSİG Meclisi, kadın işçilerin mahkum edildiği koşullara şöyle dikkat çekti:

Türkiye’de kadına yönelik bir ekonomik şiddet olarak 10 kadından yalnız 3’ü ekonomik yaşama dahil olabiliyor, 4 kadından biri ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Bu ekonomik şiddet barajını aşıp çalışan kadınlar ise geçici ve güvencesiz işlere mahkum ediliyor. Kadın işçilerin neredeyse yarısı kayıt dışı çalıştırılıyor. Kadın emekçiler erkeklere oranla daha az ücret alıyor ve daha kötü koşullarda çalıştırılıyor.”

Kadına şiddette sömürü koşullarının etkisi

Kadın istihdamının daha da yaygın bir şekilde geçici, güvencesi, kayıt dışı olduğu belirtilen bültende, bu sömürü koşullarının kadına yönelik şiddetin “bir diğer başlıca sebebi” olduğu ifade edildi. “Kadın emekçiler işyerlerinde; ayrımcılık, fiziksel şiddet, sözsel şiddet, duygusal şiddet, cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet ve mobbing yoluyla şiddete uğruyor” ifadeleriyle devam eden bültende, şiddeti en çok patronlar, erkek amirler ve iş arkadaşlarının uyguladığı, şiddetin kimi zaman da müşteri, hasta gibi dışarıdan biri tarafından uygulandığı belirtildi.

Kadın emekçilerin çoğu zaman çeşitli nedenlerle bu şiddete karşı koyamadığına değinilirken, bunda etkili olan, kadın haklarının yasalarca korunmaması ve şiddetin önünü açan hükümet politikaları nedenleri üzerinde duruldu.

Hükümetin “kadın istihdamı” aldatmacaları

“Ulusal İstihdam Stratejisi” çerçevesinde hayata geçirilen ‘kadın istihdamı’ politikası ile kadınların çalışma koşullarının ağırlaştığına dikkat çekilen bültende, kadınların örgütlenme ve haklarını savunma olanaklarının daha fazla kısıtlandığı, bunun sonucunda işyerinde kadına yönelik şiddetin de arttığı belirtildi. Bizzat Erdoğan’ın demagojik ifadelerine atıf yapılan bültende şöyle denildi:

Kadın istihdamı, yalnızca kadınların istihdama dahil oluşunu baz alan bir devlet politikası üzerinden yürütülmekte, dahası güvencesiz, geçici, yarı-zamanlı, ucuz işlerin belkemiği doğrudan kadın emeği üzerinden kurulmakta. Diğer yandan, kadınlara aile sorumluluklarını önceliği, çocuk bakım yükümlülükleri gibi kadın sorumluluğu olarak görülen işlerin gerekçe gösterilmesiyle dayatılan esnek çalışma formları dayatılıyor.”

“Kadın istihdamındaki artış” üzerinden estirilen olumlu havanın yanıltıcı olduğuna da dikkat çeken İSİG Meclisi, “kadın istihdamında artış olarak sunulan durum, kadın işçilerin geçici işlerde, daha sağlıksız koşullarda çalışmasına ve iş kazalarına zemin hazırlıyor” yorumunu yaptı.

Çifte sömürü, çifte şiddet ve krizin faturası”

İşyerinde ve evde kadınların hem sömürü hem şiddete maruz kalması üzerinde kadınlara reva görülen “çifte sömürü, çifte şiddet”in teşhir edildiği bültende, krizin faturasının da kadın işçilere daha fazla ödetilmek istendiğinin altı çizildi. Kadın emekçilerin esnek ve ucuz iş gücü olarak sömürülmesi sonucu saldırılara daha fazla maruz kaldığını vurgulayan İSİG Meclisi, kadına ödetilmek istenen kriz faturasını şu şekilde ortaya koydu:

İşten çıkarılma tehdidi en çok kadın işçiler bakımından yeni bir şiddete dönüşüyor. Kadın emeği üzerindeki sömürü daha da artıyor, var olan işlerde kadın güvencesizliği artıyor, kadınlar daha az ücretlerle çalışmaya her zamankinden daha çok mecbur ediliyor.

Kriz döneminde artan kayıt dışı çalışmadan da en çok kadınlar etkileniyor. İşsizlik oranlarının yüksekliği güvencesiz çalışmayı daha da artırıyor, bu durum kadın emeğinin hem çalışma koşulları bakımından hem de ücret, sigorta gibi haklar bakımından hızla çalışma yasalarının kapsamı dışına itilmesini beraberinde getiriyor.”

10 ayda en az 92 emekçi kadın iş cinayeti kurbanı

“Kadınların yaşadığı işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarını istatistiklerde de görmek mümkün değil” denilen bültende son olarak kadın işçilerin kurban gittiği iş cinayetlerine dair veriler şöyle paylaşıldı:

-2018’in ilk 10 ayında en az 92 kadın emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ölenlerden 10’u göçmen kadınlardı, 7’si ise çocuk yaştaydı.

-Kadın iş cinayetlerinin 7’si Antalya’da, 7’si Aydın’da, 7’si Bursa’da, 6’sı Kocaeli’de ve 6’sı Şanlıurfa’da yaşandı.

-Kadın iş cinayetlerinin yüzde 51’i trafik ve servis kazaları sebebiyle yaşandı. Trafik ve servis kazaları başta tarım olmak üzere güvencesiz işlerdeki en önemli iş cinayeti sebeplerinden birisi. Bu sebeple yaşanan iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin ağırlıklı kısmı kamyon, traktör ya da minibüslerle tarlalara taşınan tarım işçisi kadınlar. Ezilme-göçük ve yüksekten düşme de kadın iş cinayetlerinin diğer başlıca nedenleri.

-En fazla kadın iş cinayeti tarım-orman işkolunda gerçekleşti. Toplam iş cinayetlerinin yüzde 52’si bu işkolunda gerçekleşirken, tekstil-deri işkolunda ve ticaret-büro işkollarında toplam ölümlerin yüzde 9’u gerçekleşti. En çok kadın emekçinin yaşamını yitirdiği diğer işkolları ise yüzde 8 ile sağlık işkolu, yüzde 7 ile konaklama işkolu.

-Son yıllardaki kadın iş cinayetlerinde, kadın işçinin işyerinde ya da iş yolunda bir erkeğin şiddeti sonucu ölümlerindeki artış dikkat çekici. 2018’in ilk 10 ayında yaşanan kadın iş cinayetlerinden 5’inin nedeni kadınların işyerindeki ya da işyerine dışarıdan gelen bir erkek tarafından katledilmesi ya da cinsel ve fiziki şiddet görmesi. Bu durum işyerlerinin özellikle kadınlar bakımından güvensizliğini göstermeye yetiyor.