Sermaye devletinin insan haklarına yönelik saldırılarına, kirli ve kanlı yöntemlerine, gözaltında kaybetmelere, işkence ve her türlü insanlık dışı yönteme karşı 31 yıldır mücadele veren İnsan Hakları Derneği’nin kuruluş süreci üzerine bugün İHD İstanbul Şubesi yönetiminde olan Mine Nazari ile konuştuk.
İHD ve İHD kurucu üyelerinden, annesi Şükriye Nazari üzerine düşüncelerini paylaşan Nazari, “12 Eylül faşist darbesine karşı dernek, insan hakları adına bedeller ödeyerek çok mücadele verdi. Bugün de darbeden farksız OHAL'e karşı veriyor” ifadeleriyle mücadelelerini sürdürdüklerinin altını çizdi.
İHD’de çalışmaktan onur duyduğunu ifade eden Mine Nazari, 17 Temmuz 1986’da İHD kurulmadan önceki sürece dair şunları söyledi: “İHD kurulmadan önce, annem de dahil, mahpus anaları, babaları, dostları cansiperhane bir direniş başlattılar. Tüm yetkililerle işkencenin son bulması için görüşmeye çalıştılar. Bunları yapmaya çalışırken dövüldüler, yerlerde sürüklendiler, hatta Didar abla da Ankara'da böylesi bir eylemde ölümsüzleşti”
Mine Nazari, ‘omuzdaşım’ dediği ve ‘abla’ diye hitap ettiği Didar Şensoy’un ve annesinin mücadelelerine dair de şunları söyledi: “Annem, Didar abla ve diğer ana, babalar kendilerine yasallık kazanacak bir yöntem arıyorlarmış. Emil Galip Sandalcı onlara yardımcı oldu, yol gösterdi. Uğraştılar, didindiler, İHD'yi kurdular. Sonra birçok şey başarmışlar. Ama hiç kolay olmadı. O dönemde tüm yetkililer sorumluluğu başkasına atıyordu.”
Mine Nazari kuruluşunu yürekten kutladığı İHD için son olarak şunları söyledi: “17 Temmuz 1986'da 'haklarımıza sahip çıkacak, hepimizi derleyip toparlayacak bir derneğe ihtiyacımız var' tespitiyle yola çıkıp İHD'yi kurdular. 12 Eylül faşist darbesine karşı dernek, insan hakları adına bedeller ödeyerek çok mücadele verdi. Bugün de darbeden farksız OHAL'e karşı veriyor.”