İninden çıkıp tehditler savurdu

Faşist zihniyeti temsil eden Devlet Bahçeli ne kadar çırpınırsa çırpınsın toplu katliamın bir numaralı sanıklarından biri olduğu gerçeğini değiştiremez. Elbette bu ağır suçların hesabını kapitalist devletin yargısı sormak istemeyecek. Düzen yargısının harekete geçmesi ise ancak emekçilerin bu talebi güçlü şekilde yükseltmesiyle mümkün olabilir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 15 Şubat 2023
  • 09:33

Saray rejiminin faşist ayağını oluşturan MHP’nin şefi Devlet Bahçeli, bir hafta süren sessizliğini bozdu. Depremin ikinci gününde sahneye çıkmış, yine her zamanki faşist üslubu ile bağırıp çağırmış, etrafa tehditler savurmuş, ardından ise inine çekilip sessizliğe gömülmüştü. Adına ‘Maraş merkezli deprem’ denen vahşi katliamın 8. gününde tekrar kameralar önüne çıkan MHP şefinin zıvanadan çıktığı görüldü.  

Saray rejiminin tüm suçlarına birinci dereceden ortak olan bu kişi, öncesi ve sonrasıyla 6 Şubat katliamından dolayı hesap sorulması gerekenlerin başında geliyor. Zira Saray rejimi sadece rant ve talan politikasına dayalı imar aflarıyla, sahte yapı denetimiyle, tarım alanlarını imara açmasıyla ölümü hazırlamadı. Depremin ardından halkı enkaz altında bırakarak da en az yüz bin kişiyi katletti. Depremden sağ kurtulanları ise büyük ölçüde yüz üstü bıraktı. Emekçilerin dayanışması yetişmeseydi sağ kurulanların bir kısmı açlık ve soğuktan ölecekti.

Bu kokuşmuş rejimin şeflerinden biri Devlet Bahçeli, tam pişkinlikle enkaz altında kalan halka yardım edenlere saldırdı. Deprem katliamında Saray rejiminin suçlarını dile getirenlere saldırmakla yetinmeyen faşist şef yanı sıra deprem bölgesine yardım götürülmesinde etkin bir rol oynayan AHBAP ekibi ile Haluk Levent’i, Babala TV ekibi ile Oğuzhan Oğur’u şu sözlerle hedef aldı:

“…Devletin ve hükümetin hakkını teslim etmek lazımdır. Devletin yapamadığı ne vardır da ahbapcılar, babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır. Bu sahtekarların Türk televizyonlarında artık yer almaması lazımdır. Devleti acz içinde gösterircesine sosyal medyaya üşüşenler bindikleri dalı kestiklerini ne zaman anlayacaklardır?”

Pişkinlikte sınır tanımayan bu azgın faşist zihniyet, halkı ölüme terk ederek işlediği suçlar yetmiyormuş gibi, yıkıma maruz kalan insanların acılarını bir nebze de olsa dindirebilecek işler yapanlara da salya/sümük saldırıyor. Halka düşmanlıkta öyle bir noktaya gelmişler ki, açlıktan ya da soğuktan ölüme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan insanlara yardım edilmesi, onları çileden çıkarıyor. “Biz ölüme terk ettik. Siz neden kurtarıyorsunuz” demeye gelen laflar edebilecek kadar ucubeleşmişler.

İnsanlığa karşı işledikleri ağır suçları tehditle örtme çabası beyhudedir!

Görünen o ki, dinci suç ortaklarıyla suçüstü yakalanan MHP şefi, etrafa tehditler savurarak, bağırıp çağırarak, tiksinti verici ırkçı söylevler vererek suçlarını örtme telaşına düşmüştür. Ancak ne kedisi ne de Saray’daki baş suçlunun bu defa yakalarını sıyırmaları kolay olmayacak. Halkı ölüme terk edip kokuşmuş Saray rejimlerini koruma telaşına düşen bu hilkat garibeleri ne kadar çırpınırsa çırpınsınlar suçlarını örtemezler. Zira katliamın sorumluları ayan-bayan ortadadır: Esas suçlu inşaat rantından semiren sermaye sınıfı ile o asalak sınıfın saraydaki temsilcileridir. 

Faşist zihniyeti temsil eden Devlet Bahçeli ne kadar çırpınırsa çırpınsın toplu katliamın bir numaralı sanıklarından biri olduğu gerçeğini değiştiremez. Elbette bu ağır suçların hesabını kapitalist devletin yargısı sormak istemeyecek. Düzen yargısının harekete geçmesi ise ancak emekçilerin bu talebi güçlü şekilde yükseltmesiyle mümkün olabilir. Vurgulamak gerekiyor ki, bundan da önemli olanı, çok zaman geçmeden emekçilerin bu canilerden hesap sormak için örgütlü mücadeleyi yükseltmesidir.