İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kala AKP-MHP iktidarının Taksim Meydanı korkuları da büyüyor.
İçişleri Bakanı’ndan 1 Mayıs açıklaması ve Taksim korkusu
Sarayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya son yaptığı açıklamada çeşitli bahaneler öne sürerek meydana girişlere izin verilmeyeceğini söyledi.
Valinin açıklamasında terör örgütleri demagojisi yapılarak, sosyal medya hesaplarından Taksim çağrısı yapıldığı ifade edildi. Taksim çağrısı yapanlar terörist ilan edilirken, 54 sosyal medya hesabının Taksim çağrısı yaptığı belirtilerek tehdit edildi. Yerlikaya Taksim Meydanı’nın toplantı ve yürüyüş güzergahları arasında yer almadığını, araç geçişlerinin yoğun olduğunu ve kişi haklarının korunması yönünde risk barındırdığını öne sürdü ve “1 Mayıs için uygun değil” dedi. Kitlelere açık olmayan meydanda neler yapılabileceğine dair şunlar ifade edildi:
“1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde İstanbul Valiliğine başvuran konfederasyon ve bağlı sendikaların belirli sayıdaki temsilcileri, Taksim Anıtına çelenk koyabilecek, basın açıklaması yapabilecek, Kazancı Yokuşu'na karanfil bırakarak, saygı duruşunda bulunulabileceklerdir."
Taksim 1 Mayıs alanıdır!
Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin hafızasında önemli bir yeri olan Taksim Meydanı’nın yeniden kazanılması için mücadele veriliyor.
2007 yılında birleşik, kitlesel, militan mücadelenin mevziisine dönüşen Taksim Meydanı, işçi-emekçilerin, ilerici, devrimci kurumların ısrarı ve çabası ile 2009 yılında açıldı. 1 Mayıs resmî tatil ilan edildi ve Taksim Meydanı pazarlıklar sonucu “sınırlı” sayıda insana açıldı. 2010 yılında barikatlar yıkılarak direne direne Taksim Meydanı tekrar kazanıldı. 2011 yılı ise Küba’dan sonra dünyadaki en kitlesel 1 Mayıs olarak kayıtlara geçti. Dört ayrı koldan Taksim’e yapılan görkemli yürüyüşe yüzbinlerce kişi devrimci önderlerin resimleri, kızıl bayraklar ve talepleri ile katıldı. 2012 yılında da benzer bir tablo görüldü.
2013 yılında AKP’nin “Yayalaştırma Projesi” adı altında başlattığı inşaat bahane edilerek Taksim yasaklanmak istendi. Yasaklama girişimine rağmen Beşiktaş, Mecidiyeköy, İstiklal, Şişli civarlarında polis saldırılarına karşı saatlerce direniş sürdü. 2014 ve 2015 yıllarında Haziran Direnişi bahane edilerek yasaklama kararı devam etti. 1 Mayıs, dolgu alanları Maltepe ve Yenikapı’ya hapsedilmeye çalışıldı. Tüm baskı ve yasaklara rağmen Taksim civarı tüm sokaklarda direniş sergilendi. 2016’da ise “IŞİD saldırıları” bahane edildi. 2020 ve 2021’de Covid-19 pandemisi bahane edildi.
1 Mayıs'ta Taksim'in yasaklanması suçtur
İki sınıfın karşı karşıya geldiği 1 Mayıs, her dönem iktidarın korkulu rüyası olmuştur. İşçi sınıfının birleşik, kitlesel ve militan mücadelesinden ölesiye korkan iktidar, medyası, trol ordusu, valisi, polisi, kaymakamı, yargısı sahip olduğu tüm gücü işçi sınıfının karşısına dikmeye hazırlanıyor. 1 Mayıslarda yüzbinlere ev sahipliği yapmış Taksim Meydanı’nı “araç yoğunluğu”, “toplanma ve yürüyüş güzergahı değil” gibi sudan bahanelerle kapatmaya çalışıyor. Tarihinden ve mücadelesinden güç alan her işçinin ve emekçinin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak hakkıdır. Engellenmeye çalışılması ise suçtur.
Son derece meşru olan bu hak AYM tarafından bile tanınmak durumunda kalınmıştır. AYM kararında şu ifadelere yer verilmişti:
“İşçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada olanların dayanışmasının değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı'nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için burada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekânın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.”