Boğaziçi Üniversitesi’nin eski rektörü Melih Bulu’nun atanma sürecinde yurt çapında gerçekleşen protestolarda çok sayıda eyleme katılan öğrenci polisin işkence boyutuna varan saldırısına uğramıştı. Yazılı, görsel ve sosyal medyadan milyonların izlediği, milyonların gözünün önünde yapılan bu şiddet silsilesine karşı TKP’li Hukukçular, 2 Şubat 2021 tarihinde TKP’nin çağrısıyla düzenlenen basın açıklamasına katılmak isteyen Parti üyesi Eray Türkdoğan’ın uğradığı polis şiddetine, işkence ve kötü muameleye karşı yasal süreçleri başlatmıştı.
Savcılığın ilgili polisler hakkında soruşturma izni almak üzere dosyayı gönderdiği İstanbul Valiliği, olayda açık bir şekilde uygulanarak kameralara da yansıyan şiddetin ve göstericiye edilen ağır hakaretlerin “polisin görevi gereği yerine getirildiği” iddiası üzerinden polisler hakkında soruşturma izni vermedi. Ancak polisin yurttaşlara sinkaflı hakaretler eşliğinde ağır bir şiddet uygulamasının “görevle” ne gibi bir ilgisinin olduğunu açıklayamayan bu hukuksuz karara itiraz eden avukatlar hak arayışına kaldıkları yerden devam ettiler.
Avukatların itirazı sonucu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne giden dosyada bu olay ve benzeri şiddet vakaları açısından önemli bir karar alınarak, Valilik tarafından verilen “soruşturma izni verilememesi” kararı kaldırıldı.
İlgili polislerin üzerine atılı darp ve kötü muamele suçlarının “görevle ilgisinin bulunmadığının” açıkça belirtildiği kararda “Bu durumda, ilgiliye isnat edilen darp ve kötü muamele fiillerinin görev sırasında olmakla birlikte görevden kaynaklanmadığı, yani görev sebebiyle işlenmediği açık olduğundan ilgililer hakkında bu Yasanın öngördüğü özel soruşturma usulünün uygulanması ve soruşturma izni verilmesi/verilmemesi yolunda karar tesis edilmesi mümkün değildir” ifadeleri kullanıldı ve dosya soruşturma izni alıp almamak gibi bir aşama olmaksızın doğrudan soruşturma yapılması üzere savcılığa gönderildi.
“Polis hukuka aykırı şiddet uygularsa doğrudan soruşturma açılabilecek”
Bundan sonra yaşanacak polis şiddeti vakaları için de örnek teşkil edecek olan bu kararla birlikte işkence, kötü muamele, darp ve hakaretin “görevle ilgili” kisvesi altında dokunulmazlığa sahip olamayacağı, polisin görevinin anayasal haklarını kullanmak isteyen yurttaşları darp etmek değil, aksine onları korumak olduğu hukuken teyit edilmiş oldu.
Söz konusu şikayet nezdinde halkın hak arama özgürlüğünü savunan TKP’li Hukukçular adına yasal süreci yürüten Avukat Özge Demir, kararın anlamını ve önemini şu şekilde ifade etti:
“Açıkçası karar oldukça önemli. Benim müvekkilim, Boğaziçi Üniversitesi'ne destek için Kadıköy'de yapılan basın açıklamasına katıldıktan sonra basın açıklamasının yapıldığı yerden uzakta yerde tekmelenerek, başı polis barikatına vurularak gözaltına alındı. Şikayetçi olduk, üstelik bu anların videosunu ve fotoğraflarını da sunduk. Özellikle belirtmek istiyorum, polisin eylemleri görevi kapsamında sayıldı ve soruşturma yapılmasına izin verilmedi.
“Karara itiraz ettik. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ise hiç alışık olmadığımız bir karar verdi. Dedi ki, polis tarafından şahsın tekmelenmesi, başının barikata vurulması, her ne kadar polisin görevi esnasında yapılmış olsa da bu filler, polisin görevi ile ilgili fiiller değildir. Bu nedenle soruşturma izni verilmesi yönünde özel hükümlerin uygulanmaması, doğrudan soruşturma açılması gerekir.
“Bunun anlamı şu, Artık, herhangi bir eylemde polis hukuka aykırı bir şiddet uygularsa, polis hakkında doğrudan soruşturma açılacak.”
Kaynak: soL