Hidroelektrik santralların ve madenlerin kuşatması altında olan Artvin’e ilişkin rapor hazırlayan TEMA Vakfı, doğa tahribatını gözler önüne serdi. Zengin canlı tür çeşitliliği, iklimi, doğal güzellikleri, binlerce yıllık tarihi geçmişi ve dereleri ile ülkenin en önemli doğa ve kültür alanlarından biri olan Artvin’in yüzde 71’i madenlere ruhsatlı.
Geçtiğimiz aylarda Kazdağları ve Muğla’ya ilişkin raporları paylaşan TEMA Vakfı, Artvin özelinde yaptığı çalışmayı da kamuoyuyla paylaştı. TEMA Vakfı’nın hazırladığı rapora göre, Artvin 521 parçaya bölünmüş durumda. TEMA’dan yapılan açıklamada, “Artvin’de doğal yaşam, meralar, insan sağlığı ve kadim bir kültür madencilik faaliyetleri ile yok olma tehlikesi altında” denildi.
Tabiat ve kültür müzesi
BirGün'de yer alan Gökay Başcan'ın haberine göre TEMA’nın açıkladığı veriyi değerlendiren Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, şehir ve köy merkezleri dışında tüm Artvin’in madencilere verildiğine dikkat çekti. Artvin için “Tabiat ve kültür” müzesi ifadelerini kullanan Doç. Dr. Kurdoğlu, “Artvin’de 2 bin 734 bitki türü bulunuyor. Sadece Yusufeli Altıparmak Havzası’nda Türkiye’deki 380 kelebek türünün 215’i bulunmakta. Bu ekosistemin mutlak suretle korunması ve planlanarak kullanılması gerekmektedir” dedi.
Yüzde 55'i ormanlık alan
“Artvin’in bir ayağı suda denizde bir ayağı ise gökyüzünde” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Kurdoğlu, “Çok kısa mesafedeki bu yükseklik farkları çok özel ekosistemler, habitatlar ve dolayısıyla türler oluşturuyor. Yaklaşık 730 bin hektarlık Artvin ilinin yüzde 55’i ormanlık alan. Çok özel bir alandır Artvin. Bu ekosistemde yüzlerce canlı yaşamaktadır. Yırtıcı kuşların kuzey yarımküredeki göç ve üreme alanlarından biridir bu ormanlar. Ormanlık alanların yukarısında bulunan çayırlar, buzul gölleri ise çok özel ve kırılgan bir ekosistemdir” diye konuştu.
Tarım ve Turizm bitecek
Maden projelerinin bölgede ekosistemi, tarımı ve turizmi bitireceğini belirten Kurdoğlu şu ifadeleri kullandı: “Doğa üzerindeki tahribatlardan en büyüğü, en uzun süreli olanı madenciliktir. Dünya bunun örnekleriyle doludur. Şirketlerin rehabilite edeceğim dediği maden sahalarında bir ot bile çıkmamaktadır. Özetle Artvin’de ne orman, ne tarım alanı, ne de berrak akan bir su kalacaktır. Ayrıca bölgede bulunan çok sayıda tarihi manastır, köprü, camii ve yıllardır geleneğini sürdüren yaylacılık faaliyetleri, madencilik faaliyetinin yaracağı tahribatla birlikte tarihe karışacak.”
Mücadelemize devam edeceğiz
Raporu değerlendiren Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan ise Artvin halkının 30 yıldır yaşam alanlarını korumak için mücadele ettiğini belirtti. Doğaya yapılan saldırının durdurulması için mücadeleye devam edeceklerini belirten Karahan, “Pandemi bize en kıymetli şeyin doğal yaşam olduğunu gösterdi. Doğayı kimsenin yok etmeye hakkı yok. Artvin’i nasıl bir gelecek beklediğinin resmidir bu: Zehirlenmiş sular, yok edilmiş tarım ve yok edilmiş ormanlar…” diye konuştu.