“Salgın günlerinde eğitim 8”

Eğitim Sen koronavirüs sürecinde eğitimi değerlendirerek “Salgın günlerinde eğitim 8” basın açıklaması yayınladı.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 10 Eylül 2020
  • 22:59

Eğitim Sen “Salgın günlerinde eğitim 8” açıklamasını yayınladı. Salgın sürecinde alınacak önlemlere ilişkin “genel ve uygulanabilir olmalı, istisnalara izin verilmemeli” diyerek şunları ifade etti:

“Kalabalık ortamlar salgının yayılmasını artırıyor ve sınavlar bu konuda sorun yaratıyorsa istisnasız tüm sınavlar ertelenmeli”

“Resmi işsizlik” rakamlarına değinilen açıklamada 2021 bütçesi için önermelerde bulunuldu. Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmalarına değinilerek bu süre boyunca hapishanede tutulmaları eleştirilerek şunlara dikkat çekildi:

“Siyasi iktidarın muhalefet üzerindeki baskılarının son bulması için geniş bir kesimin demokrasi mücadelesinde birleşmesi zorunluluk olarak görünmektedir. Eğitim Sen bu tarihsel ve toplumsal sorumluluğunun gereğini mutlaka yerine getirecektir.”

Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“1- İlkokul 1. sınıfların ve okul öncesi öğrencilerinin yüz yüze eğitime başlayacağı tarih olan 21 Eylül 2020 yaklaştıkça bu konudaki tartışmalar da devam ediyor. Son günlerde en yoğun tartışılan konulardan biri de yüz yüze eğitime başlayacak öğrencilerin velilerine okul yönetimlerinin imzalatmak istedikleri taahhütname. Okul yönetimlerinin ve genel olarak eğitim yöneticilerinin, sorumluluğu kendileri almak yerine velilere bırakmaları anlamına gelen bu uygulamayı kabul etmemiz mümkün değil. Devletin görevi sağlıkla ilgili tüm önlemleri almaktır. Okullara sağlık görevlileri atamak, sağlık altyapısını ve sağlık çalışanlarını güçlendirmek yerine, sorunu velinin çözmesini beklemek gerçekçi de değildir. MEB veliye taahhütname imzalatma uygulamasına son vermelidir.

2- 1 Eylül tarihinde ataması yapılan arkadaşların kararnameleri hâlâ hazırlanmadı. Öğretmenlik mesleğine başlamak için sabırsızlanan arkadaşlarımızın kararnamesi hazırlanmadığı gibi ne olacağına dair bir açıklama dahi yapılmadı. 18 Mart tarihinde ataması yapılan, ancak aylarca göreve başlatılmayan arkadaşlarımızın yaşadığı mağduriyetlerin 1 Eylül tarihinde atanan öğretmen arkadaşlarımız için de tekrarlanmaması için MEB hızla adım atmalı, kararnameleri göndermelidir. Unutmayın, arkadaşlarımız 1 Eylül tarihinden itibaren MEB personelidir.

3- Öğretmenlerin, diğer tüm çalışanlar gibi, çalışacakları yeri seçme hakkı temel bir haktır. İl dışı isteğe bağlı tayinlerde yeterli sayıda açık ilan edilmemesi bu hakkın kullanımını fiili olarak engellemiştir. Atanacakları yeri seçme talebinde ısrarcı olan arkadaşlarımız uzun bir süredir MEB’e seslerini duyurmaya çalışmakta, mağduriyetin sonlanması için girişimlerde bulunmakta, görüşmeler yapmaktadır. Bu arkadaşlarımızın taleplerinin gerçekleşmesi kimseyi mağdur etmeyeceği gibi kamu zararı da oluşturmayacaktır. MEB’in hızla bu haklı talebin gereğini yerine getirmesi gerekmektedir.”