Gelir Endeksli Senet (GES)…

Kapitalistlere rant aktarmanın yeni adı

Vahim boyutlar alan bu gidişatı durdurmanın tek yolu, faturayı ödemek zorunda bırakılan işçi sınıfı ve emekçilerin rejimi tarihin çöplüğüne atması ve soyguncu takımından hesap sormasıdır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Haziran 2022
  • 14:30

İş başına gelen/getirilen her hükümet, misyonu gereği kapitalist sınıfların çıkarlarına hizmet eder. İşçi sınıfı ve emekçilerin ürettiği değerlerden oluşan ‘milli gelir’den sömürücü sınıfların aldığı payı arttırmak ya da en azından korumak için politika geliştirir hükümetler. Sınıf mücadelesinin gelişmesinin her tür kirli, kimi zaman kanlı yöntemlerle engellenmesinin temel nedenlerinden biri de budur. Zira grev yapan, hak arama mücadelesini yükselten emekçilerin her kazanımı, sömürücü kapitalist sınıfların ‘milli gelir’ pastasında aldıkları dilimleri küçültür.

AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın vesile doğdukça ‘yerli/yabancı’ sermaye kodamanlarına “işçilere grev yaptırtmıyoruz” diye vaaz vermesi boşuna değil. Bu sözleri ile onlara, “grevleri yasaklayarak kârlarınızı güvence altına alıyoruz” mesajı veriyor. Son yıllarda ekonomik büyüme kaydedildiği açıklanırken, işçi ve emekçilerin ‘milli gelir’den aldıkları payın sürekli düşmesi rejimin izlediği politikaların yarattığı sonuçları gösteriyor. AKP-MHP rejimi kapitalistlerin kârlarını güvence altına almakla yetinmiyor, sürekli olarak arttırmalarını da sağlıyor. Bu rejim sadece grev yasaklarıyla değil, çıkardığı sayısız yasa ve teşviklerle de sermayeye sürekli servet transferi yapıyor. Böylece hem sermaye sınıfına hem uluslararası tekellere, “kimse size bizden daha iyi hizmet edemez” mesajını veriyorlar.

***

Kapitalizmin küresel çapta yaşadığı krizlerin Türkiye’ye yansımasını hafifletmek için bir şey yapmayan AKP-MHP rejimi, kurduğu yağma/talan sistemi ile sömürü ve yoksulluğu günden güne derinleştiren icraatlara devam ediyor. Toplumun geniş kesimlerini yoksulluk, sefalet, eziyet sarmalına sürükleyen rejim, ne pahasına olursa olsun yandaş kapitalistlere servet transferini aksatmıyor. İktidarın imkanlarını bu kapitalist azınlığa rant aktarmak için sefer etmesi rastlantı değil elbet. Zira bu asalak azınlığı besleyen rejim, tersinden de bu ‘azgın azınlık’ tarafından besleniyor. Yani sermayeye servet transfer eden dinci-faşist rejimin kendisi de devlet imkanlarını talan etmenin yanı sıra bu sermaye grupları tarafından besleniyor.

Güya enflasyonu baskılamak için faizleri arttırmayan rejim, TL’nin sürekli değer kaybetmesine neden olan politikaları hayata geçirerek, enflasyonun %100’ü aşmasını sağladı. Uyguladıkları ekonomik politikadan ‘dar gelirliler hariç’ herkesin faydalandığını açıklayan sarayın ekonomi bakanı Nebati, AKP-MHP rejiminin hangi sınıflara hizmet ettiğini patavatsızca ilan etmişti. 20 yıldır işbaşında bulunan, toplumsal meşruiyetini yıllar önce yitiren rejim, çöküş baskısı altındayken bile sermayeye servet transferi için yeni yasalar çıkarmaktan geri durmuyor.

***

Saray rejimi, geçen aralık ayında Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını başlatarak ‘faiz lobisi’ diye anılan kesimlere yüksek kazanç elde etme imkanı sağlamıştı. Yiyici takımı hem faiz geliri elde etmiş hem döviz kurundaki artıştan doğan farkı almıştır. Buna rağmen TL’nin değer kaybetme süreci durdurulamamış, dolar yine 17,5 liraya yükseldi. Yani KKM uygulaması, döviz kurlarının yükselmesini ancak kısa bir süreliğine sağlayabilmiştir. Geçen hafta KKM’den daha yüksek kazanç vaat eden “Gelir Endeksli Senet (GES)” diye bir şey uydurdular.

Borçların çevrilmesi için dövize ihtiyaç duyan rejim, bu yöntemle topladığı para ile vadesi dolan borçları öderken, ‘faiz lobisi’ne ise servet transfer etmeye devam etti. Sarayın bakanı tarafından bir gece yarısı Twitter hesabından duyurulan “GES” adlı bu uygulama ile rejime Türk Lirası cinsinden borç para verenlere hem faiz ödenecek hem kâr eden kamu kurumlarından pay verilecek. Sarayın bakanlığı, GES ile sermayedar takımına aktarılacak olan kaynaklara ‘kupon’ diyor.

***

Toplumun dini inançlarını pervasızca istismar eden saray rejimi, yağmayı/talanı, yolsuzluğu/hırsızlığı olduğu kadar zulmü ve zorbalığı da siyasal İslamcı söylemle meşru göstermeye çalışıyor. En azından toplumun belli bir kesimini etkileyen ‘din soslu’ demagojiye sık sık başvuran AKP şefi, tam bir utanmazlıkla faize karşı olduğunu söylüyor. Hem kurduğu rejimle kendisi ve yandaşları ülke kaynaklarını talan ediyorlar hem faize karşı olduklarını söylüyorlar. Faiz oranını yükseltmediklerin vaaz ediyorlar. Bundan dolayı TL değer kaybediyor ve milyonlarca emekçi bunun faturasını ödüyor. Oysa onlar farklı isimler KKM, GES gibi adlar altında ‘faiz lobisi’ne büyük servetler transfer ediyorlar. Söylemde faiz yerine KKM, şimdi ise GES kelimelerin kullanıyorlar.

Sahtekarlıkla din istismarı karşımı demagojilere sarılan AKP şefi, ‘Nas’a bağlı olduğunu söylüyor. Oysa bu rejim sadece 2021 yılında 180 milyar TL faiz ödemiş. 2022 yılında bu oranın en iyi ihtimalle 240 milyar TL’ye çıkması bekleniyor. Hal böyleyken adam halen Nas diye sayıklayıp duruyor.

Kokuşmuş saray rejiminin ayakta kalması, zorbalığın yanısıra ancak toplumun geniş kesimlerinin soyulmasıyla mümkün olabilir. Dolayısıyla bu rejimin farklı adlar altında soygun çarklarını döndürmeye devam etmesi kaçınılmazdır. Vahim boyutlar alan bu gidişatı durdurmanın tek yolu, faturayı ödemek zorunda bırakılan işçi sınıfı ve emekçilerin rejimi tarihin çöplüğüne atması ve soyguncu takımından hesap sormasıdır.