Endüstri 4.0 düzeyinde bir sanayi üretimi tartışılırken mesleki eğitim de tartışmaların bir boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Üretimde ucuz ama aynı zamanda nitelikli ve teknolojik bilgi ile donanımlı işçiler isteyen sermaye, eğitimi de bu talebine uygun şekillendiriyor.
2011 yılında Almanya’da Hannover Sanayi Fuarı’nda endüstrinin 4.0 düzeyinde olduğu kamuoyuna açıklandı. Bununla birlikte robotik alanda ve otomasyonda gelinen noktanın internet tabanlı gelişimi tarif edildi. Tüm bunlar Türkiye açısından şu soruları akla getirmişti: Türkiye dünyadaki teknolojik gelişmeye ne kadar sürede ayak uyduracak? Türkiye’de iş gücünün niteliği ile mesleki-teknik eğitimin müfredat ve donanımı buna uygun mu?
Bu yönüyle baktığımızda mesleki eğitimde şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza: Hangi alandaki meslek liselerinin yaygınlaştığı, meslek liselerinin hangi bölümlerinin öne çıkartıldığı, öğrenci sayısının hangi alanlarda arttırıldığı, dönemsel ihtiyaçlara göre değişiyor. Örneğin eskiden kimya ağırlıklı bir meslek lisesine bugün baktığımızda kimya diye bir bölümün artık olmadığını görüyoruz. Aynı okulda teknoloji bölümleri adı altında alanlar yer alıyor. Başka bir örneğe bakalım. Sağlık elemanlarına ihtiyaç duyduğu dönemde devletinden özeline sağlık meslek liselerine öğrenciler yönlendirildi. Bu alanda hızlıca birçok özel sağlık meslek lisesi açıldı. Devlet bu okulları açanlara büyük teşvikler verdi. Gelecek garantisi de bu bölüme yönlendirmenin propagandasıydı. Sağlık sektörünün lise ve ön lisanslarında şişme oldu. Şimdi işsizliğin üzerini kapatmak için sağlık meslek lisesi mezunlarının doğrudan alanlarında uzman şekilde işe başlamalarını engelleyen bir yönetmelik çıktı. Artık sağlık meslek lisesi mezunları en fazla okudukları alanda yardımcı çalışan olarak işe alınabilecekler.
Yeni dönem yeni ihtiyaçlar
Gençleri kendi ihtiyacına göre meslek alanlarına yönlendiren sermaye, eğitim sisteminin alt yapısını hızlıca geliştirip güncelliyor mu? Otomasyon, elektronik, telekomünikasyon, bilişim en çok yaygınlaşan ve öğrenci ağırlığı fazla olan bölümler. Bugün özel “Teknoloji Meslek Liseleri” açılıyor. Keza üniversitelerde, mühendislik fakültelerinin yanı sıra teknoloji fakülteleri açıldı.
Endüstri 4.0 ile ilerleyecek süreci kaçırmama çağrısı yapan, konu üzerine tartışan akademisyenlerin bir kısmı, müfredatın ve teknik donanımın bu yönlü daha da geliştirilmesi gerektiğini belirtmektedirler. Üniversitelerin araştırmalarına baktığımızda meslek lisesi, meslek yüksek okulu, lisans eğitimi müfredatının en az 1/3’ünün Endüstri 4.0’ın ihtiyacını karşılayacak içeriğe sahip olduğu ifade edilmektedir. Burada da akla şu soru geliyor: Müfredatın uygun olduğu ifade edilen 1/3’lük kısmı, ne kadar uygun teknik donanımla pratik bir şekilde işleniyor? Ya da bunun ne kadarı havada uçuşan cümleler olmanın ötesine geçebiliyor?
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir diyor ki, “Sanayiciler, üniversitelerin hem de mesleki eğitim veren okulların ihtiyaçlarına cevap verecek donanımda mezunlar yetiştiremediklerini söylüyorlar. Bunun temel nedeni, günümüz küresel rekabet ortamında sanayinin ihtiyaçlarının hızla değişmesi ve okulların eğitim programlarının gelişmeleri geriden takip etmesi. Diğer yandan iş yerleri işe aldıkları elemanları eğitmenin maliyetlerine katlanmak istemiyorlar. Bu maliyetlere katlansalar bile eğitim görmüş elemanları ellerinde tutabileceklerinden emin değiller.”
Sanayi sermayesinin bu açıklamada dile gelen sıkıntılarını bir nebze gidermek için olsa gerek sermaye devleti tarafından bazı düzenlemeler yapılmış bulunuyor. Bu çerçevede 2023 vizyonu hedefiyle mesleki eğitimin iyileştirilmesi doğrultusunda bir kanun (6764 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun) TBMM’de kabul edildi. Söz konusu kanun kapsamında atılması hedeflenen adımlar şunlar:
- Mesleki eğitim gören öğrencilere staj döneminde verilecek ücretin, işletmenin büyüklüğüne göre 1/3 ila 2/3’lük kısmının devlet tarafından ödenmesi,
- Staj yapan öğrencilerin ücret, sınav, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası gibi haklara sahip olması,
- Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında uygulamalı eğitim yapılan (staj ve atölye) 10, 11 ve 12. sınıflarda iş kazası ve meslek hastalığı sigortalarının yapılması,
- Çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve böylece istihdamın önemli unsurlarından birisi olan usta-çırak ilişkisinin yeniden kurulması.
Sıkça dillendirmelerinden biliyoruz ki genç nüfusa sahip Türkiye’nin sermaye sözcüleri, beşeri sermayesine, yani insan gücüne güveniyor. Beşeri sermayesinin dünya şirketleri tarafından rağbet görebilmesi için teknolojik bilgi ile donanmış iş gücünü geliştirmeyi, sayısını arttırmayı hedefliyor.
Yeni dönemin ihtiyaçlarına uygun iş gücü yetiştirme derdinde olan sermaye devleti mesleki eğitimi, özellikle de staj dönemini daha cazip hale getirmeye çalışırken, ayrıca ahilik sistemine, usta-çırak ilişkisine güzellemeler düzüyor, yeniden canlandırmanın önemine dair alt çizmelerde bulunuyor. Görüldüğü üzere mesleki eğitim Endüstri 4.0 sürecine göre şekillendirilmeye çalışılıyor.
Kaynaklar:
- Sanayi 4.0 ve dönüşen mesleki eğitim – Eğitimde Dönüşüm Vakfı
- Mesleki Eğitim Müfredatlarımız Endüstri 4.0’a Hazır mı? – Öğr. Gör. Hüsnü İnci, Mustafa Kemal Üniversitesi, Antakya MYO