Gıda fiyatlarındaki artış dalgası devam ediyor ve kıtlık artıyor. Emperyalist propaganda aracı olan burjuva medya bunun Ukrayna savaşının bir sonucu olduğu konusunda ısrar ediyor. Ancak bu sorunun sadece küçük bir kısmı. Kuşkusuz, pandeminin son iki yılının sonuçları da fiyat artışında önemli bir faktördür. Ancak gıda krizinin gerçek nedenleri bunlar değil. Bunun ana nedeni, tarımsal-endüstriyel gıda zincirine, gıdayla değil sadece kârla ilgilenen birkaç ulusötesi şirketin büyük ölçüde hakim olmasıdır. İnsanlar, yeterli yiyecek yetiştirilmediği için değil, artık yiyecekleri kendileri yetiştirmedikleri ve satın alacak paraları olmadığı için yiyeceksiz kalıyor.
Tohumlardan süpermarketlere, tahıl ticaretinden yiyecek ve içecek işlemeye kadar belli başlı şirketler, dünya pazarının çoğunu kontrol ediyor. Ayrıca, büyük teknoloji tekelleri ve yatırımcılar tarım-gıda pazarında çok etkili. Dolayısıyla gıda kıtlığından ziyade “fiyat krizi” ile karşı karşıya bulunuluyor. Bu öncelikle, üretim veya envanter eksikliğinden değil, endüstriyel gıda zincirini kontrol edenlerin finansal spekülasyonlarından kaynaklanmaktadır. Gıda fiyatlarının artmasında bir dizi faktörler rol oynasa da uzmanlar birkaç yıldır aşırı fiyat dalgalanmalarından sorumlu tutulan başka bir faktörü de tartışıyorlar. Bu, tarımsal emtia spekülasyonlarıdır.
Gıda spekülasyonu ve kıtlık
Giderek daha fazla finansal yatırımcı, fiyatları uluslararası borsalarda yeni bir rekor seviyeye yükselen gıda ile devasa kârlar elde ediyor. Sadece Mart 2022’nin ilk haftasında tarımsal emtia ticareti yapan fonlara 4,5 milyar dolar aktığı belirtiliyor. Sürdürülebilir Gıda Sistemlerine İlişkin Uluslararası Uzmanlar Paneli (IPES) uzmanı Jennifer Clapp şunları söylüyor: “Finansal spekülatörlerin emtialara yatırım yapmak ve artan gıda fiyatlarına bahis yapmak için acele ettiğine ve dünyanın en yoksullarını daha da açlığa sürüklediğine dair kanıtlar var. Hükümetler aşırı spekülasyonları dizginlemede ve gıda stoklarında ve emtia piyasalarında şeffaflığı sağlamada başarısız oldu- bu acil olarak ele alınması gereken bir ihtiyaç.”
Borsada temel gıda spekülasyonları yapıldığından dolayı açlıktan büyük kârların elde edildiği biliniyor. Zira spekülasyonlarla fiyatlar arttırılıyor. Spekülasyon ve fiyat artışları arasındaki bağlantıyı gösteren çok sayıda bilimsel çalışma var. Dolayısıyla sermayedarların borsalarda artan tahıl fiyatlarına bahse girdikleri için milyonlarca insanın açlığa sürüklendiği kabul ediliyor. Büyük küresel şirketlerin belirleyici karar organları olduğu rekabetçi bir pazar ortamında, açlık ve kâr içiçe olduğu gibi milyonların açlığı üzerinde büyük vurgunlar yapılıyor. “Bankacılarımızın açgözlülüğü o kadar büyük ki, kendilerini dünyanın en yoksul insanları üzerinden zenginleştiriyorlar…bunu durdurun” çığlığı giderek daha fazla yükseliyor.
Gıda ve tarım sektöründeki dev şirketlerin çılgın kârları
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel fiyat endeksinde gıda fiyatlarının FAO kayıtlarının başladığı 1990 yılından bu yana en yüksek seviyede olduğu belirtiliyor. 2022’de fiyat artışı, 2007-2008 gıda krizinin zirvesini aştı. Bu, Ukrayna’daki savaştan önemli ölçüde etkilendiği söylenen tahıllardan biri olan buğday için de geçerlidir. Bugüne kadar yeterli tedarik olmasına rağmen, Ukrayna ve Rusya’dan ithalata büyük ölçüde bağımlı ülkelerde nüfusun en yoksul kesimleri ciddi şekilde etkilendi. Bunun nedeni, tahıl ihracatının neredeyse yüzde 80’ini oluşturan dünya buğday ticaretinin geri kalanını kontrol eden şirketlerin, durumdan yararlanarak fiyatları arttırmış olmalarıdır. Bu durum özellikle, gelirlerinin yüzde 60’ını gıda ürünleri almak için harcayan kentsel alanlardaki en yoksulları etkiliyor.
Oxfam’ın yakın tarihli bir raporu, yükselen gıda fiyatlarının gıda sektörünün en büyük şirketleri ve sahipleri için devasa kârlarla aynı zamana denk geldiğini gösteriyor. Teknoloji, enerji ve ilaçla birlikte gıda, covid-19 salgını yıllarında en çok kâr sağlayan dört sektördür. Oxfam, gıda ve tarım sektöründeki milyarderlerin servetinin son iki yılda yüzde 45 arttığını bildirdi. Ayrıca, bu sektörün 62 hissedarı küresel milyarderler grubuna katıldı. Dünyanın en büyük tahıl tüccarı ve üçüncü en büyük endüstriyel hayvancılık şirketi olan Cargill, 2021’de 5 milyar dolarlık net gelir bildirdi ve bu tüm tarihinin en büyük net kârı oldu. Cargill’in 2022’de rekor kârını daha da artıracağı bekleniyor.
Aynı zamanda dünyanın en büyük yedi tahıl ticaret grubu arasında yer alan Louis Dreyfus Company (LDC), 2021’de kârını yüzde 82 artırdı. En çok satan şirket ve dünyanın en büyük süpermarketi olan Walmart da 2021’de olağanüstü kazançlar elde etti. Şirketin ana hissedarları olan Walton ailesi, 2020’den bu yana servetini 8,8 milyar dolar artırdı. Dünyanın en büyük gıda işleme şirketi olan ulusötesi Nestle, 16 milyar dolardan fazla kazandı. 2021’deki net geliri bir önceki yıla göre yüzde 38,2 daha yüksekti. Küçük ölçekli üreticiler sefil koşullarla karşı karşıya kalırken şirket, çılgın kârlar elde ediyor.
Körüklenen açlık ve yükselen kârlar
Ulusötesi dev şirketler tarafından kontrol edilen tarımsal-endüstriyel gıda sistemi, gıda krizlerinin nedenidir. Daha savaşın ilk günlerinde gıda spekülasyonu yapan fonlara milyarlarca avro ve dolar aktı. Yatırımcılar kârlarını katlıyor, çünkü mali hokkabazlar Ukrayna savaşını utanmazca sömürüyorlar. Buğday, mısır ve pirinçte spekülasyon yapıyorlar ve böylece fiyatları daha da yukarı çekiyorlar. Açlığı körükleyerek yüksek kârlar elde ediyorlar. Finans ve bankacılık krizinden bu yana, yatırımcılar uzun vadeli kârlar getirecek yeni spekülatif nesneler arıyorlar. Verimli tarım arazileri, şirketlerin odak noktası haline geldi.
Gıda üretmek için gereken en temel şey, topraktır. Sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülke devletleri, küresel şirketler ve özel yatırımcılar Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki geniş tarım alanlarını satın alma veya kiralama yoluna gidiyorlar. Bu toprak gaspının kesin boyutu hakkında çok az şeyin bilindiği ileri sürülüyor. Ancak, arazi gaspının modern bir kölelik şekli olduğu ve hedef ülkelerin çoğunun yoksul ve nüfuslarının aç olduğu kabul ediliyor. Büyük zenginliklere sahip olan sermaye gruplarının yerel nüfusu daha iyi beslemek gibi niyetleri yoktur. Tersine onlar, yoksulların sefaleti üzerinde kârlarını katlamak derdindedirler.
Kapitalizm insanlığa büyük felaketler getirdi ve daha beterini de hazırlıyor. Dolayısıyla ya kapitalizmi yok olacak ya da insanlık!