Yunanistanlı besteci Mikis Theodorakis Atina'nın günlük gazetesi 'Ta Nea'ya sert bir mektup yazarak Avrupa Birliği ve Estonya hükümetinin anti-komünist uygulamaları üzerine açıklamalarda bulundu.
“Komünizm karşıtı histeriden endişe duyuyorum”
soL'un aktardığına göre, 92 yaşındaki Mikis Theodorakis, “Gazetenizi son dönemde esir alan komünizm karşıtı histeriden dolayı büyük endişe duymaktayım. Genç bir komünistken özgürlük için saflarında bulunduğum Demokratik Yunanistan Ordusu ile onur duyuyorum. Daha sonrasında askeri cunta zamanı demokrasi için Yurtsever Cephe saflarında olmamla da aynı şekilde…” dedi.
Theodorakis, Yunanistan'ın yakın tarihiyle ilgili de “Sizin için asıl sorun iç savaştan yenik çıkmamız ve buna rağmen hala solun ideolojik ve toplumsal varlığını sürdürüyor olması ve hala kitleleri etkiliyor ve harekete geçiriyor olması” diye devam etti.
“Stalin ve kızıl ordu yetişmeseydi, elimizde ne kalırdı?”
Daha sonra Sovyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'e atıf yapan Theodorakis şu ifadeleri kullandı:
“Ve bugün sizin hatırlamak istedikleriniz yalnızca onun suçları… Ona dair duymadığım tek şey onun sabah kahvaltısında haşlanmış insan eti yediği oldu. Ona, Stalin'e, Stalingrad, Moskova, Leningrad ve Berlin'de zaferler kazanmış Kızıl Ordu'nun mareşaline dair söyleyecek başka sözünüz yok mu? Stalin ve Kızıl Ordu yetişmeseydi bugün bizim elimizde ne kalırdı? Bunu hiç düşündünüz mü? Hitler'i dünyayı binlerce Auschwitz'lerle doldurmasına kim engel olacaktı? Yunanistan'ı toplama kamplarıyla dolu bir şekilde hayal edebiliyor musun? Orada, Avrupa'da ve özellikle ırkçı devletlerde neden Stalin'e ve komünizme saldırıldığını biliyorum. Çünkü o onların sevgili Führerleri Adolf Hitler'i alt etti.”
“Kızıl bayrak altındaki mücadelemiz en kutsal dönemimizdir”
Theodorakis, şu ifadelerle devam etti:
“Sourlas ve Vrettakos'unki gibi çetelerle komünistleri sinek gibi öldürüyordunuz; askeri mahkemelerle ve 16 bin kadar çoğu genç komünistin infaz edilmesiyle.. Genç kadınlar ve erkekler.. 100 bin Yunan komünist şehit edildiği Makronisos gibi ada hapishaneleriyle.. Binlerce kadın ve erkek komünistin en korkunç yöntemlerle işkence edildiği Güvenlik Polisi'nin insan mezbahalarıyla… Yani, biz hepimiz neydik? Suçlu mu mağdur mu? Ne için mücadele ettik? Yunanistan ve Yunan halkı için mücadele etmedik mi? Ulusal felaket getiren muhtıra ve troykalarda maskara olan ABD egemenliğini destekleyen yabancı işgalcilerin işbirlikçilerinden bahsetmiyoruz bile.”
Besteci mektubunu şöyle sonlandırdı:
“Ben inanıyorum ki kızgınlığımın sebebini çabucak anlayacaksınızdır; çünkü benim için olduğu kadar binlerce kişi için de, kızıl bayrak altındaki mücadelemiz, halkımızı özgür, bağımsız ve mutlu etmek için tek amacımız olan hayatlarımızın en kutsal dönemidir.”