Konfederasyon başkanlarından zoraki açıklama

Bürokratik kastın hedefi ne olursa olsun onları yıllar sonra bir araya getiren şeyin gerisinde, geniş emekçi kitlelerin sosyal yıkım programına karşı duydukları tepki yer alıyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 09 Temmuz 2024
  • 20:00

İşçi sınıfı ve emekçiler ülke tarihinin en kapsamlı sosyal yıkım saldırılarından biri ile karşı karşıya. Buna rağmen sendika konfederasyonları, özellikle de Hak-İş ve Türk-İş şu ana kadar 3 maymunu oynuyordu. Bugün ise nihayet sendika bürokratları lütfedip basın toplantısı düzenlediler.

Bir masanın etrafına buluşan üç konfederasyon başkanı 10 maddelik bir deklarasyon yayınladırlar. “Vergide adalet” ve “ücretlere zam” başta olmak üzere, emekçilerin bir çırpıda sıraladıkları talepleri duyurdular. Bu talepler uğruna nasıl bir mücadele örgütleyecekleri konusu ise halen belirsiz. Basın toplantısında bu yönde sorulan bir soruyu yanıtlayan Türk-İş Genel başkanı Atalay “Ne çalışma yapılması gerekiyorsa o çalışmayı uygulayacağız. Ortak hareket etmeye önce bölgelerden başlayacağız. Ama karar almadan söylemek uygun değil. Neresi gerekiyorsa tespit edilecek. Sonra Ankara’da miting yapacağız. Getirebildiğimiz işçileri getireceğiz. Getiremediğimiz örgütlü olduğumuz işçileri getireceğiz” türünden yer yer kendi içinde çelişkili şeyler söylemekle yetindi. 

Özellikle CHP’nin düzenlediği “emek mitinglerinin” ardından sendika konfederasyonlarının bir araya geleceği bir süredir dillendiriliyordu. Hükümet yandaşlığı su götürmez olan Hak-İş ve Türk-İş’in amaçlarından birinin, CHP’nin bu konuda gösterdiği “inisiyatifi” sınırlamak olduğu açık. Her seferinde ortaya büyük mücadele söylemleri ile çıkan, sonra da bunları ortada bırakan DİSK bürokrasisi ise diğer sendikalarla yan yana gelerek kendi tabanından gelen basıncı sınırlamak isteğinde. 

Bürokratik kastın hedefi ne olursa olsun onları yıllar sonra bir araya getiren şeyin gerisinde, geniş emekçi kitlelerin sosyal yıkım programına karşı duydukları tepki yer alıyor. Bu açıdan işçi sınıfı ve emekçiler sendikaların mecburi olarak açıklamak zorunda kalacakları “eylem kararlarının” takipçisi olmak zorundalar. Özellikle (eğer gerçekleşirse) karar altına alındığı ama henüz açıklanmadığı söylenen Ankara mitinginin bir hava boşaltma eylemine dönüşmemesi, tersine sermaye ve iktidarın ekonomik ve sosyal saldırılarına karşı güçlü bir yanıt olması için gereken her şeyi yapmak, emekçilerin önünde bir görev olarak durmaktadır.