İsrail’in Binyamin Netanyahu başkanlığındaki dinci-faşist hükümeti vahşi saldırılar zincirine yeni bir halka ekliyor. Batı Şeria’daki Cenin kentine saldıran işgalci İsrail ordusu hem karadan hem havadan evleri bombalıyor. Genelde Cenin kentini özelde ise kentte bulunan Cenin Mülteci Kampı’nı hedef alan İsrail sadece karadan değil, İHA ve Apache helikopterleriyle de evleri bombalıyor.
Son haberlere göre Siyonistler on Filistinli öldürdü, yüzü aşkın kişiyi de yaraladı. Havadan ve karadan bombalamakla yetinmeyen Siyonistler, dozerlerle kentin altyapısını tahrip edip evleri de yıkıyor. İsrail’in evlerini yıktığı onlarca aile göç etmek zorunda kaldı.
Netanyahu’nun dinci-faşist rejimi kan dökerek içerideki krizi aşmaya çalışıyor
Tayyip Erdoğan’ı örnek alan Netanyahu, dinci-faşist rejimini tahkim etmek için kendi “tek adam” rejimini kurmak istiyor. Bu amaçla yargıyı ele geçirmeye kalkışınca kitle gösterileriyle protesto edilmeye başlandı. Bu eylemler aylardan beri devam ediyor. En dinci, en ırkçı, en faşist partilerin oluşturduğu koalisyon hükümeti, “yargı reformu” adını verdiği saldırıyı ertelemek zorunda kaldı. Ancak aylardır devam eden gösterilere rağmen “reformu” geri çekmedi. Bundan dolayı gösteriler devam ediyor.
Netanyahu hükümetinin içerideki krizi derinleştikçe daha çok Filistinli katlediyor. Kan dökerek içerideki muhalefeti kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Netanyahu karşıtları eylemlere devam etmelerine rağmen, Filistinlilerin katledilmesine en küçük bir itirazda bulunmuyorlar. Elbette Cenin saldırısının tek hedefi iç politikayı dizayn etmek değil. Her şeye rağmen Netanyahu’nun “katliam yaparak içerdeki krizi aşma hesapları” tutmuş görünmüyor. Zira gösteriler devam ediyor.
ABD-İngiliz emperyalistleri katliama destek veriyor
Netanyahu başkanlığındaki dinci-faşist hükümetten emperyalistler de pek hazzetmiyor. Zira “Orta Doğu’nun tek demokratik devleti” diye pazarlanan Siyonist İsrail’in dinci-ırkçı-faşist partiler tarafından yönetildiğini artık “sol” Siyonistler bile söylüyor. İsrail’deki insan hakları savunucuları ise, Siyonist devleti “‘apartheid rejimi” olarak tanımlıyor. Bu arada Şubat 2022’de “İsrail’in Apartheid Rejimi: Filistinlilere Yönelik Irksal Ayrımcılık ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar” başlıklı bir rapor yayınlayan Uluslararası Af Örgütü de (Amnesty) İsrail’deki yönetimi “apartheid rejimi olarak tanımlamıştı.
Hal böyleyken İsrail’i “demokratik devlet” diye yutturmaya çalışan emperyalistler, Siyonistlerin insanlığa karşı işledikleri tüm suçlara ortak oluyorlar. Özellikle ABD-İngiliz emperyalistleri bu işin başını çekiyor. Nitekim Netanyahu devam eden vahşi saldırı için Washington ve Londra’dan tam destek aldı. Halkın tepesine bomba yağdırılması, evlerin sivil halkın başına yıkılması, emperyalistlere göre “İsrail’in teröre karşı kendini savunma” savaşıdır. Her iki emperyalist merkezden tam desteği, diğer emperyalistlerin ise katliamı onaylayan tutumundan güç alan Netanyahu ne Birleşmiş Milletler kararlarını ne uluslararası anlaşmaları takıyor. Siyonist vahşeti sınırlayan tek şey, Filistin halkı ile direnişçi örgütlerin kararlı mücadelesidir.
Cenin, Siyonist işgale karşı direnişin simgelerinden biri…
İsrail işgal kuvvetleri bu yılın ilk günlerinden beri Cenin’e saldırılar düzenliyor. Sürekli cinayetlerine yenilerini ekliyor. Ancak bu terörist devletin histerik saldırganlığı siyasal hedeflerine ulaşamıyor. Zira Filistin halkı hiçbir koşulda direnişten vazgeçmiyor. Cenin, daha özel planda kent içindeki Cenin Mülteci Kampı her zaman direniş damarının güçlü olduğu yerlerden biri olmuştur. İsrail 21 yıl önce de kente ve mülteci kampına saldırmıştı. 2002 yılındaki saldırısında da vahşi yıkım ve katliamlar gerçekleştirmişti. O zaman da kuşatma altında sınırlı imkanlara rağmen Cenin’de destansı bir direniş gösterilmişti. Dönemin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yaser Arafat, Stalingrad direnişine atıfla “Ceningrad” direnişi tanımı yapmıştı.
Daha önce olduğu gibi bugün de işgalci Siyonistler kamptaki direnişi yok edeceklerini iddia ediyorlar. Oysa işgal edilmiş Filistin toprakları üzerinde kurulan İsrail’in tarihi, bu iddianın boş olduğunu sayısız kez göstermiştir. Zira direnişi yaratan bizzat Siyonist işgalin kendisidir. Her onurlu halk topraklarını gasp eden işgalcilere karşı direnir. Filistin’in bir aslık tarihi de şanlı direniş örnekleriyle doludur.
Cenin kenti ve mülteci kampı, şimdi de destansı bir direniş sergiliyor. Bini aşkın İsrail askeri hava bombardımanı eşliğinde Cenin Mülteci Kampı’nı işgal etmeyi hedefliyor. 20 bin kişinin yaşadığı kampın eni ve boyu yaklaşık birer kilometredir. İşgalci İsrail ordusunun saldırısı ikinci gününü tamamlarken, halen kampın derinlerine doğru ilerleme girişimlerinin başarısız olduğu bildirildi. Sürekli havadan izlenen ve bombalanan bu küçük alan bini aşkın işgalci asker tarafından kuşatılmış durumda. Buna rağmen Filistinli direnişçiler derinlere sızma saldırılarını püskürtebiliyor. İşgal ordusunun özel kuvvetlerinin defalarca kampın içlerine girmek için girişimde bulunduğu ancak direnişçiler tarafından püskürtüldüğü bildirildi.
Halk kampı terk etmeyi reddediyor
İşgalci İsrail ordusu kamp sakinlerini tahliye edip direnişçileri açık hedef haline getirmek için halk üzerinde terör estiriyor. Ancak kamp sakinlerinin çoğunluğu, sonucu ne olursa olsun kampı terk etmeyi reddediyor. Lübnan merkezli Al Mayadeen kanalı, kamptaki kaynaklarına dayandırdığı haberinde halkın büyük çoğunluğunun evlerini terk etmeyi reddettiğini bildirdi. Kampın suyu ve elektriği kesilmesine rağmen halk halen evlerini terk etmiyor. Siyonist saldırganların evleri işgal ederek askeri karargah olarak kullanmaya başladığı ve evlere keskin nişancılar yerleştirdiği ifade edildi. Bazı evlerin sakinlerinin ise, kalkan olarak kullanılmak için alıkonulduğu bilgisi aktarıldı.
İsrail’in vahşi saldırı ve kuşatmasına karşı direnişi sürdüren güçlerin sonuna kadar işgalcilere karşı direnme kararı aldıkları ifade edildi. Yollara patlayıcı döşeyen direnişçiler, hafif silahlarıyla da İsrail ordusuna karşı savaşıyorlar. Bu sürede İsrail’e ait dört SİHA direnişçiler tarafından düşürüldü. Siyonist rejim önce 24 saatlik bir hareket olacağını ilan etmişti. Sonra bir gün uzattıklarını söylediler. Şimdi ise, bir süre belirlemediklerini vaaz ediyorlar. Direnişçiler, son kişi hayatta kalana kadar çatışacaklarını ilan ettiler. Bu kararlılık, ne kadar yıkım ve katliam yaparsa yapsın, Siyonistlerin direniş iradesini ezme heveslerini kursağında bırakacaktır.
Direnişçi örgütler: Siyonist işgalciye karşı mücadeleyi farklı alanlara taşımaya hazırız!
İşgalci İsrail rejiminin Cenin’de insanlığa karşı işlediği suçlara sert tepki gösteren direnişçi örgütler, saldırının devam etmesi durumunda direnişi farklı alanlara yaymaya hazır olduklarını ilan ettiler. Çatışmaların yayılmasını önlemek için Birleşmiş Milletler ve Mısırlı arabulucuların direnişçilerle Siyonist rejim arasında mekik dokuduğu belirtiliyor.
Bu arada direnişçi güçler, Filistin Yönetimi’nin Oslo Barışı’nı tanımamasını ve İsrail’i meşru kabul eden anlaşmanın geçersiz olduğunu ilan etmesini talep de ediyor. Zira İsrail saldırısı Oslo Anlaşması’nın bir kağıt parçasından öte bir anlam taşımadığını, “iki devletli çözüm” diye bir şeyin olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Halkın silahlandırılması ve “direniş komiteleri” temelinde örgütlenip işgale karşı kitlesel bir direniş örgütlenmesi yönünde de çağrılar yapıldı.
Cenin saldırısı hem Siyonist rejimin hem onu himaye eden emperyalistlerin vahşi yüzünü bir kez daha dünyaya gösteriyor. Öte yandan Cenin’de devam eden direniş, Filistin halkının işgali hiçbir koşulda meşru kabul etmeyeceğini de bir kez daha dünyaya haykırıyor. Dinci-faşist Netanyahu hükümetinin saldırıyı uzatması durumunda, çatışmaların farklı alanlara sıçrama olasılığı var. Olayların seyri ise önümüzdeki günlerde netleşecek.