Revolutionärer Jugundbund (Devrimci Gençlik Birliği) Berlin’de işçi direnişlerini ve sınıf mücadelesini konu alan bir panel düzenledi. Panelde, evlere market servisi götüren ve geçtiğimiz sene fiili direnişleriyle gündemde olan Gorillas’tan işçiler, yine Berlin’de hastane grevini örgütleyen Berliner Krankenhausbewegun’dan (Berlin Hastane Hareketi) bir emekçi, işçilere hukuki ve sosyal destek veren bir kurum olan BAGGA’dan bir çalışan ve online canlı bağlantıyla da Sinbo direnişçisi Dilbent Türker panelist olarak yer aldılar. Etkinliğin dinleyici kitlesi ise hemen tümüyle gençlerden oluşuyordu.
Panel saat 17.30’da moderasyonun kısa selamlama konuşmasıyla başladı. Ardından moderosyondaki gençlerin sırayla yönelttiği sorular üzerine panelistler söz alıp düşüncelerini ifade ettiler.
Gorillas çalışanı, ilk mücadele fikrinin 2021 yılı başlarında ortaya çıktığını, o dönemde gruplar halinde bir araya gelip yoğun tartışma süreçleri yaşadıklarını ve belli bir aşamadan sonra direnişe geçtiklerini aktardı. Direniş fikrinin güvencesiz çalışma koşulları, düşük ücretler, ücretlerin geç ödenmesi gibi sorunlardan kaynaklandığını belirtti. Özellikle maaş ödemelerindeki aksamaların bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyen Gorillas çalışanı, alandaki örgütlenmenin zorluklarından söz ederek, işçiler arasında büyük bir kopukluk olduğuna ve irtibat kurmanın zorluklarına dikkat çekti. Buna rağmen direnişin örgütlenebilmiş olmasının önemine değinerek, somut bir kazanım elde edemeseler bile bir şeylerinin mümkün olduğunu göstermiş ve fiili grevleri meşrulaştırmaya katkı yapmış olduklarını vurguladı. Yine Gorillas’tan dinleyici olarak katılan Türkiyeli bir kadın işçi de direnişin bir okul görevi gördüğünü, öğretici bir süreç yaşadıklarını ifade etti. Mücadelenin bu açıdan önemli olduğunu belirterek, bürokratik sendikal yapıları eleştirdi ve sendikaların işçilerin mücadelesine hizmet edecek hale getirilmesinin önemine değindi.
BAGGA temsilcisi kadın emekçi, Gorillas ve hastane grevleri sürecinde işçilere destek faaliyetlerinden söz etti. İşçilere hukuksal hakları için yardımcı olduklarını, sorunlarıyla ilgilendiklerini belirten temsilci, Gorillas örneğine işaret ederek, işçi mücadelelerinin boşa gitmediğini, geniş bir kamuoyu oluşturulabildiğini, bu tür grev ve direnişlerin farklı işkollarında basınç yaratarak somut kazanımlar sağlayabildiğini somut verilerle aktardı.
Sağlık sektöründe bir tekel olan ve kendisine bağlı hastanelerde 17 bin kişinin çalıştığı Vivantes Hospital Group’tan kadın emekçi ise hastane grevi sürecini aktardı. Özellikle pandemi sürecinde iş yüklerinin aşırı derecede arttığını belirten emekçi, en önemli sorunun ise ücret eşitsizlikleri olduğunu, kimi bölümlerdeki çalışanların birçok haktan yararlandırılmadığını, haksızlıkların giderilmesi ve herkesin TİS’lerden yararlandırılması için greve gittiklerini belirtti. Daha iyi çalışma koşulları ve bunların TİS’lerle kalıcılaştırılması tartışmalarının 2015’ten beri yürütüldüğünü ve ara ara grev ve eylemler yaptıklarını hatırlatarak, nihayet geçen yılki grev sayesinde kimi kazanımlar elde ettiklerini, eşitsizliği bir parça giderdiklerini, tüm hastane çalışanlarının TİS’ten yararlanmasını sağladıklarını dile getirdi. Grevin başarısında özellikle pandemi döneminin etkisiyle toplumdaki geniş desteğin etkili olduğunu, çalışanların büyük çoğunluğunun da sendikaya katılımı sayesinde güçlü bir hareket yaratılabildiğini vurguladı. Hastane çalışanı, ayrıca mevcut düzendeki sağlık hizmeti anlayışını somut örneklerle teşhir ederek, sendikal bürokrasiye dair eleştirilerini de sıraladı.
Salonda bulunan panelistlerin konuşmalarının ardından, Sinbo direnişçisi ile canlı yayına geçildi. Bu buluşmaya dair heyecan ve mutluluğunu dile getirerek gençleri selamlayan Dilbent Türker, organizasyondan bir RJ’linin başarılı tercümanlığı aracılığıyla, Sinbo’da örgütlenme ve mücadele süreçlerini aktardı. Pandemi döneminde işçi sınıfı ve emekçilerin omuzlarına ek faturaların yüklendiğini, sermayenin ekonomik, politik, sosyal saldırılarının bu dönemde arttığını, işçi ve emekçilerin açlıkla, işsizlikle ve ölümle sınandığını vurguladı. Sermaye sınıfının ve devletlerin tüm dünyada saldırıları tırmandırması karşısında işçi ve emekçilerin de haklarına sahip çıkmaya çalıştığını, bu mücadelelerin aynı zamanda işçilerin haklarının nasıl kazanıldığını hatırlattığını belirtti.
Somutta Sinbo’da bir dizi sorunla uğraştıkları bir dönemde önce ücretsiz izin saldırısıyla karşılaştıklarını aktaran Dilben Türker, bunu mücadeleyle püskürttüklerini, fakat sonraki aylarda kendisinin Kod 29’la işten atılması üzerine direnişe başladığını söyledi. Bir yıllık süreç boyunca fabrika önünde direnişi sürdürdüklerini, öte yandan direnişi salt çadırda beklemekle sınırlamadıklarını, çok sayıda direniş okulu örgütlediklerini, hemen her direnişle dayanışma ve destek çerçevesinde ilişki kurduklarını, 1 Mayıs gibi süreçlerde birleşik mücadeleyi örgütlemek için hep hareket halinde olduklarını, tüm bunları polis saldırıları ve gözaltı terörüne rağmen kararlılıkla devam ettirdiklerini dile getirdi. Direnişin bir döneminde, düzeni ve hükümetin gerçek yüzünü teşhir etmek için başlattıkları Ankara yürüyüşünü özetleyen Türker, yürüyüş boyunca her gün, toplamda 11 kez işkenceli gözaltılara uğradıkları halde, İstanbul-Ankara arasındaki her kentte dayanışmada bulunan dost gruplarla eylemler yapıp, kaldıkları yerden yürüyüşlerine kararlılıkla devam ettiklerini ve eylemin teşhir bakımından amacına ulaştığını vurguladı.
Konuşması büyük bir ilgiyle karşılanan ve sık sık alkışlanan Sinbo direnişçisi, soru cevap bölümünde ise nasıl bir sendikal mücadele, fiili-meşru mücadelenin içeriği, biçimi ve zorunluluğu, mücadeleyi nasıl sürdüreceği üzerine düşüncelerini paylaştı. Diğer panelistler de direnişten ne denli etkilendiklerini ve Sinbo direnişçiyle dayanışma içinde olacaklarını ifade ettiler. Dilbent Türker’le canlı bağlantı bölümü “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganıyla sona erdi. Ardından kalan kısa zamanda diğer panelistler çeşitli sorulara yanıtlar verdiler. Bu bölümde ayrıca BİR-KAR’dan bir emekçi de panelin temel tartışması olan nasıl bir sendika ve sendikal bürokrasiyle mücadele üzerine, taban örgütlenmesinin hayati önemini öne çıkaran bir konuşma yaptı.
Oldukça başarılı geçen, gençler üzerinde büyük bir etki bırakan etkinlik, panelistlere ve katılımcılara teşekkür edilerek, sabahki LLL yürüyüşünde buluşma dileğiyle sona erdi.
Kızıl Bayrak / Berlin