8 Mart 1857’de on binlerce dokuma işçisi kadının New York’ta yarattığı militan direniş geleneği, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde halen devam ediyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bizlere miras bırakan bu şanlı gelenek sömürü, baskı, eşitsizlik ve şiddet üreten kapitalist sistem yıkılana kadar da devam edecektir. Zira bu sistemde emekçi kadınların çifte baskı ve sömürü zincirlerinden kurtulmaları mümkün değil.
Gırtlağına kadar yolsuzluk ve rüşvet bataklığına saplanan asalak kapitalistlerin vurucu gücü AKP iktidarının icraatları, işçi sınıfıyla emekçilerin sorunlarına çözüm üretmek bir yana, daha da katmerli hale getiriyor. Sermaye sınıfı adına ülkeyi yöneten dinci-gerici iktidarın politikaları, bir bütün olarak işçi ve emekçileri hedef alıyor; bununla birlikte bu fütursuz saldırılar en çok da emekçi kadınları vuruyor. Ortaçağ zihniyetini temsil eden bu iktidar, toplumsal yaşamdan uzaklaştırıp dört duvar arasına hapsetmek istediği emekçi kadınlara, özel bir kin besliyor.
Emekçi kadınlar!
Bu kokuşmuş karanlıklar düzeninde emekçi kadınlar çifte baskı, şiddet, eşitsizlik ve sömürüye maruz kalıyorlar; dinci-Amerikancı iktidarın işçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırıları da, öncelikle onları hedef alıyor. “Kadın istihdam paketi” adı altında dayatılan çalışma koşulları ise, esas olarak emekçi kadınların kölelik zincirlerini daha da kalınlaştırmayı hedefliyor.
İşçi ve emekçilere kölece çalışma koşullarını dayatan sömürü ve kölelik düzeni, kirli ellerini kadınların özel yaşamına uzatacak kadar da pervasızdır. Düzenin kolluk kuvvetleri, kadınları katillerin insafına terk ediyor, yargısı katil ve tecavüzcüleri koruyor, rezil medyası ise kadınları aşağılıyor. Öte yandan iktidarın efendileri de, kadınlara “üç çocuk doğurun; hamileyken sokaklarda gezmeyin; uzun etek giyin; erkek arkadaşlarınızla aynı evde kalmayın; tecavüzcülerinizle evlenin; çocukken gelin olun…” diye vaaz verebilecek derecede kaba ve küstahlar.
Diğer musibetler bir yana, bu zorba, dinci-gerici iktidar döneminde, sadece kadın cinayetlerinin on dört kat artmış olması, vahametin vardığı boyutu göstermeye yetiyor. Salt bu olgu bile, özel mülkiyet ve sömürüye dayalı kapitalist sistemin, emekçilerin, özellikle de emekçi kadınların hiçbir derdine derman olmayacağını kanıtlamaya yeter.
Emekçi kadınlar, kardeşler!
Kapitalist barbarlığın ve onun vurucu gücü AKP iktidarının bu küstah dayatmalarını, sessizce kabul mü edeceğiz?
Hayır!
Hiçbir onurlu emekçi, hele de emekçi kadın, bu kokuşmuş, zorba düzenin dayatmalarına sessiz kalamaz. Sessiz kalmadıklarını, kadınların barikatların en önünde militanca mücadele etmelerini Haziran Direnişi’nden biliyoruz. Biz bunu, patronlara ve sendika ağalarına karşı fabrikayı işgal ederek direnişe geçen Greif işçilerinin, kadın-erkek omuz omuza mücadele etmelerinden ve daha pek çok direnişten biliyoruz.
Korku duvarlarını yıkan, emekçilerin bilinç, deneyim ve özgüvenlerini güçlendiren bu direnişler, daha güçlü mücadelelerin muştusunu da veriyor. Bu mücadeleler belli deneyim ve kazanımlar yaratıyor, ancak bu kadarı, temel sorunların çözülmesine yetmiyor. Zira sınıfsal, cinsel, ulusal baskı ve kölelik zincirlerini parçalama mücadelesi yükseltilmeden özgürlük ve eşitliğin yolu açılamıyor. Bu sorunları döne döne yeniden üreten sömürü ve özel mülkiyet düzeni kapitalizm yıkılmadan, kadın sorununun köklü ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması mümkün değil.
Direniş yol gösteriyor!
Komşu halklara karşı emperyalistler adına tetikçilik yapan, içeride ise sömürü, ayrımcılık, eşitsizlik ve şiddeti derinleştiren sermaye iktidarına, ancak kadını ve erkeğiyle işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle dur denilebilir. Greif fabrikasını işgal eden kadın/erkek işçiler, mücadelede izlenmesi gereken yolu bize gösteriyorlar.
8 Mart, bu mücadeleyi büyütmenin çağrısıdır aynı zamanda.
BDSP, dinci-Amerikancı iktidarın savaş kışkırtıcılığına karşı durmak için, sömürü, eşitsizlik, her türlü şiddet, cins ayrımcılığı, ulusal ve mezhepsel baskının kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleyi yükseltmek için, başta emekçi kadınlar olmak üzere tüm işçi ve emekçileri 8 Mart’ta mücadele alanlarına çağırıyor.
Bugün, 8 Martlar’dan, Kavel’den, Haziran Direnişi’nden, Greif işgaline uzanan mücadele bayrağını yükseltme günüdür!
Bugün, baskıya, sömürüye, eşitsizliğe, kadını hiçe sayan ve aşağılayan Ortaçağ zihniyetine karşı direnişi büyütme günüdür!
Bugün, kadınların gerçek kurtuluşu olan, sınıfsız, sömürüsüz, eşit bir dünyanın kapılarını açacak olan sosyalizm mücadelesini yükseltme günüdür!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Sınıfsal, cinsel, ulusal, mezhepsel sömürü, baskı ve ayrımcılığa son!
Kadın-erkek elele, örgütlü mücadeleye!
Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu