AKP’nin iktidara geldiği dönemden beri gözle görülür bir şekilde artan kadınlara yönelik saldırı politikaları hız kesmeden devam ediyor. Hayata geçirdikleri politikalarla kadınların taleplerini ve ihtiyaçlarını görmezden gelenler, mücadelelerle kazanılmış her hakka göz dikenler, 2019 yerel seçim sürecinde de kadınlara saldırmaktan geri durmadılar. Kadınlara yönelik ayrımcı politikalar, gerici söylemler bu süreçte de devam etti.
Seçim sürecinde kadınlara yönelik en açık saldırı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaşandı. Seçim dönemine denk gelmesi nedeniyle bu seneki 8 Mart her zamankinden daha yoğun saldırılarla geçti. Son yıllarda AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı kitlesel gösterilere dönüşen “feminist gece yürüyüşü” yasaklandı. 8 Mart’ta kadınlara gazla, plastik mermiyle saldırmaktan geri durmayan AKP iktidarı gene de kadınları sindirmeyi başaramadı. Eylem bu sene de kitleselliğiyle dikkat çekerken, “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganı öne çıktı. Kısacası tüm baskılara ve saldırılara rağmen 8 Mart günü Taksim’de gerçekleşen eylem, 24 Mart’ta Bakırköy’de gerçekleşen Newroz’la birlikte seçim sürecinde İstanbul’daki en kitlesel AKP karşıtı eylemler olarak gerçekleşti.
Seçim alanlarında kadınların adını ancak oy toplamaya çağırmak için anan, kadınlara kapı kapı dolaşarak AKP için oy toplama çağrısı yapan Erdoğan, 8 Mart’ı karalayarak kendisine seçim malzemesi yapmaktan geri durmadı. Kendisinden olmayan herkesi “terörist” ilan eden Erdoğan gece yürüyüşüne katılan kadınları da terörist ilan etti. Miting alanlarında eylem görüntülerini izlettiren Erdoğan, “ezanı ıslıkladılar” demagojisiyle toplumu kutuplaştırıcı politikalarını sürdürdü.
Seçim sürecinde kadınlara yönelik olarak gece yürüyüşüne yapılan polis saldırısı ve Erdoğan’ın “ezanı ıslıkladılar” söylemi ön plana çıksa da, AKP iktidarının kadınlara bakışını gözler önüne seren başka örnekler de yaşandı. Mersin Erdemli Belediye Başkanı olan ve seçimlere Cumhur İttifakı’nın adayı olarak katılan Mükerrem Tollu, seçim vaatlerini anlattığı bir toplantısında kadınları aşağılayan söylemlerde bulundu. Altyapı yetersizliklerinden şikayet eden kadınlara “Oradan ciyaklayan kadınlara da hizmet edeceğiz” dedi. Bir başka örnek Tarsus’ta yaşandı. Tarsus Belediye Başkanı olan ve seçimlere Cumhur İttifakı’nın adayı olarak katılan Şevket Can, bir etkinlikte kadınlara hakaret ve cinsiyetçi söylem içeren fıkra anlattı. 2017 8 Mart etkinliğinde “güzellik yarışması” yapmaya kalkıştığı bilinen Can’a Tarsus Kadın Platformu “Kadın düşmanlarına oy yok!” açıklaması ile tepki gösterdi.
Geçtiğimiz seçim dönemlerinde olduğu gibi bu seçimde de kadın aday sayısı sınırlıydı. AKP’nin kadın aday oranı %1.25’te, CHP’nin %5.23’te kaldı. Eş başkanlık sistemini uygulayan HDP’nin adaylarının %50’si kadın aday olarak açıklandı.
Bu seçim döneminde de kadınların yerel yönetimlerde taleplerinin tartışıldığı bir süreç yaşanmadı. Bazı bağımsız kadın adayların bu yönlü çabaları, HDP’nin yerel seçimlerde çıkardığı “Kadınlarla birlikte yerel demokrasiye” şiarlı kadın bildirgesinin toplumsal açıdan yarattığı etki son derece sınırlı kaldı. Kadınların taleplerini görünür kılmak için gösterdikleri çabanın çarpıcı bir örneği ise Ankara Mamak’ta yaşandı. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği tarafından düzenlenen bir panelde kadınlar, CHP’nin Mamak Belediye Başkan Adayı Adnan Demirci’ye, kapatılan kadın sığınma evi ile belediye bünyesinde kreş, hasta ve yaşlı bakım evlerinin açılması taleplerinin yer aldığı bir protokol imzalattılar.
2019 yerel seçimleri süreci işçi ve emekçi kadınların eşitlik ve özgürlük arayışlarının seçim sandıklarına sığmadığını gösterdi. Bu seçim sürecinde AKP iktidarının tüm baskılarına, saldırılarına, yok sayan tutumlarına ve muhalefetin çözümü sandıklara sıkıştıran bakışına karşı işçi ve emekçi kadınların gerçek seçim alternatifi olarak sınıf devrimcilerinin ortaya koyduğu politikanın ete-kemiğe bürünmesi tüm yakıcılığıyla kendisini hissettirdi: “Düzen partilerine oy vermeyelim, hesap soralım! Haklarımız ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!”