Sırayla Amed’de HDP mitingine, Suruç’ta dayanışma için Kobanê’ye gitmeye hazırlanan SGDF'lilere ve Ankara Garı’nda işçi-emekçilerin kirli savaşa karşı düzenlediği eyleme yönelik IŞİD’ci çeteler eliyle gerçekleştirilen saldırıların ve yaşanan katliamların “kilit ismi”nin Halil İbrahim Durgun olduğu burjuva medyaya yansıdı.
Antep’teki “IŞİD’e yönelik” olduğu belirtilen operasyonda kendisini havaya uçuran Durgun'un, üç saldırının da planlayıcısı ve kuryesi olduğu açıklandı.
“Ortaya çıktığı” söylenen bu gerçekler, Antep’te, Adıyaman’da devletin denetiminde örgütlenen IŞİD’cileri ‘hedef gösterse’ de -bu gerici çete eliyle katliamlar gerçekleşse de- esas gerçek bir kez daha gözler önüne serilmiştir: Suriye’deki emperyalist savaşta, kirli çıkarları uğruna IŞİD’i sonuna kadar kullanan Türk sermaye devleti; IŞİD’i bölgedeki emekçi halkların başına bela ettiği gibi, Türkiye’de de işçi-emekçilerin üzerine salmıştır. Bu yüzden de tüm bu katliamların esas sorumlusudur.
Bu barbarlığa karşı kılını kıpırdatmayan sermaye devletinin; bunca savaş ve saldırganlığa yatırım yapan sermayedarların, istihbaratın, polisin, bunlara göz yuman yargının ve bütün bu sürecin yürütücüsü AKP hükümetinin katliamların bizzat sorumlusu oldukları kanıtlandı.