Venezuela’da sahnelenen ABD destekli sağcı darbe girişimi üzerine, Sosyalizm ve Kurtuluş İçin Parti’nin (PSL), 23 Ocak 2019 tarihinde yayımladığı açıklama...
Venezuela, Trump- Beyaz Saray, CIA ve Lima Grubu denilen işbirlikçileri tarafından tezgahlanan bir darbe ile karşı karşıya.
Nikola Maduro’nun demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş hükümeti, Birleşik Devletler ile ilişkileri askıya alarak Caracas’taki ABD Büyükelçiliği’nin kapatılması ve tüm görevlilerinin ülkeyi 72 saat içinde terk etmesi emrini verdi.
Bir kez daha ABD emperyalizminin ve vekillerinin ilerici bir hükümete karşı illegal bir rejim değişikliği operasyonuna şahit oluyoruz.
Böylesi bir anda dünyanın dört bir yanındaki halklar Venezuela ile dayanışma içinde olmalıdır.
Juan Guaido tarafından ülkenin başkanlığını üstlendiğine dair yapılan deklarasyon bir rezalettir ve Venezuela kapitalist elitinin ve onların Washington’daki efendilerinin, Venezuela’nın yoksullarını güçlendiren ve kaynakları sosyalizmin kuruluşu için kullanan Bolivarcı Devrimi geriye döndürme girişimlerini temsil etmektedir.
Aşırı sağcı Popular Will (Popüler İrade) partisinin bir üyesi olan Guaidó, ülkede birkaç hafta öncesine kadar neredeyse hiç bilinmiyordu – halk desteği yoktu ve Trump yönetimi tarafından yönetilen komplo için bir aparat olageldi.
Bir beyanında Trump, “Venezuela halkı tarafından usulüne uygun biçimde seçilmiş tek hükümet olan Guaido’nun liderliğini yaptığı Ulusal Meclis, ülkenin anayasasını hatırlatarak Nicolas Maduro’yu yasadışı ilan etmiştir ve bu yüzden başkanlık koltuğu boştur” iddiasında bulunmuştur. Bu, gerçekliğin saçma bir biçimde çarpıtılmasıdır.
Başkan Maduro, bağımsız gözlemcilerce eşit ve adil olduğuna hükmedilen bir seçimde %67 oyla tekrar seçilmiştir.
Gerçekte yasadışı olan Ulusal Meclis’tir.
Ulusal Meclis, Venezuela Yüksek Mahkemesi’nce, oy satın alma gerekçesiyle seçimleri iptal edilen seçilmişleri parlamentoya oturtup Ulusal Seçmen Konseyi’ne kafa tuttuğu için yargıya itaatsiz ilan edilmiştir.
Ulusal Meclis tarafından Guaido’nun başkan olarak seçilmesi de dahil olmak üzere alınan tüm kararlar anayasa karşıtı, hükümsüz ve geçersizdir.
Birleşik Devletler’in demokratik bir biçimde seçilmiş hükümetlere karşı darbeleri desteklemesinin uzun bir tarihi vardır.
1953’te İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ın, 1954’te Guatemala Başkanı Jacobo Arbenz’in ve 1973’te Şili Başkanı Salvador Allende’nin devrilmesi benzer örneklerdir.
Bugün bir basın toplantısında, bir Dışişleri yetkilisi, Birleşik Devletler’in Venezüela’ya karşı askeri bir girişiminin olasılık dışında olmadığını ifade etti.
Trump yönetiminin insan hakları ve demokrasi konusundaki retoriğinin altı bütünüyle boştur.
Venezuela’nın hedef haline getirilmesinin ardındaki gerçek, sosyalist bir hükümetinin olması, Batılı şirketlerin hegemonyasına meydan okuması ve Washington’un emirlerini reddetmesidir.
İlerici insanları ve Amerikan savaş karşıtlarını Venezuela’nın egemenliği ve Bolivarcı Devrimi savunmaya çağırıyoruz.
Bugün ve daima sokakları dolduralım ve talep edelim: “ABD Venezuela’dan Ellerini Çek!”
(Açıklamanın Türkçe çevirisi Gazete Yolculuk tarafından yapılmıştır. İngilizce orijinali buradan okunabilir...)