Yurtdışında yeniden merkezi gece

Ekim Devrimi’nin 105., Türkiye Komünist İşçi Partisi’nin (TKİP) kuruluşunun 24. yıldönümü vesilesiyle 12 Kasım’da, Unihalle Wuppertal’de merkezi gece gerçekleştirilecek.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 17 Ekim 2022
  • 15:45

Pandemi kısıtlamaları önceki iki yılı aşkın zaman boyunca yaşamın pek çok bölümünü olduğu gibi siyasal, sosyal, kültüler etkinlikleri de sınırlamıştı. Bu tür kısıtlamalar geçtiğimiz bahar aylarında büyük oranda kalkmaya başladı. Bu gelişmeden hareketle sınıf devrimcileri de bu yıl yeniden merkezi gece düzenleme kararı almışlardı. 12 Kasım’da, Unihalle Wuppertal’de yapılacak gecenin programını, daha çok yurtdışı örgütlenmesinin kültürel-sanatsal üretimleri oluşturuyor. Temelde gençlik güçlerinin üstlendiği bu çalışmaların dışında, yerel bir müzik grubu olan Tariya Mare müzik dinletisiyle, İspanyol bir dans grubu da Flamenko gösterisiyle programa dahil olacaklar.

Geceye hazırlık faaliyetleri yurtdışı çalışmasının-taraftarlarının bulunduğu pek çok kentte Eylül ayı itibariyle başlamış bulunuyor. Çeşitli kentlerde taraftar toplantılarıyla başlayan çalışma, afişleme, çağrı dağıtımı ve bilet satışıyla sürüyor. Bu dönemde aynı zamanda BİR-KAR’ın savaş karşıtı afiş ve stickerları da kullanılacak. Geceye kitle katılımını sağlamak, elbette çalışmanın en önemli yanını oluşturuyor. Sınıf devrimcileri bu çerçevede çevre ilişkilerinden başlayarak birebir propaganda, ev ziyaretleri vb. ile geniş katılım örgütlemeye çalışıyorlar.

 Gece faaliyetlerinde el ilanı-çağrı olarak kullanılan metinde kapitalizmin teşhiri ve dünya tablosunun özetinden yola çıkılarak, örgütlü devrimci mücadelenin önemine işaret ediliyor. Çağrı metninin tamamı şöyle:

İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için…

Salgın kısıtlamalarından kaynaklı iki yıllık aradan sonra, yurtdışında yeniden merkezi gece düzenliyoruz. Ekim Devrimi’nin 105., Türkiye Komünist İşçi Partisi’nin (TKİP) kuruluşunun 24. yıldönümü vesilesiyle yürüteceğimiz gece faaliyetleri boyunca bir kez daha “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarını yükseltiyoruz. Dünya genelinde yaşanan gelişmeler bu şiarı gerçek kılmanın ne denli hayati önem taşıdığını döne döne gözler önüne seriyor.

Emperyalist kapitalizmin, insanlığı yok oluşa doğru sürüklediği gerçeği çoktandır tartışmasız bir olgudur. Günümüzde artık krizlerden, ekonomik-sosyal yıkımlardan, doğanın talan edilmesinin sonucu iklim felaketlerinden ve salgınlardan, emperyalist hegemonya krizinin ürünü yok edici savaşlardan, silahlanma yarışı ve militarizmden başka bir şeyden bahsedilemiyor. Bu akıldışı sistemin kapitalist elitleri kendi sefil çıkarları uğruna, her türlü kaynağı vahşice yağmalamakla kalmıyor, emekçilerin her türlü kazanımını ve evrensel değerleri de ayaklar altına alıyorlar. Ve sömürücü sınıf kendisiyle birlikte toplumları da çürütüp kokuşturuyor.

2020’nin bahar aylarından itibaren süregelen korona salgını, her şeye kadir sayılan kapitalist sistemin acizliğine ayna tutan bir gelişme oldu. Avrupa ve Kuzey Amerika’nın kapitalist devletleri, maske savaşlarından aşı adaletsizliğine uzanan sayısız rezalete imza atmakta hiç beis görmediler. Kapitalizmin eseri sayılabilecek küresel felaket koşullarını, hiç utanmadan fırsata dönüştürdüler. Keza tüm dünyada kapitalistler eş zamanlı olarak işçi sınıfına, emekçi kitlelere, kadınlara ve gençliğe saldırmaya giriştiler. Kapitalist tekellere devasa destekler verilirken, işten atmaların, esnek çalışmanın, düşük ücretlerin, çalışma saatlerinin uzatılmasının, kazanılmış hakların gaspının önü de sonuna dek açıldı. Buna politik düzlemde siyasal hak ve özgürlüklerin budanması, ırkçılığın, yabancı ve göçmen düşmanlığının kışkırtılması, ırkçı-faşist partilerin güç toplaması eşlik etti.

Bu arada kapitalist bunalımın şiddetlendirdiği emperyalist hegemonya krizi de son Ukrayna savaşıyla yeni bir sıçrama yaşadı. Bilindiği gibi emperyalistler son yirmi yılda Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen ve çeşitli Afrika ülkelerini yakıp yıktılar. Filistin ve Kürt halklarına dayatılan zulüm ve imhaya arka çıktılar. Ukrayna, savaşlar serisine eklenen son ama sonuncu olarak kalmayacak bir halka oldu. Bin bir operasyonla başa getirilen sağcı yönetimin de marifetiyle emperyalist kampların yeni kapışma arenasına dönüşen Ukrayna’daki savaş, dünyamızın çok daha yıkıcı bir emperyalist savaş tehlikesi altında olduğunu çarpıcı bir şekilde gösterdi. Ve başta Avrupa’dakiler olmak üzere emperyalist burjuvazinin ne denli düşkünleşebileceğine, ırkçılıkta, sansürde, yalan ve riyakarlıkta hiçbir sınır tanımadığına/ tanımayacağına yeniden ışık tuttu.

***

Bu gidişat karşısında işçi-emekçi kitleler döne döne alanlara çıkıyorlar. Grevlerle, direnişlerle, kitlesel gösteri ve eylemlerle tepkilerini, insanca yaşanabilir bir dünyaya olan özlem ve arayışlarını sergiliyorlar. Salgın kısıtlamaları döneminde dahi sahneden çekilmeyen kitle hareketlerinde şimdilerde bir yaygınlık ve yoğunluk bekleniyor. Bu çıkışların sonuç vermesi, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin örgütlü devrimci mücadeleye kanalize olmalarıyla, emperyalist barbarlığa karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği için sosyalizmin kızıl bayrağını yükseltmeleriyle mümkündür.

İşçi sınıfı devrimcileri olarak bulunduğumuz her yerde faaliyetlerimizi bu hedef doğrultusunda yürütüyoruz. Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerindeki sınıf kardeşlerimizi, bu çabaya omuz vermek üzere “İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği Gecesi”ne katılmaya, devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.

Gece Tertip Komitesi