Kısa süre öncesine kadar dünyanın nispeten güvenli ülkelerinden biri olarak kabul edilen Ekvador’da şiddet ve cinayetler benzeri görülmemiş düzeyde arttı. Giderek derinleşen ekonomik kriz, sosyo-politik istikrarsızlık ve yozlaşma, uyuşturucu suçları ve uyuşturucu ticaretinin kontrolü için çeteler arasında süren savaşlar ülkede şiddet sarmalını artırdı.
Ekvador, 2017'de 100 bin kişi başına 5,8 cinayet oranıyla Şili'den sonra Latin Amerika'daki en güvenli ikinci ülkeydi. Bugün 100 bin kişi başına 46,5 cinayet işleniyor. Bu oran, şiddetin yaygın olduğu Meksika ve Kolombiya'yı bile geride bıraktı. Guayaquil kentinin bazı mahallelerinde100 bin kişi başına 114 cinayet işleniyor. Bu ise dünyadaki en yüksek oranlara tekabül ediyor.
17 milyon nüfuslu Ekvador’da Meksika ve Kolombiya'daki büyük uyuşturucu kartelleriyle bağlantılı, 50 bine yakın üyesi bulunan 20’nin üzerinde irili ufaklı suç çetesi olduğu tahmin ediliyor. Bunlar 12.000'den fazla mahkûmun bulunduğu cezaevlerini komuta ve operasyon merkezleri olarak kullanıyor. Cezaevlerinde uyuşturucu çetelerinin kanlı hapishane isyanları yaşanıyor. Şubat 2021 ile Kasım 2022 tarihleri arasında, cezaevlerinde gerçekleşen 11 olayda 413 kişi hayatını kaybetti. Şiddet sadece cezaevleriyle de sınırlı değil.
Çete-devlet savaşı kızışıyor
Son şiddet olayı ocak ayında yaşandı. Bunu tetikleyen “Fito” lakaplı uyuşturucu baronu Adolfo Macías Villamar'ın Guayaquil'deki cezaevinin “yüksek güvenlikli” özel bir bölümünden 7 Ocak günü “kaybolması” oldu. 34 yıl cezası olan ve 11 yıldır cezaevinde bulunan Fito’nun cezaevinden ne zaman kaçtığı ise bilinmiyor.
Ülkenin en eski ve en güçlü uyuşturucu çetesi Los Choneros’un patronu olan Fito, son aylarda çok sayıda ölümcül hapishane isyanından sorumlu tutuluyor ve ağustos ayında başkan adayı Fernando Villavicencio'yu öldürme emrini verdiği söyleniyor.
Çete şefinin kaybolduğunun anlaşılmasıyla hükümet OHAL ve 60 gün gece sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu, cezaevlerinde ve ülkenin çeşitli şehirlerinde şiddet dalgasına yol açtı. Aralarında Los Lobos Çetesi’nin liderinin de bulunduğu yaklaşık 40 mahkum cezaevinden kaçtı.
9 Ocak Salı günü, 24 ilden 20’sinde en yüksek düzeyde çete şiddeti kaydedildi: Araçlar kundaklandı, bombalar patladı, yüzlerce gardiyan rehin alındı, 10 polis kaçırıldı, yaralı çete mensuplarını kurtarmak için Guayas'taki bir hastaneye saldırı düzenlendi. Guayaquil kentindeki devlet televizyonu stüdyosuna canlı yayın esnasında ağır silahlı kişilerce saldırı düzenlendi. Saldırıyı soruşturan savcı daha sonra aracının içinde öldürüldü. OHAL kararnamesine karşı hükümete savaş açan çeteler, adeta asıl gücün kendilerinde olduğu mesajını vermek istediler.
Hükümetin buna yanıtı “iç silahlı çatışma” ilanı ve 27 çetenin terör örgütü olarak sınıflandırılması oldu. Artık, Ekvador yasaları suç gruplarını terörist, dolayısıyla askeri hedefler olarak görüyor. O günden beri 3400 kişi gözaltına alındı.
Durumdan kazançlı çıkan ABD’li silah şirketleri oldu. Ekvador Devlet Başkanı son olarak ABD’den orduları için 200 milyon dolarlık silah aldıklarını açıkladı.
Şiddet sarmalından dolayı halk büyük panik yaşadı, toplu taşıma ve tüm eğitim faaliyetleri durdu, birçok işletme ve devlet dairesi kapandı. Tüm bu yaşananlar yaklaşık beş yıldır devam eden ve son iki yıldır ülkeyi etkisi altında tutan organize şiddet sarmalının vardığı boyutu gösterdi.
Ekvador’da şiddet ortamına nasıl gelindi?
Çok değil, yedi yıl önce turist cenneti diye bilinen Ekvador, Latin Amerika'nın en güvenli ikinci ülkesiydi. 2018’den bu yana neoliberal politikalarla kötüleşen ekonomi, pandemi ve karantinaların uzun vadeli sonuçları da eklenince durum vahim bir hal aldı.
Ülkede pandemi öncesine göre kişi başına düşen gelir azaldı. Aşırı yoksulluk ise yüzde 8,9'dan yüzde 10,7'ye yükseldi. Küçük ve orta ölçekli işletmeler kapandı, işsizlik arttı. Bugün Ekvador halkının yalnızca üçte birinin bir işi var; 2020'den önce bu oran yüzde 40'tı.
Bu durum, eğitimini bırakan veya aileleriyle birlikte Ekvador’a göç eden çocuklar ve gençler arasında aşırı yoksulluğa yol açtı. Gençliğe geleceği olmayan bir yaşam dayatan sistem, iki milyon genci işsiz bıraktı. Bu gençler uyuşturucu çetelerine eleman devşirme konusunda sınırsız bir rezerv sağladı.
Ayrıca, ülkede IMF ile üzerinde anlaşılan neoliberal yapısal reformlar doğrultusunda artan kontrolsüz sermaye dolaşımı , kara para aklamayı kolaylaştırdı. Ülkenin dolar para birimi ise kara para aklamak isteyenler için bulunmaz bir fırsat sağladı.
Tüm bunların sonucunda Ekvador, 2023 yılının sonunda görülmemiş bir suç ve şiddet dalgasının ortasına itilmiş oldu.
Ekvador’un uyuşturucu sevkiyatında artan önemi
Suç, şiddet ve yolsuzluk olaylarının artmasının bir diğer nedeni ise Ekvador’un kokain, genel olarak da uyuşturucu ticaretinde bölgesel bir merkez, ana aktarma noktası haline gelmesidir. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın tahminlerine göre, Kolombiya kokaininin üçte biri Kuzey Amerika ve Avrupa'ya Ekvador üzerinden taşınıyor. Anwerpen ve Hamburg limanlarına sevk edilen uyuşturucunun en az yüzde 80'i (tüketimde önemli bir artışın yaşandığı) AB ülkelerine taşınıyor. BM raporuna göre ise bu yıl Yunanistan ve Türkiye’ye (muz konteynerleri içinde) gelen uyuşturucunun yüzde 30 ila 50’si Guayaquil limanından geldi.
Ekvador dünyanın en büyük kokain üreticileri olan Kolombiya ile Peru’nun ortasında bulunuyor. Daha önce Kolombiya’nın güneyinde, kartellerin Ekvator’a doğru genişlemesinin önünde bir tür barikat işlevi gören gerilla örgütü FARC’ın (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) 2016’da hükümetle barış imzalaması ve silah bırakması bu sınır bölgesinin yapısını bozdu. Karteller Kolombiya’nın sınırlarının ötesinde ittifaklar kurmaya başladı.
Kapitalistlerin kazancı büyüyor, toplumun en yoksulları ölüyor
Ekvador’da çeteler belirli bölgelerde kontrolü ele geçirmek için birbiriyle savaş halinde. Çeteler, ülke dışındaki yeni müttefiklerinin aktardığı para ve ABD’den satın alınıp Meksika üzerinden kaçak taşınan son teknoloji ürünü silahlarla donanıyor. Diğer çetelerle rekabet ediyor, silahlı saldırılar düzenleyip infazlar yapıyor. Sokaklara bırakılan parçalanmış ya da köprülerden sarkıtılmış cesetlere rastlanıyor.
Büyük uyuşturucu kartelleri uzun zamandan beri Ekvador'daki yasal ekonominin bir parçası haline geldi. Viento Sur dergisinde yer alan bir habere göre, Los Choneros grubu parasını mülk ve kamu işleri yoluyla aklarken, diğer çeteler özel sektörün çeşitli alanlarında yerler edindi. Örneğin Los Lobos grubunun Meksikalı Cártel de Jalisco Nueva Generación ile birlikte en az 20 madeni işlettiği söyleniyor. Haberde, “girişimci hanedanlar – Devlet Başkanı’nın mensup olduğu Noboa ailesi de dâhil - kokain ticaretinden kazanç elde ederken silahlı çatışmalarda esasen yoksul ve genellikle beyaz olmayanlar ölüyor” bilgisi veriliyor. Yani uyuşturucu taciri kapitalistlerin kazançları artarken çatışmalarda toplumun en yoksulları telef ediliyor. BBC’nin haberine göre ülkede 2023 yılında 7 bin 878 cinayetle rekor kırıldı ve bu cinayetlerden yalnızca 584'ünün faili tespit edilebildi.
Noboa’nın güveni pekiştirme çabası
100’den fazla şirketi bulunan Ekvador’un en zengin ve etkili Noboa ailesinin mensubu olan Daniel Noboa, yoksulluk ve şiddetle mücadele edeceğini vaat ederek geçtiğimiz 23 Kasım'da gerçekleştirilen seçimleri kazanıp iktidara geldi. Noboa ailesinin 90 milyon dolarlık vergi borcunu silecek bir yasayı parlamentoya getirmesi son anda muhalefetçe durduruldu. Devlet Başkanı’nın ülkeyi kendi özel çiftliği gibi yönetmesi, üç aylık ömrünü doldurmayan hükümete duyulan güveni azalttı.
Gerici-sağcı Noboa, 22 kez OHAL ilan etmesine rağmen başarısız olan selefi Lasso'dan da ileri giderek “İç silahlı çatışma” kararnamesiyle suç gruplarına savaş ilan etti.
Noboa hükümetinin orduyu seferber ederek devlet otoritesini yeniden tesis etmeye çalıştığı söyleniyor. Ancak bunun tehlikeli bir oyun olduğunu değerlendirenler de var. Zira bu politika 15 yıl önce ABD'nin desteğiyle Meksika'da uygulanmış ve korkunç sonuçlar doğurmuştu. “Uyuşturucuyla mücadele” diye şiddete dayalı militarist bir yolun izlenmesi her iki tarafın da silahlanmasına neden oldu, sivil ölümlerinin sayısı hızla arttı. 2006'dan beri bu çatışmalarda Meksika’da 300 binden fazla insan hayatını kaybetti. Kartellerin işleri ise büyüyor ve şiddet sarmalı devam ediyor.
Bu “savaşın” sonucu Noboa’nın politik süreçleri için de önem taşıyor. Noboa savaşı kazanırsa yeniden seçilebilir. Noboa hükümetinin kaybettiği desteği “İç silahlı çatışma” hamlesiyle yeniden kazandığı belirtiliyor. Bu hamle ile düzenin tüm siyasi güçleri hükümetin etrafında birleşti.
ABD emperyalizmi de bu fırsatı kaçırmadı ve Ekvador ile bir dizi askeri anlaşma imzaladı. Bu kapsamda “Ekvador Planı”nı hayata geçirmeye çalışıyorlar. Noboa hükümeti ABD’nin desteği ile ülkedeki güvenlik durumunun kontrol altına alınabileceğini var sayıyor. Oysa ABD’nin bu sorunlara müdahalesi ne zaman işe yaradı ki? Kolombiya'da yedi askeri üssü var ve o ülke halen dünyanın en önemli uyuşturucu üreticisi durumunda. Bu da Amerikan ordusunun uyuşturucu kartelleriyle işbirliği yaptığı, hatta onlara bir tür korunak sağlandığı anlamına geliyor.
Noboa, “çetelerle savaşı” finanse etmek için neoliberal politikaları dayatarak işçilerin ve halkın haklarını gasp etmeye çalışıyor. Şimdiden yakıt sübvansiyonlarını kesmekten söz ediyorlar. KDV'yi %12'den %15'e çıkarmak istiyor. Yasuní yağmur ormanları bölgesinde petrol üretimini genişletmeyi planlıyor. Bu ise zaten neoliberal politikalar altında yıllardır inleyen halkın yoksulluğunu daha da derinleştirecektir. Diğer bir ifadeyle çetelerin eleman devşirme işlerini kolaylaştıracaktır. Ekvador’da bugün yaşananlar zaten bu neoliberal politikaların sonuçlarıdır.
***
Latin Amerika solun ve devrimcilerin kalesi olarak biliniyor. Bu etkiyi kırmak için emperyalistlerle işbirlikçileri kıtada kurulan sol hükümetleri yıkmak, solun iktidar olabilmesinin önünü kesmek, devrimci mücadeleyi ezmek için uyuşturucu çetelerini kullandılar. Kurulan sol hükümetlerin ise düzen sınırlarının ötesine geçmemesi, sermaye ve onun arkasındaki emperyalistlerle karşı karşıya gelmekten kaçınması, yozlaşma ve şiddet sarmalını körükleme planlarının uygulanmasını kolaylaştırmıştır.
Bugün Ekvador’da olduğu gibi tüm dünyada, kapitalistler suç örgütü kartellerine göz açtırmamaktan, onlara karşı savaştan bahsediyorlar. Oysa bu sorunun kaynağı ve yeniden yaratıcısı kapitalizmdir. Onlar bir yandan uyuşturucu ticareti yoluyla kâr elde ediyor, diğer yandan da toplumu uyuşturmak için kontrollü bir pazarın faal kalmasını sağlıyorlar. Kapitalizmi ortadan kaldırmak için mücadeleye atılmadan ve bu amaca ulaşmadan gerçek anlamda uyuşturucu sorunu çözülemez, çeteler, karteller ve şiddet yok edilemez. Zira bunlar kapitalizmin temel kurumları arasında yer alıyor.
Ekvador ve Latin Amerika kitabının yazarı sosyal bilimci, araştırmacı Fernando Carrion bir röportajında söylediği gibi:
“Latin Amerika'da bir söz vardır: Onlar parayı kuzeyde kazanıyorlar, biz burada onun için ölüyoruz!”
Noboa ve onun gerici sağcı hükümetine karşı şimdiden yerli örgütlerden, kadın örgütlerinden, işçi sendikalarından eleştirilir yükseliyor, “savaşın faturasını biz ödemeyeceğiz” diyorlar. Ekvador’un tek umudu olabilir; o da bu hareketin gelişip ülkede etkin bir rol oynamasıdır.