Darbe girişiminin ardından fabrikalar...

Buradan tüm işçi arkadaşlarıma sesleniyorum, biz bitti demeden hiçbir şey bitmeyecek, bu ülke bir gün gerçek sahipleri olan işçilerin ve emekçilerin olacak. Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 11 Ağustos 2016
  • 07:47

Merhaba işçi arkadaşlarım. Ben Bursa'dan bir metal işçisiyim. Biliyorsunuz ülkemiz bir askeri darbe girişimi atlattı ve arkasından OHAL ilan edildi. Ben sizlere darbeden sonra çalıştığım fabrikadaki gelişmeleri aktarmak istiyorum. Darbe girişiminin insanları silkelediğini ve işçilerin ülkede olup bitenlerle ilgillenmeye başladığını gözlemledim.

Fabrikada çalışırken daha önceleri siyasi gelişmeler ile ilgili olmayan bir arkadaşım yanıma geldi ve “ne yapacağız bu AKP'lilerle” dedi ve bizlere laiklik gerektiğini dile getirdi. Bu çıkışı beni çok şaşırttı, o güne kadar siyasi görüşünü bile bilmezdim sanırım darbe sonrası ortaya çıkan güruhlar onu endişelendirmiş. Ben de ona bizlerin sözümüzü esirgemememiz gerektiğini, meydanı gericilere bırakmamamız gerektiğini söyledim. Bana “bu darbe olduysa iktidar yüzünden oldu sorumluluk onların dedi” ve ben de tespitine katıldığımı belirttim. Daha sonra “Kenan Evren'in kanı durdurduğunu” söyleyerek onu övdü, ben de ona 12 Eylül darbesinin aslında işçi sınıfına yapıldığını, babalarımızın aldığı maaşları darbeden sonra alamadığımızı, örgütsüzleştirilen halkın yalnızlık duygusu ile cemaatlerin kollarına düştüğünü ve böylece gericiliğin ve bugünkü iktidarın önünü 12 eylül faşist darbesinin açtığını söyleyince, anlattıklarım ona mantıklı geldi ve “doğru söylüyorsun abi” dedi.

Yine çay saatinde arkadaşlarla otururken bir arkadaş “ne olacak bu demokrasinin hali” dedi. Ben de “bu ülkede demokrasi ne zaman oldu ki hali olsun” dedim. O da karşılık olarak “iktidarın iyi yönlerini görmediğimizi” söyledi ve başladı şehit, bayrak, vatan edebiyatı yapmaya. Ben de bu şekilde şehit ve bayrak edebiyatı yapmaması gerektiğini söyledim. O bana “o kadar insanın tankların altında kaldığını” söyleyince; “bu ülkede 12 Eylül darbesinden sonra 50 küsür kişi idam edildi, 150 bin kişi işkenceden geçirildi, 1,5 milyon insan fişlendi sen hiç onlar için oturup ağladın mı” dedim. O an derin bir sessizlik oldu, ardından başka bir arkadaş “abi biz de olmasın diye darbeye karşıyız” dedi. Ben de ona “ben de darbeye karşıyım, olmadığı tabi ki iyi oldu ama bu gelen de demokrasi değil” dedim. “Demokrasi özgürlük, kardeşlik, eşitlik sloganlarıyla gelir Allahuekber diyerek gelmez. Gelirse teokrasi gelir” dedim.

Bu ve benzeri konuşmalar hala devam ediyor. Emekçiler tartışıyorlar ve birbirlerini anlamaya çalışıyorlar. AKP'li işçiler bile karşıt görüşleri susturmak yerine dinliyorlar. Herkes diğerini dinliyor, ben şahsen militan olmayan AKP seçmenine gelişmeleri izah ettiğimde, gelecekte bizleri bekleyen gelişmeleri ve demokrasi söyleminin altının boş olduğunu, emekçiler cephesinde bizler için değişen bir şey olmadığını anlattığımda olumlu tepkiler alıyorum.

Sonuç olarak bu olaylar işçi ve emekçileri silkeledi ve bir iletişim olanağı sundu, bu açıdan yararlı sonuçlar doğurdu diye düşünüyorum. Buradan tüm işçi arkadaşlarıma sesleniyorum, biz bitti demeden hiçbir şey bitmeyecek, bu ülke bir gün gerçek sahipleri olan işçilerin ve emekçilerin olacak. Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği.

Bursa'dan bir metal işçisi