TKİP IV. Kongresi: Önderlik, örgüt ve kadro sorunları

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Mart 2013
  • 18:33

 TKİP IV. Kongresi, saptanmış gündemlere bağlı olarak kongre öncesi süreçte Kongre Hazırlık Komisyonları tarafından hazırlanan sunumlar üzerinden çalışmalarını yürütmüştür. Sunumlar parti kongresine bir ön tartışma platformu oluşturmak üzere hazırlanmıştır. Dolayısıyla kongrenin kendi değerlendirme ve kararlarına yalnızca bir ilk hareket noktası oluşturmak işlevine sahiptirler. Burada yayınladığımız metin Örgütsel sorunları konu alan sunumlardan biridir... 

 

Parti, sınıf, devrim bağlamında önderlik sorunu:

Gerek gündelik siyasal mücadelenin başarısı, gerekse tarihsel ölçekte gündeme gelen bir devrimin zaferi devrimci önderlikle kopmaz bağlara bağlıdır. Parti, içerisine girmiş olduğumuz “devrimler dönemi” tespitini yaparken bunu özel olarak öne çıkarmış, güncel planda Mısır, Tunus vb. coğrafyalarda yaşanan gelişmeler üzerinden tüm yönleri ile meseleyi ortaya koymuştur. Dolayısıyla yeni devrimci çalkantıların bizleri beklediği, sınıf ve kitle hareketlerinin giderek daha kapsamlı ve karmaşık bir mahiyette karşımıza çıkacağı bu yeni döneme hazırlık süreci, “devrimci önderlik” eksenli yürütülecek tartışmaların da maddi-sınıfsal temelini oluşturmaktadır.

Yeni bir kongre platformunda “önderlik” kapsamında yürütülecek tartışmaların bir başka hareket noktası ise, konuyla ilgili III. Parti Kongresi’nde tanımlanan görevler ve saptanan hedefler olmalıdır. Ara dönemde katedilen mesafe ve sorun alanları ancak bu yaklaşım üzerinden ortaya konulabilir.

Bu bağlamda IV. Parti Kongresi’nde önderlik sorunu şu başlıklar üzerinden ele alınabilir:

a. Bütün bir parti çalışmasının politik ve örgütsel hedefler doğrultusunda yönetilmesi, yönlendirilmesi. Bu kapsamda MK şahsında merkezi önderlik sorunu.

b. İnisiyatifli, kendine yeten yerel önderlikler sorunu.

c. Sınıf ve kitle hareketine müdahale ve önderlik edebilme sorunları. Bu yönüyle son yıllarda gündeme gelen yerel direnişlere yönelik müdahale ve önderlik edebilme sorunları.

 

a. Merkezi önderlik

 

Sınıflar mücadelesinde “merkezi karargahın” kritik önemi, mücadelenin seyri ve geleceği açısından tuttuğu yer tartışmasızdır. Bütün bir partinin stratejik hedefler doğrultusunda konumlandırılmasından gündelik politik-örgütsel çalışmanın gerekleri üzerinden harekete geçirilmesine kadar çok geniş bir sorumluluk alanına sahip olan merkezi önderliğin, içerisine girmiş bulunduğumuz “devrimler dönemi”nde çok daha karmaşık ve kapsamlı sorumluluklarla yüzyüze gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

Buradan hareketle tartışma iki başlıkta toparlanabilir. İlki mevcut koşullar üzerinden parti çalışmasının ihtiyaç duyduğu merkezi önderlik düzeyi. İkincisi, geleceğe hazırlık bakımından MK’nın her açıdan güçlendirilmesi.

Verili koşullar üzerinden ihtiyaç duyulan merkezi önderlik sorununa III. Kongre’de derli toplu bir çerçeve çizilmiş, sorun şu şekilde tanımlanmıştı:  “Güvenli biçimde konumlanmış, politik açıdan olduğu kadar teknik açıdan da dinamik ve esnek çalışma koşullarına sahip, kendi içinde ideolojik ve ruhsal bakımdan güçlü bir biçimde kenetlenmiş bir merkezi karargah, halihazırda partinin örgütsel açıdan bir başka temel önemde ihtiyacıdır.

- Bu çerçevede merkezi parti yayınlarının tam ve fiili yönetimi;

- Canlı bir örgütsel iç yaşam ve dinamik biçimde yönlendirilen bir parti örgütü için olmazsa olmaz koşul olan düzenli iç yazıların/genelgelerin/yazılı talimatların süreklileştirilmesi;

- Parti adına kamuoyuna merkezi açıklamaların ve özellikle de kitlelere hitap eden politik bildirilerin yeterli yoğunlukta süreklileştirilmesi;

- Gelinen yerde rayına oturmuş bulunan örgütsel rapor mekanizmasından amaca en uygun ve en işlevsel biçimde yararlanılabilmesi;

- Bu sayede partinin karşı karşıya bulunduğu somut sorunlar ile çalışma içinde edindiği deneyimlerin sürekli biçimde genelleştirilmesi ve gerisin geri örgüte sunulabilmesi;

- Yine bu sayede partideki her önemli aksaklığa yöntemli biçimde ve vakit yitirilmeksizin, zamanında ve doğru biçimde müdahale edilebilmesi vb...”

Aradan geçen zaman dilimi içerisinde kimi yönleri ile bir mesafe katedildiği somut olgular üzerinden ifade edilebilir. Toplam parti çalışmasının önünü açmak doğrultusunda partiye sunulan düzenli raporlar, geride kalan dönem içerisinde gündeme gelen siyasal gelişmelere dair en başta MYO üzerinden ortaya konulan temel değerlendirmeler, partide nitelik sorununa yönelik gerçekleştirilen politik-örgütsel müdahalelerin giderek pratikleştirilmesi (Parti Okulu süreçleri) yönünden atılan adımlar, bu açıdan katedilen mesafenin somut örnekleri olarak önümüzde durmaktadır. Ortaya çıkan sonuçlardan öteye bu yönlü bir ısrarın olduğu açık bir gerçeklik.

Fakat atılan bu adımlar yeterli midir? Sorumluluk alanlarının genişliği düşünüldüğünde mevcut MK, III. Kongre’de tanımlanan düzeyi yakalayabilmiş midir? Merkezi karargahın konumlanışı üzerinden tanımlanan “politik önderliğe dayalı çalışma tarzı” gereğince oturtulabilmiş midir? Nitel bakımdan ele alındığında, toplam parti birikimi mevcut MK tarafından gereğince değerlendirilebiliyor mu? Dahası, verili birikimin daha ileri bir düzeyden yeniden üretim süreçleri gereğince işletilebiliyor mu? Bu birikime de dayanarak MYO, PYO, raporlar vb. politik önderlik araçları ihtiyaca yanıt verecek düzeyde kullanılabiliyor mu? Merkezi önderliğin iç işleyişi ve uyumu III. Parti Kongresi’nde tanımlanan düzeye çekilebilmiş midir? Ve son olarak MK’nın niceliği toplam parti çalışmasının ihtiyaçları düşünüldüğünde yeterli midir?

İşte IV. Kongre’nin merkezi önderlik tartışmalarında açıklık sağlaması gereken sorular bunlardır. Zira geride kalan dönem içerisinde atılan anlamlı adımlara rağmen, III. Kongre’de tanımlanan çerçeve düşünüldüğünde, kimi yetersizliklerin olduğunu ifade etmek gerekiyor.

Buna göre:

 

Politik önderliğe dayalı çalışma tarzı ve işlev kaymaları?

II. Parti Kongresi partinin toplamını kesen sorun alanlarını mevcut çalışma tarzıyla ilişkisi içerisinde ele almış, partide “politik önderliğe dayalı çalışma tarzının” oturtulmasının en kritik halka olduğunu tespit etmiş ve bunu da “en başta parti merkezinin buna uygun konumlanması ve bu konuma dayanarak toplam parti çalışmasının politik açıdan önünün açılabilmesi” olarak tanımlanmıştı. Partide deneyimlerin, tutumların ve kaygıların ortaklaştırılmasının en temel koşulunun bu tarz bir konumlanış ve çalışma tarzından geçtiği tüm yönleri ile ortaya konulmuştu. Bu konuda merkezi önderlik şahsında gündelik koşuşturmanın, buradan kaynaklanan işlev kaymalarının ortadan kaldırılmasının kritik önemi vurgulanmıştı.

Geride kalan dönem içerisinde MK üzerinden böylesi bir konumlanış ve çalışma tarzının gereğince oturtulamadığını ifade etmek gerekiyor. Bir önceki dönemin oturmuş alışkanlıkları kadar MK’nın niceliksel darlığı, bununla birlikte parti çalışmasının çok yönlü ihtiyaçları, yer yer MK şahsında hedeflenen konumlanış ve çalışma tarzını oturtmayı zora sokmaktadır. Bu durum önceki dönemde tanımlanan “işlev kayması” sorununu bir kez daha gündeme getirmektedir.

Burada sorun elbette tek başına nicel darlıkla izah edilemez. Fakat partimizin yerel örgütlerinin, kadrolarının ve kimi alan çalışmalarının verili zayıflığı göz önüne alındığında, MK’nın buradan kaynaklanan ihtiyaçları karşılamaya yönelik her türlü pratik girişimi nicel darlıkla birleştiğinde işlev kayması türünden sorunları gündeme getirilebilmektedir.

Yeni kongre platformunda amaca uygun ve işlevsel bir merkezi önderlik kurumunu şekillendirebilmek için öncelikle bu sorun çözüme kavuşturulabilmelidir. Diğeri ise, yeni dönemde MK kesin bir tutumla tanımlanan işleyiş ve konumlanışı hayata geçirme kararlılığı ile hareket etmelidir. Uygulamadan kaynaklanan sorunlar ve geçmiş döneminin izleri ancak böylesi bir kararlılıkla aşılabilir.

 

Politik önderlik araçlarının tam ve fiili yönetimi:

Bütün bir partinin siyasal hedefler doğrultusunda yönlendirilmesi ve yönetilmesi sözkonusu olduğunda, başta MYO olmak üzere çeşitli merkezi araçlar eşsiz bir yer tutmaktadır. Bu araçların amaca uygun ve işlevsel kullanımı elbette bütün bir parti işleyişi üzerinden karşılık bulabilir. Fakat sözkonusu olan toplam parti çalışmasına yön vermek, yönetmek olduğunda, MK’nın bu türden araçları daha etkin kullanımı büyük bir önem taşıyor. Sorun III. Kongre’de şu yaklaşım üzerinden ele alınıyor: “Yeni dönemde MK, tam da parti tüzüğümüzün öngördüğü gibi, belli aralıklarla partiye düzenli olarak rapor vermekle kalmamalı, bundan daha önemli olarak, iç yazılar ve genelgelerle partiyi yönlendirmeli, bunları partide bir iç yaşam ve iletişim birliği kurabilmenin etkili araçları olarak kullanabilmelidir.”

Geride kalan üç yıllık dönem içerisinde partiye sunulan düzenli raporlar ve genelgeler kongre iradesi doğrultusunda atılan önemli adımlar olmuştur. Hedeflenen çalışma tarzı ve konumlanışı oturtmak açısından işlevsel sayılabilecek bu adımların tamamlayıcı boyutu parti yayınlarının MK tarafından daha etkin ve işlevsel kullanımı olacaktır. Konu yeni bir parti kongresinde yayınlar başlığı altında tartışılacağı için burada ayrıntısına girmeyeceğiz.

Fakat parti yayınlarının, özellikle MYO’nun, merkezi önderlik tarafından partiye müdahale ve yön vermek açısından yeterince değerlendirilemediğini vurgulamak yerinde olacaktır. III. Kongre’nin ardından yapılan müdahalelerle daha düzenli çıkartılmaya başlanılan MYO yeni dönemde parti merkezi tarafından daha etkin bir şekilde değerlendirilebilmelidir. Zira düzenli olarak her ay çıkan bir Merkez Yayın Organı parti toplamına sistematik olarak müdahale etmenin, yön vermenin, partinin toplamını kesen sorunları enine boyuna yine partiyle tartışmanın ve tartıştırmanın en temel zemini olacaktır. Gündelik koşuşturmaların, o toplantıdan diğerine katılmanın dışına çıkabilmek, en başta parti yayınlarını daha işlevsel kullanmakla ve buna uygun bir konumlanışla mümkün olacaktır.

İdeolojik-politik önderliğin gerçekleştirileceği araçları yeni dönemde zenginleştirebilmek (teorik yayın vb.) ise ayrı bir tartışma konusudur.

 

b. İnisiyatifli ve her açıdan kendisine yeten yerel önderlikler sorunu:

 

Önderlik sorunları kapsamında yeni bir parti kongresinde üzerine durulması ve önümüzdeki dönem içerisinde mesafe katedilmesi gereken en kritik halka inisiyatifli yerel örgütler sorunudur.

Geride kalan dönem içerisinde bu açıdan durum nedir, katedilen mesafe ve sorun alanları nelerdir?

 

Yerel önderlikler ve nitelik sorunu:

Partimizin yerel önderlik kurumlarının (en başta il ve bölge örgütleri olmak üzere) nitelik bakımından zayıflıkları henüz gerçek anlamda bir çözüme kavuşabilmiş değildir. Nitelik sorunu ise her şeyden önce ideolojik düzey ve politik kavrayış planında karşımıza çıkmaktadır. Bunun kendisi yerellerde yürütülen parti faaliyetini ideolojik-politik-pratik bir çerçevede ele almayı güçleştirmekte, dolayısıyla bu zayıflık alanı toplam çalışmanın sonuçlarına da yansımaktadır.

İdeolojik donanım sorunu hala yerel önderliklerin “politik kavrayışa dayalı bir çalışma tarzını” gereğince oturtamamasının en belirleyici halkasıdır. Zira ideolojik donanım her şeyden önce  inisiyatif ve müdahale gücü demektir. Yeni dönemde amaca uygun bir çalışma tarzını oturtmak için öncelikle yerel önderliklerin politik niteliğini ileri çekmeyi başarmalıyız.

Sorunun çözümü üzerinden son dönemde partinin öne çıkardığı eğitim faaliyeti hala amaca uygun bir zemine kavuşturulmuş durumda değildir. Eğitim sorunu parti merkezinin yönlendirmesi ya da PO gibi süreçler üzerinden zaman zaman yüklenilen bir alan olsa da gündelik siyasal yaşamda gereğince uygulandığını ve bir sistematiğe kavuşturulabildiğini söyleyemeyiz. Sorun büyük oranda uygulama gücünün zayıflığında kendisini göstermektedir. Buna yerel önderlik kurumlarında konumlanan az sayıda insanla bir dizi işi hayata geçirme uğraşının yarattığı zorlanmalar eklenebilir. Son olarak yerel kadroların kendi kendisini eğitme noktasında “ısrar gösterememesi” eğitim sürecini zaafa uğratan bir başka etkendir.

Bunun için başta il ve bölgeler olmak üzere her parti örgütünün, dahası her bir kadronun ihtiyaçları ve gerçeklikleri gözetilerek “denetlenebilir bir eğitim programı” çıkarılmalıdır. Bir başka ifadeyle partide eğitim faaliyeti kendiliğinden yürüyen bir süreç olmaktan çıkarılmalıdır. Eğitim çalışmasının denetimi de ancak bu yolla mümkün olacaktır.

 

Bu konuda şunlar önerilebilir:

Parti Okulu süreçleri katılan güçler üzerinde, gerek partiyle bağlarını güçlendirmek, gerekse moral değerlerin yükseltilmesi bakımından anlamlı sonuçlar yaratmıştır. Tam da buradan ele alındığında, benzeri süreçleri bizzat faaliyet alanlarına taşımak, hem eğitim çalışmalarını planlı bir çabaya konu etmek hem de pratikleştirmek ve denetleyebilmek açısından anlamlı olacaktır. Güvenliğin sağlandığı koşullarda her yerel parti örgütü kadro adayı güçleri kapsayacak biçimde yılda iki sefer 6 aylık programlar üzerinden eğitim çalışmalarını hayata geçirebilir. Burada müfredatın hazırlanması kritik bir yerde durmaktadır. Bu açıdan parti merkezinin yönlendirmesi ve müdahalesi işlevsel olacaktır.

Parti örgütü ve kadrolarının eğitimini denetlemenin ve müdahale etmenin koşulu her şeyden önce ayrıntısıyla sürece hakim olmaktır. Bu yönüyle partide süren eğitim çalışmalarının tüm ayrıntıları raporlarda ortaya konulmalı ve parti merkezi sistematik olarak bilgilendirilmelidir. Böylelikle kadroların nasıl bir eğitim çalışması içerisinde olduğu, eğilimleri ve ilgi alanları daha kolay anlaşılacak, dahası müdahale ve yönlendirme olanakları doğacaktır.

 

Yerel önderlikler, çalışma tarzı ve örgütsel işleyiş:

Başta il ve bölge örgütleri olmak üzere her bir yerel önderlik kurumunun sorumlu olduğu alanlarda etkin bir çalışma yürütebilmesi başarılı bir örgüt çalışması ve işleyişinden ayrı ele alınamaz. Zira inisiyatifli ve kendisine yeten bir yerel önderlik herşeyden önce kolektif bir zemin üzerinden şekillenebilir. Bu açıdan, son parti kongresinde de bir kez daha vurgulandığı gibi, bütün bir parti çalışmasının örgüt zeminlerine kavuşturulması en kritik halka olarak önümüzde duruyor. Burada kastedilen biçimsel bir örgütsel şekilleniş değildir. Yerel önderliklerin kadro bileşeni, buradan hareketle niteliği kadar görev alanları, güçlerin dağılımı ve elbette çalışma tarzı büyük bir önem taşımaktadır.

 

Gelinen yerde yerel örgütlerin çalışma tarzı ve örgütsel işleyişi üzerinden şunlar ifade edilebilir:

III. Parti Kongresi’nden bugüne öncelikle il örgütleri olmak üzere temel parti örgütlerinin düzenli toplantı zeminlerine kavuşturulması özel olarak öne çıkarılmış, bütün bir örgüt çalışmasının en temel halkası olarak tanımlanmıştı. Burada düzenli ve işlevsel toplantılara dayalı bir çalışma tarzını oturtmak için başta il örgütleri üzerinden belli adımların atıldığı ifade edilebilir. Fakat alt bölge örgütleri üzerinden bu konuda yer yer zorlanmalar yaşanabilmekte, olanaklar açısından yaşanan darlık ve güvenli mekanlar bulma sorunu, örgüt çalışması ve toplantı süreçlerini zaman zaman zora sokabilmektedir.

İK toplantılarının belirli bir periyoda oturtulması geride kalan süreç açısından anlamlı olmuştur. Gelinen yerde bu toplantıların içerik ve ön hazırlık açısından güçlendirilmesi, buna uygun zaman ve zeminlerin yaratılabilmesi önemli bir yerde durmaktadır. Zira yoğunlaşan süreçlerde il toplantılarına ön hazırlık yapabilmek zorlaşmaktadır. Yine kadrosal darlık İK’larda konumlanan kadroların bir dizi işle bir arada ilgilenmesine yol açmakta ve bu da toplantı süreçlerine hazırlık yapmanın önünde bir engele dönüşebilmektedir. Bunun kendisi yine çalışma tarzı sorununu önümüze getirmektedir. Doğru çalışma tarzı en başta doğru bir politika, doğru bir planlama, doğru bir konumlanma ve doğru bir işbölümü demektir. Tüm bunları yerel önderlik kurumlarında oturtamadığımız koşullarda belli bir periyotlarla yapılan toplantılar içerik açısından güçlendirilemeyecektir.

 

Yerel önderliklerin örgütsel yapısı:

Her açıdan kendisine yeten yerel önderlik kurumları, öncelikle buna yanıt verecek nitelikte ve sayıda kadro bileşeni demektir. Sorunun nitelik boyutunu yukarıda açmış olduk. İşin öbür boyutu yerel önderlik kurumlarında yaşanan niceliksel darlık sorunudur. Sorumluluk alanlarına hakim ve yeterli sayıda kadrodan yoksun kalındığı sürece kendisine yeten yerel önderlik kurumlarını var edebilmek mümkün olmayacaktır. Zira her açıdan bütünleşmiş, çalışma alanına hakim, kendisine yeten yerel önderlikler en başta buna uygun güçler, buna uygun bir konumlanış ve buna uygun çalışma tarzı demektir.

Buradan hareketle diyebiliriz ki, yerel önderlik kurumlarının bileşenleri üzerinden yaşanan kadrosal darlık çözülmeyi bekleyen temel bir sorun alanımızdır. Çünkü bu darlık amaca uygun çalışma tarzını oturtmaktan örgütsel işleyişe kadar bir dizi alanı doğrudan kesmekte ve olumsuz anlamda etkilemektedir. İl ve bölge çalışmalarının genişliği ve çok yönlü ihtiyaçları düşünüldüğünde, fazlasıyla sınırlı bir kadro bileşeni ile bu alanlara yöneldiğimizi ifade edebiliriz.

Dolayısıyla IV. Parti Kongresi’ni takip eden yeni dönemde “dağılma değil yoğunlaşma, stratejik önceliklere dayalı çalışma” kaygısını pratikleştirmek, güçlerin dağılımını bu temel yaklaşım üzerinden yeniden şekillendirmek, örgüt çalışmasını amaca uygun bir zemine kavuşturmak açısından kritik bir önem kazanmaktadır. Güçleri ve örgütleri politik-örgütsel hedefler üzerinden ayrıştırma ve yoğunlaştırma bakışı üzerinden bir örgütsel düzenlemeye gitmek önümüzde çözülmeyi bekleyen bir görev olarak durmaktadır.

Yerel önderlik kurumlarının örgütsel yapısında yaşanan sık düzenlemeler bir başka sorun alanıdır. Zira sorumluluk alanına hakim olmak örgütsel bir süreklilik üzerinden şekillenebilir. III. Kongre sürecinden bugüne gündeme gelen farklı ihtiyaçlar, düşman saldırıları, tutuklamalar vb. üzerinden yaşanan ara düzenlemeler İK ve diğer yerel önderlik kurumlarının bileşenlerinin değişmesine vesile oldu. Bu türden sirkülasyonlar çalışmanın oturtulmasını geciktirebilmekte, zaman zaman yerel örgütlerin iç yapısı ve işleyişini de etkilemektedir. Önümüzdeki dönemde olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı sürece bu türden bir sirkülasyondan kaçınmak, yerel örgütlerin sorumluluk alanlarına nüfuz etmeleri ve hakimiyet kurmaları açısından önemlidir.

 

Yerellerde politik önderlik araçlarının işletilmesi:

Parti olarak III. Kongre’den bugüne politik önderliğe dayalı çalışma tarzını partinin her alanında ve her kademesinde oturtmayı özel bir kaygı haline getirmiş bulunuyoruz. Fakat bu kaygı ile pratiğin aynı paralellikte ilerlediğini söylemek zor.

Bunu en başta yerel parti örgütlerinin mevcut tablosu üzerinden ifade edebiliriz. Kimi yerellerde III. Kongre’nin ardından bu yönlü girişimlerde bulunulmuş olsa da sürekliliği sağlanabilmiş değil. Sorumluluk alanları çerçevesinde yerel raporlar, dönem değerlendirmeleri, kadrolara yönelik özel metinler bu ara dönemde yeterince değerlendirilememiştir. Durumun kendisi elbette yerel önderliklerin mevcut politik düzeyinden bağımsız ele alınamaz.

Bu durumun kendisi MYO, PYO gibi merkezi parti yayınlarının kullanımına da yansımıştır. Yerel parti örgütlerinin merkezi yayınlara katkısı hala da sınırlı kalabilmektedir.

 

Sınıf hareketine önderlik sorunu:

Sınıf hareketine önderlik sorunu elbette mevcut sınıf ve kitle hareketinin verili tablosu ve sınıf çalışmamızın durumundan bağımsız ele alınamaz. Bütün bunlar kongre platformunda sınıf çalışması başlığı altında tartışılacağı için burada sorunun belli yönlerine değinmek yeterli olacaktır.

Sınıf hareketine önderlik sorunu her şeyden önce sınıfla devrimci bir zeminde bütünleşme, III. Parti Kongresi’nin tanımıyla “sınıf eksenli parti” konumuna kavuşma sorunudur. Bu asgari anlamda gerçekleştirilemediği oranda parti olarak harekete fiili önderlik edebilme olanaklarından yoksun kalmak kaçınılmaz olacaktır. Elbette bu bir süreç sorunudur.

Fakat gelinen yerde sınıf cephesinden parçalı da olsa gündeme gelen kimi hareketlenmelerle buluşabilme, buralardan mevziler edinebilme ve bizzat içerisinde yer aldığımız eylemli süreçlere, direnişlere yönelik müdahaleler bugün için partinin sınıf hareketine önderlik misyonun sınandığı alanlar olarak önümüzde durmaktadır. Son üç yılın deneyimleri parti olarak bu alanda hala yürünmesi gereken bir yol olduğunu göstermektedir.

Sorun yukarıda, merkezi ve yerel önderlikler kapsamında ortaya konulan sorun alanları ile kopmaz bağlarla bağlıdır. Zira sağlam bir merkezi karargah, her açıdan kendisine yeten inisiyatifli yerel önderlikler inşa edilemeden, güncel planda sınıf ve kitle hareketine önderlik edebilmek de mümkün olamayacaktır. İşin bu boyutunu yukarıda açmış olduk. Diğeri başarılı bir sınıf çalışması sorunudur. Sınıf içerisinde kökleşme ve mevziler tutma sorunudur.

Önümüzdeki süreçte bu iki yönlü sorumluluk alanı üzerinden paralel bir şekilde mesafe katedebilmek kritik bir yerde duruyor. Bu yarın gelişecek sınıf ve kitle hareketinin devrimci önderlik ihtiyacını yanıtlayacak bir hazırlık anlamına geliyor.

 

Güncel planda parti olarak yapılacakların çerçevesi:

* Sınıf cephesinde yaşanan her türlü gelişmeye politik planda açıklıklar getirmek, yol göstermek.

* Toplumsal-siyasal ölçekte yaşanan gelişmeler, gündemler üzerinden sınıf adına, sınıf partisi olarak söz söylemek. Toplumun karşısında bu misyon ve iddia ile çıkabilmek.

* Sınıf cephesinde gelişen fiili eylem ve direnişlere politik olduğu kadar fiili bir önderlik düzeyi ortaya koyabilmek. Güç ve imkanları dinamik bir şekilde buna uygun düzenlemek ve konumlandırmak.

Örgütsel Sorunlar Komisyonu

Temmuz 2012

www.tkip.org