Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağı’nda, 20 Kasım Çarşamba sabah vardiyasının başlamasıyla yer altına inen yaklaşık 500 işçi ve yeryüzünde onlara destek veren işçiler direnişlerine nöbet eylemine çevirdi.
Direnişin 9. gününde işçiler Hazine ve Maliye Bakanlığına doğru yürüyüş başlatmıştı. İşçilerin yürüyüşü sırasında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı’nın özelleştirilmesine ilişkin ihaleye son teklif verme süresinin 4 Aralık 2024’ten 4 Mart 2025 tarihine kadar uzatıldığını açıkladı.
ANKA’da yer alan habere göre bunun üzerine toplantı yapan işçiler, Ankara’ya başlattıkları yürüyüşü sabah saatlerinde sonlandırma kararı aldıklarını duyurdu. Özelleştirmeye karşı kendilerini maden ocağını kapatan işçiler de eylemlerini sonlandırdı. İşçiler, santral önünde kurulan çadırlarda nöbetleşe direnişlerine devam edecek.
Kararı Maden İş Genel Başkanı Nurettin Akçul ve TES-İş Genel Başkanı İrfan Kabaloğlu duyurdu.
TES-İş Başkanı İrfan Kabaloğlu “Buradaki insanların amacı varlık satışının iptal olmasıdır. Biz kendimizi kurtarsak bile varlık satışıyla ilgili yöre halkına da sorumluluğumuz var. Bu zamanı yürüyüşle değil, müzakereyle ve kendi çadırlarımızda burada nöbet tutarak devam edeceğiz” diye konuştu.
İşçi: İyi niyetli değil işveren, siz inanıyor musunuz?”
Bir işçinin, “İyi niyetli değil işveren, siz inanıyor musunuz?” sorusuna Kabaloğlu, “Yapmazlarsa devam edeceğiz mücadeleye. Mücadelemizin önünü kesen bir durum yok. Zamanımız da var. Bu zamanı kullanacağız” yanıtını verdi.
Bir başka işçinin de “Biz buradayız, nöbette durmaya devam edeceğiz. Siz de burada bizi bırakmayın” diyerek seslenmesi üzerine Kabaloğlu işçileri bırakmayacaklarını ifade etti.
Bir gazetecinin “Yer altındaki işçiler devam ediyor mu?” sorusuna Akçul, “Madenciler oylama sonucu şu anda çıktılar” yanıtını verdi.
Kabaloğlu, şunları söyledi:
“Bazı çevreler başka başka tutum içinde olabilir. Biz vatan haini falan değiliz. Biz memleketimizi, işimizi, gücümüzü seviyoruz. Bu yörenin insanları memleketine, vatanına bağlı. Ama dışardan davulun sesi hoş gelen arkadaşlarımız, bazı çevreler başka başka şeylere evirmeye çalışıyorlar. Bize karışmasınlar, biz kendimiz çözeriz. Başkalarının siyasi emellerine bizim hizmet edecek halimiz yok. Bizim işimiz, aşımız, ekmeğimiz ve bu bölgenin değerleridir. Biz onlara sahip çıkıyoruz. Bize akıl öğretmeye kalkmasın kimse. Biz bunları bilerek, yaşayarak öğrenen insanlarız. O yüzden lütfen bizim içimize girip de bizi karıştırmaya çalışmasınlar. Ben bunları doğru bulmuyorum. İşlerine baksınlar.”
Bir gazetecinin “Neye istinaden bunları söylüyorsunuz” demesi üzerine Kabaloğlu, şunları kaydetti:
“Aldığımız haberler var. Arkadaşlarımızın kafalarını karıştırıyorlar. Biz 22 kilometre yürümüşüz, oraya gelip de fotoğraf vermeye çalışmak doğru değil. Buradaki emekçilere haksızlıktır, saygısızlıktır. O destek değildir. Destek olan burada bizimle o soğuğu yer. Öyle resim vermeyle mücadele olmaz. Burada basın mensupları kaç gündür buradalar. Ben size teşekkür ediyorum. Bazı basın mensuplarına teşekkür etmiyorum, halkın haber alma özgürlüklerini maalesef yerine getirmiyorlar, kuruluş amaçları budur. Burada bizimle beraber bu soğukta yanımızda oldunuz, sesimiz oldunuz. Size çok teşekkür ediyorum. Ama koca koca televizyonlar sanki burada hiçbir şey yokmuş gibi, 150 bin kişi gelmiş eylem yapmış, bazı televizyonlar göstermiyor. Biz ne için yapıyoruz? Hakkımız için, hukukumuz için. Bu ülkenin insanıyız biz. Bu ülkenin insanlarının hakkını, hukukunu savunanları siz televizyonlarda göstermeyecekseniz hangi haberleri yapacaksınız? Burada haberlerle ilgili vermeyenleri de kınıyorum.”